Bölüm 46

31 5 0
                                    

Artık gün ışığını seviyordum. artık yüzüme vuran rüzgar farklı diyarlardan güzel kokular getiriyordu burnuma, ciğerlerim mis gibi havayla doluyordu. artık seviyordum beyaz sıkıcı duvarları. 

Ben hayatta kalandım. Hala nefes alandım. Hala bir umuda sahip olan.

Onun sayesindeydi. Kendinden umudu olmayan yaralı bir çocuk bana umut olmuştu. Kendi açtığı yaraları sarmıştı. kendi yarattığı korkulardan korumuştu beni.  Kendi mavisine katmıştı beni.

Hala aramızda bir şey vardı. ama o şey duvarlar değil. karanlıklar değil. sadece biraz çekingenlik biraz da utangaçlıktı. bu onun doğasında vardı. alışamıyordu birdenbire.

ben ise her zaman atılgan olmama rağmen en az onun kadar bir utangaçlık içerisindeydim.

en güzeliydi ama bu. en saf, en temiz olanı... en masum olanı... çıkarsız, sebepsiz. sadece sevgi.

Sadece onu uzaktan izlemek bile yetiyordu bana. sanki aldığım ilaçlar değil onun varlığı iyileştiriyordu beni. bütün bu karmaşanın içinde bile bana huzur veriyordu.

 bütün bu karmaşanın içinde bile bana huzur veriyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bu tarif edilemezdi. Geceleri yeni masallar anlatıyordum o göğsümde uyurken. her zamanki gibi sessizdi. her zamanki gibi tepkileri yoktu. ama yakalıyordum arada hafif tebessümlerini.

seviyordu masal dinlemeyi. yeni dünyalara kapılar açıyorduk birlikte. o masal karakteri oluveriyorduk birden. külkedisinin üvey annesine sövüyorduk birlikte.

tam masal bitmek üzereyken mırıldandı sessizce.

' bütün masal prenseslerinin kurtarılmak için bir prense ihtiyaç duyuyormuş gibi göstermeleri ne acı. ' 

yavaşça salladım kafamı

' haklısın. hiç böyle düşünmemiştim '

' pamuk prenses uyanmak için bir prensin öpücüğüne, rapunzel kuleden kurtulmak için bir prense, aynı şekilde uyuyan güzelin de uyanmak için bir prens öpücüğüne ihtiyacı olması... 

bunlar çok anlamsız.'

' doğru ' dedim elimi saçlarının arasından geçirirken 

' hey! bizim masalımıza bir bak! ' dedim düşünceli bir şekilde. ' sen de beni kurtardın ' 

' hayır ! ben senin kötü kalpli üvey annen gibi eziyet ettim sana, sonra insafa geldim. kurtarılma falan yok '

sesli bir şekilde kıkırdadım. ' pekala öyle olsun '

' bizim masalımız farklı olsun nehir. diğerleri gibi olmasın ' 

' mutlu sonla bitmesin mi yani? '

' bir sonu olmasın. ' diye yanıtladı beni.

sesi derinden geliyordu.

karamel kokan saçlarına bir öpücük kondurdum. kendi çocuğummuş gibi sardım onu kollarımla.

EftalyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin