Çaresizliğime baktı, acizliğime baktı. Az önceki durumun bilincindeyken baktı.
Bir kez daha fısıldadım. ' armağan '
Göz yaşlarım görüşümü bulanıklaştırırken yanıma yaklaştı onun kokusunu alamıyordum. Burnum tıkanıktı.
Yatakta yanıma oturdu. Ondan diğerleri gibi korkmuyordum her şeyi bilmeme rağmen.
' beni sen mi ihbar ettin ' dedi yoğun bakışlarıyla.
Onun yanında defalarca yalan söylemiştim. Yalan söylediğimi defalarca anlamıştı o da. İnanacak mıydı? Ona doğruyu söylesem peki?
Kafamı olumsuz anlamda salladım ' hayır ' dedim kısık sesle.
Tıpkı ben gibi dağınık görünüyordu. Düz yüzünde bir şeyler aradım. Yoktu. Bomboştu.
İnanmış mıydı bilmiyordum.
Yavaşça yaklaştı bana doğru. Kaçmadım.
Kollarını elimden arkaya uzattı. Bileklerimdeki iplere uzanırken boynu dudağımın biraz uzağındaydı.
Sıcaklığını hissettim. Tehlikeli bir sıcaklıktı bu. Ama ondan korkmuyordum.
İpleri yavaşça çözdü bileklerimden. Ellerimi önüme alıp bileklerimi ovuşturdum.
Neredeyse morarmış olan bileklerime baktı. Sonra yüzüme.
Bana yardım etmesini istiyordum. Buradan götürmesini istiyordum.
Ama beni kendinden kurtaramazdı.
Baktı, baktı, baktı.
Ses çıkartmadım. Zaten ne diyeceğimi de bilemiyordum.
Yavaşça kalktı ayağa ağır adımlarla kapıya yöneldi. Anahtarı eline aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eftalya
JugendliteraturAh deniz... Koyu mavi güzelliğin bana aşık olduğum sessizliği hatırlatırken. Daha derinlerine baktığımda canımı yakıyorsun . nefret etmeye başlıyorum senden. Sen... kalbimi kanatarak çekip çaldın benden. Bak o sol göğsümdeki koca boşluk hal...