Pes etmek hep vardır hayatımızda. ne kadar güçlü ne kadar azimli de olsak. umut kaybolduğunda o anın yorgunluğuyla bir boş vermişlik hissederiz. çok zaman pes ettim. hatta öyle pes ettim ki kendi kalbime kurşun sıkacak kadar. oysa ki hiç bir şey bizim elimiz de değil. ölmek istediğimde bile bu gerçekleşmedi. hayat hep bir yerlerden filizler veriyor. kaidelere uymuyor. bize çabalamamız için bir sebep veriyor elbet. en gri günlerde bile...
öğrendiğim bir şey var ise o da hiç bir zaman pes etmemek. ölüme giderken bile hala nefes aldığın için şükretmek. canın acısa bile hala bir şeyler hissettiğin için mutlu olabilmek. bir gelecek görmüyorsan ileride. bugünün için dünde ki senden farklı olmak için gayret göstermek gerekiyordu.
Zihni kontrol edilerek büyüyen bir çocuğun zihnine girmek de benim için çok zordu ama başarmıştım.
pes etmeyin!
ben bugün dünden farklıyım. dün gaipten sesler duyarken mavi gözlü çocuğumun patlamış dudağına pansuman yaparken bugün sevinçten dört köşeydim.
bugün belki de hayatımız tamamen değişecekti armağan prangalarından kurtulacaktı. onun aksine çok fazla heyecanlıydım.
' hey! ben garfield izlemek istiyorum '
'hayır ' dedim montunu ona uzatırken. ' git babanla konuş. siyahından sıyrıl. sonra her istediğini yapacağız '
yüzünde çarpık bir gülüş oluştu.
' her istediğimi mi ?'
gözlerimi gözlerine sabitlediğimde kaşlarımı çattım hızla. yüzündeki gülüş daha da yayıldı.
' Hadi armağan! çabuk git hallet. çabuk gel '
' niye beni mi özlersin '
dediği şeyden sonra ağzım o şeklini aldı
' sen bugün iyi misin? ' dedim şaşkınlıkla. farklı davranıyordu. çekingen hallerinden eser yoktu sanki.
' tamam tamam gittim ' dedi
gitmeden hızlı bir öpücük kondurdu. bu bütün bedenimi elektirk çarpmışçasına titremeye yetmişti. ( bölümün başındaki medya )
bugün gerçekten çok, çok farklıydı.
yüzündeki sırıtışıyla çıktı kapıdan.
arkasında nutku tutulmuş beni bıraktı
evde tekrar tek başıma kaldığımda dün ki halim geldi gözümün önüne bugün iyi hissediyordum.
hızlıca mutfağa koştum onun için bir şeyler yapmak istiyordum. ama ne yazık ki yemek yapma konusunda pek becerikli olduğum söylenemezdi. tek bildiğim şey kek yapmaktı.
olsun deyip hızlıca buzdolabını açıp 3 tane yumurta çıkardım. kek yapmaya koyuldum. içine bol bol sevgimi de kattım.
keki fırına attıktan sonra son ilacımı da mideme yolladım. artık hap atmayacaktım. artık bitmişti. gitme vakti çok yakındı. bu içimde bir şeyler cızlamasına neden oluyordu.
odama gidip bavulumudan güzel ve temiz hiç giymediğim bir elbise çıkarttım. bu bavulun hepsini armağan almıştı benim için.
hızlı sıcak bir duş aldıktan sonra beyaz elbiseyi üzerime geçirdim. bugün güzel olmak istiyordum. çünkü bugün bizim için tarihi bir gün olacaktı.
armağanın özgürlüğünü ilan edeceği gün olacaktı.
o gün kalbime sıktığım kurşun kuru sıkı bir tabancadan çıkmış olmasaydı hiç bu sevinçleri yaşamayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eftalya
Teen FictionAh deniz... Koyu mavi güzelliğin bana aşık olduğum sessizliği hatırlatırken. Daha derinlerine baktığımda canımı yakıyorsun . nefret etmeye başlıyorum senden. Sen... kalbimi kanatarak çekip çaldın benden. Bak o sol göğsümdeki koca boşluk hal...