Başımı ondan tarafa çevirip alttan alttan baktım ona. O hala pencereden dışarı gökyüzüne bakmaya devam ediyordu.
"Ama gerçekleşmesi mümkün olan hayaller kuralım olur mu?" bakışlarını pencereden çekip bana çevirince hala sorumun cevabını bekliyordum. Kafasını olumlu anlamda aşağı yukarı sallayınca bu sefer ben başımı pencereye çevirdim. "Bir kedi ve bir köpek istiyorum. Ama cins değil, sokak hayvanı olsun." gülümsedim hafifçe. "Gözü görmeyebilir, ya da bacağı sakat olabilir. Sorun yok, aksine daha iyi. Ben onun görmeyen gözü ya da diğer bacağı olurum." hayvan sahiplenmeyi gerçekten çok istiyordum. Tamam pekala veteriner hekim olmamla da bir ilgisi olabilirdi ama bu çocukluktan gelen bir şeydi. Dört dörtlük bir hayvan da istemiyordum. Çünkü doğada eksiği olan çok hayvan vardı ve diğer hayvanlar tarafından zorbalık görebiliyorlardı. Ya da en azından ben böyle düşünüyordum.
"Bir kedi ve bir köpek, hımm." gözleri hafifçe kısılınca tamamen ona dönüp ellerimi başımın altında topladım.
"Beğenmedin mi?" o da benim gibi bana dönüp ellerini başının altına yerleştirdi.
"Hayır, aksine çok beğendim." gülümsedi. Ama daha naif daha içten, belki gözlerinin kenarları kırışmadı ama o tebessümü ilmek ilmek içime işlendi sanki.
"Senin hayalin ne?" derin ve uzun bir soluk aldı içine. Gözlerini çok kısa bir süreliğine kapatıp hemen araladı. Bir elini başının altından çıkarıp saçlarıma uzattı. Şakaklarıma düşen saç tellerini elleriyle geri iteklerken bir müddet konuşmadı.
"Benim hayalim, gerçek oldu." eli durunca dikkatle baktım ona. "Benim hayalim sana kavuşmaktı, kavuştum." dudaklarımı birbirine bastırdım. Kısmen gerçek olmuştu hayali. Buradaydım, onun yatağında onun yanındaydım. Üstelik çok mutluydum. İçimi uzun yıllar sonra serin bir huzur kaplamıştı sanki. Ciğerlerimde çiçekler açtırmıştı.
"Başka hayalin yok mu?" saçımda gezinen eline uzandı elim. Parmaklarımı parmaklarına dolayıp boynuma sakladım. Elinin sıcaklığı hem elime hem de boynuma geçiyordu. Bu sıcaklıkla gülümsedim fakat dudaklarıma ulaştı mı bilmiyorum.
"Var," bu sefer daha geniş gülümsedi. Gözlerinin kenarları kırıştı. "Çok özel ve güzel bir hayalim daha var." bakışlarım soru sorarcasına yüzüne bakarken boynumdaki eli anlayamadığım hızda geri çekilince bir kaç saniye afallasam da bozuntuya vermedim. "Gözleri mavi, saçları beline kadar gelen biri daha olsun istiyorum." kaşlarımı çattım. Anlamamıştım. O ise gülümseyerek bana bakıyordu. "Kızımız." o an aldığım nefes boğazıma takılmıştı. Ne yapacağımı bilemedim. Öksürmem gerekiyordu fakat öksüremiyordum. "Ha, tabi oğlumuz olursa da benim gibi yakışıklı olur büyük ihtimal." gözlerim gittikçe yuvalarından çıkacak bir hal alırken yatakta diklenip hafifçe öksürdüm. Bu halime odayı dolduran sesiyle güldü. Ben elimi göğsüme yerleştirip derin derin nefesler alıyordum. "Bunlar normal şeyler güzelim." Omzumun üzerinden ona bakıyordum ama nedensizce yüzüm alev alıyordu. Hayır, nedensizce değil. Aptal, söyledikleri yüzünden utanıyorsun, aptal.
"Sen baya uçmuşsun." gergince gülümsedim. Ne yapacağımı şu andan itibaren ne diyeceğimi dahi bilmiyordum. Belimden tutup beni iyice kendine çekerken ufak bir çığlık döküldü dudaklarımdan. "Sen gerçekten uçmuşsun, alkol mü aldın?" başımı ona çevirip nefesini koklayacağım sırada dudaklarım dudaklarıyla buluştu. Normal zaman da olsa öylece sabit kalırdı fakat şu an dudakları dudaklarımın üzerinde sanki dans ediyordu ve ben de o dansa eşlik ediyordum. Dudaklarındaki tat daha önce tatmadığım bir şeydi. Bundan önce bir kaç kez daha gerçekleşse de bu eylem, bu sefer farklıydı. Bu sefer sanki daha tutku dolu bir öpüşmeydi. İki eli de bel oyuntuma girdiğinde ne yapacağımı bilemez bir vaziyette ensesinde birleştirdim ellerimi. Şimdi durmazsa, çok daha ilerisi olacaktı gidişattan bunu anlayabiliyordum. Şimdi durmazsam pişman olacaktım. Pişman oluşum onunla olmamdan kaynaklı olmayacaktı. Sadece eğer böyle bir gecede kaybedeceksem sahip olduğum bekareti, üzerimde gelinlik olsun istiyordum. Geri kafalı diyebilirsiniz ama ben o anın özel olduğunu düşünüyordum. Gözlerimi kapayıp dudaklarımı dudaklarından çekerek alnımı alnına yasladım. Nefes nefese kalmıştım sanki. Gözlerimi aralayarak koyu bir hal almış gözlerine baktım. O da hızlı hızlı nefes alıyor ve verdiği her nefes dudaklarıma dökülüyordu. Yüzüm alev alev yanarken yanağını okşadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geometrici
Teen FictionKaya ve Arden'in hikayesi. Bir öğretmen ve öğrenci hikayesi. Onlar imkansızın içinde imkanlar. olmayacak bir hayale tutunan iki hayat. Kaya, daha öğretmenliğinin ikinci yılında eğitim öğretim aşkıyla tutuşan bir geometri hocası. Arden ise klasik bir...