46.Bölüm

4.8K 234 90
                                    


Büyükşehir Belediyesi Evlendirme Dairesinin önündeydik. Belki ani bir karardı fakat ben hatalarımdan kendim pişman olmak istiyordum. Kendi verdiğim kararın arkasında durmak istiyordum eğer sonu kötü de olsa iyi de olsa. Derin bir nefes aldım. Aslında evlenme gibi bir zorunluluğumuz yoktu, çünkü ben artık o evde kalmıyordum. Fakat şu an isteyerek buradaydım. Ne teyzem için ne eniştem için ne de bir başkası. Sadece kendim için buradaydım. Aldığım nefesi sakince dışarı üfledim. Evet lise öğrencisiydim, evet yanımda duran bu adam geometri hocamdı. Fakat ya o yanlış zamanda gelmişti dünyaya ya da ben yanlış zamanda girmiştim hayatına. Oysa şu zaman dilimi ikimiz içinde belki de en doğru zamandı. Başımı yavaşça yanımda duran Kaya'ya çevirdim. Başını usulca aşağı yukarı sallayıp koca binaya doğru ilerlemeye başladık. İkimizde haliyle ilk kez geldiğimiz için ne yapacağımızı nereye gideceğimizi haliyle bilmiyorduk. Danışma tarzı yeri andıran kısma Kaya ilerleyip bir şeyler konuştular. Ben uzakta olduğum için duyamadım haliyle. Kaya tekrar yanıma gelip bu sefer girdiğimiz yöne doğru ilerletince şaşırdım. 

"Neden devam etmiyoruz ki?" başımı geri çevirip arkaya baktım ama o ısrarla ileri gitmek için elimi sıkmıştı. 

"Önce sağlık işlerini halledeceğiz şapşal o yüzden." kaşlarımı anlarcasına yukarı kaldırıp dudaklarımı araladım. Arabaya geri bindiğimizde tam olarak ne gibi sağlık işlerimiz olduğunu bilmiyordum  o yüzden bunu düşünmek yerine kendimi ev ile ilgili mobilya düşünürken buldum. Çok fazla farklı şeyler seviyordum mesela ahşap ve yeşil bir salon istiyordum daha vintage duranlardan. Bazen de daha karanlık, gri ve siyah yoğunluklu. Ve hatta bazen de daha şıkır şıkır daha şık bir salon. Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim. Ne yapacağımı bilmiyordum aslında Kaya ile ortak döşemek istiyorum böylelikle gerçekten bize ait olacaktı. "Hastaneye geçelim sağlık raporu için, gerçi sağlık raporu aile hekiminden de alınıyor bildiğim kadarıyla ama neyse." ben bu zamana kadar pek fazla hastaneye gitmemiştim. Hem ortamını hem de kokusunu sevmiyordum. Geçmişimi hatırlatıyordu belki de bu yüzden. Başımı salladım usulca. Ona bırakmıştım bilmediğim kısımları hoş o da bilmiyordu ama en azından daha hakim olduğu kesindi. "Oradan çıkınca vaktimiz kalırsa mobilya bakarız kalmazsa da sinemaya gideriz olur mu?" tekrardan başımı salladım. Öğlen birdi saat. Vaktimiz kalsa bile kısıtlı olacaktı ve keyif alamayacaktım bu yüzden sinema daha yakın gelmişti. 

"Sinemaya gitsek?" vites değiştirip kısa bir an bana baktı. Kafasını onaylarcasına salladığında gülümsedim. Yakındaki hastanenin otoparkına girerken emniyet kemerimi çözmüştüm. Arabayı park edince birlikte hastaneye doğru ilerledik. Kaya danışmaya bir şeyler sorarken ben de ellerim montumun cebinde bekliyordum onu. 

"Önce kan vermemiz gerekiyormuş." 

***

Hastaneden çıkıp tekrar otoparka yöneldiğimiz sırada dirseğimin iç kısmındaki bandı çıkarıp hemen az ilerideki çöpe atıverdim. Kan alınmıştı ardından akciğer filmi çekilmeliydi fakat randevu gerekliydi biz de randevu alıp bir kez daha gelecektik. 

"Çok acıdı mı?" dirseğimden bakışlarımı çekip ona çevirdim. Başımı iki yana salladım. Arabaya binip emniyet kemerimi taktım. Şimdiki durağımız sinemaydı. 

"Neredekine gideceğiz?" bıyık altından gülümsedi hafifçe. Ben hala cevap bekliyordum. 

"Bu sefer daha farklı bir sinema deneyimi yaşayacaksın, sürpriz diyelim."  başımı salladım usulca. Aramızda yine sözsüz bir lisan hakimdi. Ama huzur veren. Sanki otursa karşıma elini çenesine yaslayıp baksa bana saatlerce gıkım çıkmazdı biraz konuş benimle diye. Sanki bizim birbirimizle konuşmak için kelimelere ihtiyacımız yok gibiydi. Eli radyoya uzandığında hareketli bir şarkı çaldı. Ara sıra bana bakıyor çoğunlukla yolu takip ediyordu. Ama bana baktığı anlarda bana mı öyle geliyordu bilmiyorum ama sanki gözleri ışıldıyordu. "Ben güzelden anlarım." kısa ve kaçamak bir bakış atıp tekrar yola çevirdi başını.

GeometriciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin