Başımı dizlerinden kaldırıp ona doğru dönerek bağdaş kurdum. Önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp dikkatle ona baktım. Biraz o güzel yüzünü inceledikten sonra gözlerimi kaçırdım. Konuya nasıl gireceğimi hala bilmiyordum. Derin bir nefes aldım.
"Yapan kişi," başımı öne eğdim. Titrek bir nefes daha alıp yüzüne baktım alttan alttan. "Asya'ymış." kaşlarını usulca çatıp başını anlar gibi salladı. Tepkisi ilk kez duyuyormuş gibi değildi. Başımı kaldırıp kaşlarımı çattım. "Biliyor muydun?"
"Hayır ama tahmin ediyordum. Neden yaptığını da az çok anlayabiliyorum." güldüm istemsizce. Tahmin edemezdi ki neden yaptığını. Aklınca ben onunla olduğum için Asya Akın'ın tarafında olduğu için yaptığını düşünüyordu.
"Yapmasının sebebi, sana karşı duygularının olması." sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim. Kafasını tekrardan anlar gibi salladığında anladım o an tahmin etmekten kastının gerçek olduğunu. "Sen biliyor muydun yani?" olduğum yerde yaylanıp bağdaş yaptığım bacaklarımı çözüp kendime çektim.
"Bilmek değil de, hissediyordum diyelim. Bakışlarıyla, hareketleriyle fark ettiriyordu. En azından ben anlıyordum belki bilerek yapmıyordu ama ben fark ediyordum." gülümsedim hafifçe.
"Ben nasıl anlamadım?" kaşlarım havaya kalktı. "Hani en yakın arkadaşımdı, ben nasıl fark edemedim?" ellerimi birbirine kenetlediğim sırada ellerimi ellerinin arasına aldı.
"Bazen yanı başındaki göremezsin, konduramazsın. Olur bu. Akın'ı da fark etmemiştin, çünkü olayın içindeydin, Asya'yı da fark etmedin çünkü yine olayın içindeydin." başparmağıyla elimi okşarken yine şaşırdım ona. Hemen hemen her olay karşısında soğukkanlılığını koruyor ve ani hareketler yapmıyordu benim aksime. Belki de yaşının ona getirdiği bir olgunluktu. Bilemiyorum.
"Ne yapacağım şimdi? Ne yapacağız Kaya?" saçlarımı okşarken koltukta yaklaşıp başımı göğsüne bastırdı.
"Hiçbir şey. Sadece bu yılı bitirmeye ve hayalin olan bölümü kazanmaya bakacaksın." Eliyle saçlarımı okşarken kollarımı sırtına doladım. Parmaklarım birbirine kavuşmazken bu gülümsetti beni. Böyle olmayı seviyordum, onun yanında bedenen küçük kalmayı yani. "Asya konusunda ise; Bir insana yapılabilecek en büyük kötülük, ona umut verip sonra hiçbir şey olmamış gibi gitmektir. Ve ben Asya'ya hiçbir zaman umut vermedim." başım göğsündeyken kafamı salladım. Başımı geri çekip yüzüne baktım. "Hala bu soğukta dışarıda yürümek istiyor musun peki?"
Başımı iki yana sallayıp şirince gülümsedim. "Kurabiye mi yapsak?" dudaklarımı birbirine bastırıp burnundan öptüm.
"Yenildim, yine." gülümsedim. Yarın Din sınavım vardı o yüzden çalışmayacaktım sanki diğer sınavlara harıl harıl çalışmışım gibi. Ama söz fizik sınavına çok çalışacağım. "Hadi, önce malzemelere bakalım sonra alışverişe gidelim." yerimden kalkıp mutfağa geçtim. Önce buzdolabını açıp malzemelere baktım.
"Söylüyorum sen bir yere yaz." homurdanınca raf raf ne var diye baktım dolapta. "Yumurta, vanilya, kaşar peyniri," duraklayınca ona döndüm. "Hazır gitmişken hepsini aradan çıkaralım taksit taksit almayalım." başını sallayınca ben de devam edeceğim sırada omuzlarımı silktim. "Boş ver markette karar veririz, aklıma gelmiyor hepsi." telefonunu cebine koyup kapıya doğru ilerledi. Ben de kapıya doğru ilerleyip montumu giydim. O da kabanını giydikten sonra benim montumun fermuarını yukarı doğru çekti.
"Tam iyileşmedin zaten, tekrar hasta olma." gözlerimi kısarak ona baktım.
"Şikayetçisin yani?" gözleri kısılarak gülümsedi. O öyle gülünce içim eridi sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geometrici
Teen FictionKaya ve Arden'in hikayesi. Bir öğretmen ve öğrenci hikayesi. Onlar imkansızın içinde imkanlar. olmayacak bir hayale tutunan iki hayat. Kaya, daha öğretmenliğinin ikinci yılında eğitim öğretim aşkıyla tutuşan bir geometri hocası. Arden ise klasik bir...