Okul formam üzerimde kapı girişinde montumu giyinmiştim. Çizmelerimi de giyinmek için hareketlendiğimde korna sesi ile irkildim. Çizmelerimi giymeyi yarıda bırakıp kapının her iki kenarında olan buzlu camdan dışarı bakmaya çalıştım. Araba tanıdık geldiği için kapıyı hafifçe aralayıp başımı öne uzattım. Kapıdaki arabayı görmemle karların içindeki tanıdık araba gözüme ilişti. Gülümsedim hafifçe. Çizmelerimi hemen giyinip koşarak arabaya gittim. Kar daha yeni olduğu için buz olmamıştı, kaymadım bu yüzden. Ön koltuğa yerleşip sıkı sıkı montuma sarıldım. Ellerimi sıcak üfleyen fanlara doğru uzattım.
"Müfettiş gelmeyecek miydi?" eliyle vitesi estetik bir şekilde ileri atıp u dönüşü yaptı. Başını usulca aşağı yukarı sallarken ellerimi fandan çekip birbirine kenetledim.
"İçim rahat etmedi bu soğukta gelmene gelip alayım hemen diye düşündüm. İyi yapmadım mı?" Arkasına yaslanıp kravatını düzeltirken başımı salladım.
"Yani seni zora sokmadım umarım." başını sağa sola sallarken okula geldiğimizi anladım. Arabayı kardan temizlenmiş yere park ederken hızlı bir şekilde arabadan inip gülümsedim. Yine hızlı bir şekilde arabadan uzaklaştım. Çok fazla risk barındırıyorduk yaşamımızda. Okula girip sınıfa ilerledim. Okulda bir sessizlik vardı sabah sessizliğinden farklı ve alışık olmadığım bir sessizlikti. Öğrenciler vardı fakat o uğultu yoktu. Beremi başımdan çıkarıp sınıfa girdim. Montumu asıp yerime geçtiğimde Ali de yeni uyanmıştı. Saçlarını karıştırıp yanağından makas aldım.
"Geldin mi?" gözlerimi gerçekten mi diye kırpıştırdım. Bayılıyordum böyle saçma soruları ama gülümsedim. "Şakaaaa." deyince yanağından makas aldım.
"Naber güzellik?" sıraya geçip oturduktan sonra çantamdan Türkçe test kitabımı ve defterimi çıkardım. Son sınıf olunca edebiyat derslerinde müfredata göre değil de sınava yönelik gidiyorduk.
"Cuma günü vedalaşmamız yok mu?" burukça omuzlarımı silktim. Cuma günü ara tatile giriyorduk ve ara tatilde Ali il dışına babasının yanına gidiyordu. Her yıl bu böyleydi. Anne ve babası liseye geçmeden önce ayrılmışlardı ve Ali de annesi ile birlikte kalıyordu.
"Cuma mı yola çıkıyorsun karneden sonra?" eli çenesindeyken başını salladı. "Uçak mı araçla mı gideceksin?"
"Babam bu sefer gelecek." kollarımı birbirine bağlayıp Ali'ye baktım.
"O zaman yok mu seni yolcu etmem?" gülümseyince dişleri gözüktü. Pırıl pırıldı. Ali diğerlerinden daha duygusal bir kişiliğe sahipti. İçlerinde en sinirli ve agresif gibi gözüksem de en sulu göz bendim. Ali'nin duygusallığı ise daha farklıydı, içten gelen bir burukluktu. "Hem Aydın abiyi de görmüş olurum, özlemiştir beni kerata." kıkırdadım. Aydın abiyle aramız çok iyiydi, her ne kadar çok sık görüşmesek de eğlenebiliyorduk.
"Kızım kaç yıl geçti koskoca adama kerata diyorsun, üstelik babam sana prenses diyor. Kör olmuş adamın gözleri kör." kaşlarımı çattım yalandan.
"Ne demek kör olmuş be, ne prenses değil miyim ben?" şirince gülümsedim.
"Bak yine aynı şekilde gülümsüyorsun, çirkinleştin iyice." burnunu kırıştırdı. Dudaklarımı büküp sahte üzülmemi kenara bıraktım. Zaten edebiyatçı da girmişti derse. "Şakaaaa."
"Şököööö ne kadar da komiksin sen ya?" yalandan kızışıma aldırmayıp dirseğiyle dürttü beni ben de omuz silkip hocaya döndüm.
Tamam bu dersin hocasını aşırı seviyordum çünkü üslubu o kadar güzeldi ki dinlemek istemeseniz bile dinlerken buluyordunuz kendinizi. Hani konuşmasıyla çeken insanlar olur ya aynen o şekilde. Elimi çeneme yaslayıp anlattığı dersi düşünürken birden aklıma cuma günü karne alışımızla iki hafta boyunca Kaya ile aynı evde ne yapacağım düşüncesi çöreklendi aklıma. Dudaklarımı birbirine bastırdım acaba Ali'nin valizine sığabilir miydim? Tamam pekala Kaya ile olmaktan gerçekten mutluydum ama insan biraz korkmuyor değil. Birlikte olan insanlar ne yapardı hiç bilmiyordum ki, bu zamana kadar hiç sevgilim olmamıştı. Tamam elbette hoşlandığım kişiler oldu fakat hiçbiri ile bir ilişkiye başlamamıştım. Edebiyat hocasının parmaklarını gözümün önünde şıklatmasıyla düşüncelerimden ayrılıp başımı sağa sola salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geometrici
Teen FictionKaya ve Arden'in hikayesi. Bir öğretmen ve öğrenci hikayesi. Onlar imkansızın içinde imkanlar. olmayacak bir hayale tutunan iki hayat. Kaya, daha öğretmenliğinin ikinci yılında eğitim öğretim aşkıyla tutuşan bir geometri hocası. Arden ise klasik bir...