Kağıdın başında derin bir nefes alıp önümdeki sorulara bomboş bir ifade ile bakıyordum. Pekala az biraz çalışmıştım ama ne bileyim hiçte kolay gözükmüyordu ki sorular. Limit sorularını az biraz yapmıştım zaten, türev sorularında da türev alıp sorudaki gözüme kestirdiğim herhangi bir rakamı bilinmeyenin yerine koyuyordum. Zaten grafik sorularında kalem dahi masadan kalkmak istemiyordu. Sol elimdeki peçeteye burnumu silip yaşlı gözlerimle kağıda göz gezdirdim tekrardan. Güzel kalacak gibi görünüyordum. Burnumu çekmek ve sürekli peçeteye silmekten burnumun ucu da sızlar olmuştu. Zaten mızmız bir insandım ama hasta olunca arşa alaya çıkmıştı mızmızlığım.
20 sorunun 15 ini kah çözerek kah tahmin yürüterek yapmıştım. Son kalan beş soruyu da sallayacaktım. Yanlışlar doğruları götürmüyordu ne de olsa. Sağ elime kalemi alıp önce hangi şıktan ne kadar işaretlediğime bakmıştım. En çok A şıkkı işaretlediğim için tahminimce bu beş sorudan herhangi biri a değildi. Yani bu taktikle önceki sorularımı %100 doğru sayıyordum ama yapacak bir şey de gelmiyordu elimden. İçime hangi şık doğduysa o şıkları işaretleyip arkama yaslandım. Tekrar burnumu çekip gözetmen olan Biyoloji Ayşe hocaya kafamı çevirdim. Peçetenin bir ucuyla da gözlerimden akan yaşları siliyordum ama bunun içinde bu gözyaşı bu sümük peçetesi diye ayıracak halde değildim. Elimi kaldırıp kağıdımı hocaya doğru uzattım.
"Hocam çıkabilir miyim?" aslında önceleri kağıdını veren beklerdi sırada ya da bitirdiyse ters çevirir sürenin dolmasını beklerdi. Koridora çıkınca ses olduğu için fakat şimdi önceki sınavlarda kopya oranı yükselince kendilerince böyle bir yöntem bulmuşlardı, tabi kelebek sistemi de cabası.
"Çıkabilirsin Arden, istersen müdürün odasına gidip izin isteyebilirsin. Kötü görünüyorsun." başımı sallayıp yerimden kalkacağım sırada ayaklarımın yerden kaymasıyla elimi sıraya atsam da biraz geç olmuştu. Sıraya geri çökerken saçlarım yüzümü kapatmış zaten yaşlı olan gözlerimden yaşlar yanaklarıma süzülmeye başlamıştı. Başımı ne ara yere diktiğimi bilmeden havaya kaldırıp derin nefesler alıyordum. Gözlerimi kapatıp tekrar güç bulan bacaklarla ayağa kalktım. Bir öncekine nazaran daha iyiydim en azından dengemi sağlayabiliyordum. Ağır ama büyük adımlarla kapıya doğru ilerleyip kapı kolunu indirdim. Kendimi sınıftan dışarı atmam epey zor gelse de tüm gücümü sanki o an kullanmış gibiydim. Cebimden sessizde olan telefonumu çıkarıp Kaya'yı aradım. Bir kaç kez çalmış olsa da açmamış üzerine mesaj atmıştı.
"Sınavda gözetmenim." elimdeki peçeteye burnumu silip telefonumdaki saate baktım. Üç dakika kalmıştı zilin çalmasına kollarımı birbirine bağlayıp merdivenlere doğru ilerlerken mesajlara girmiştim.
"Hangi sınıftasın?" Kaya'ya gönderdikten sonra merdivenin korkuluklarına yaslanıp mesaj beklediğim sırada cebimde titreyen telefon ile bildirim panelinden gelen mesajı okudum.
"11/B'deyim." on birinci sınıflar ikinci kattaydı ve arada sadece bir kat vardı. Korkuluklara tutunarak o bir katı çıkmak sanki ölüm gibi gelmişti. Alnımdaki soğuk terleri kazağımın koluna silerken gözlerimi mümkün olabildiğince açtım. Açık sınav sınıflarının önünde gezinirken kulaklarımı çınlatacak seviyede teneffüs zili çaldı.Dirseklerimi kulaklarıma bastırırken Olduğum yerde iki büklüm olmuştum. Akan burnumu çekip kısılan gözlerimin arasından etrafa bakmaya çalışıyordum. Sonra onu gördüm. Bir kaç sınıf uzağımda elinde yazılı kağıtları ve üzerindeki beyaz önlüğüyle yanındaki öğrencileriyle konuşarak koridorda ilerliyordu. Önce yanındaki öğrencileri fark etti beni ardından kendisi. Adımları hızlanırken sanki etrafımdaki tüm sesler uğultuya dönüşmüş ardından sessizliğe bürünmüştü. Sadece onun ayakkabılarının zeminde bıraktığı tok sesi duyabiliyordum. Sol gözümden bir damla yaş yanağıma süzülürken diklenen bedenim sanki bir kuş kadar hafiflemişti. Hafifçe gülümserken ona aramızda bir kaç metre kaldığı sırada gözlerim takatini yitirmiş gibiydi. Olduğum yere dizlerimin üzerine çökeceğim sırada o yetişmiş onun kolları arasına yığılıvermişti vücudum. Eliyle saçlarımı geri iteklerken başımda çoğalan öğrenciler sayamayacağım kadar artıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geometrici
Teen FictionKaya ve Arden'in hikayesi. Bir öğretmen ve öğrenci hikayesi. Onlar imkansızın içinde imkanlar. olmayacak bir hayale tutunan iki hayat. Kaya, daha öğretmenliğinin ikinci yılında eğitim öğretim aşkıyla tutuşan bir geometri hocası. Arden ise klasik bir...