"Nasıl yani?" başımı ona çevirip gözlerine baktım. "Ne demek yollar kapalı?" omuzlarını silkip etrafa baktı.
"Ben de seninle aynı anda öğreniyorum güzelim, gidip bir soralım giriştekilere." Karda kaymamaya dikkat ederek geldiğimiz yolu gerisin geri ilerlemeye devam ettik. Girişte biletleri aldığımız kapının önünde çoktan kuyruk olmaya başlamıştı. Bir adam kapının dışında durmuş elindeki megafon tarzı bir şeyle kalabalığa sesleniyordu. Ellerimi montumun cebine koyup durduğum yerde sallandım.
"Arkadaşlar tamam anlıyorum ama olay yaratmanın manası yok, odalar herkese yetecek kapasitede biz zaten ona göre önlemlerimizi alıyoruz." Sıkıntıyla başımı konuşan adamdan çekip etraftaki insanlara baktım. Çoğu yanındaki insanlarla konuşurken sıkıntılı bir yüz ifadesine sahiptiler. Yanaklarımı şişirip Kaya'ya döndüm.
"Sıraya girelim biz de hadi," başını sallayıp kolunu omzuma atarak beni oluşan kuyruğa doğru iteledi. Sıranın sonunda olduğumuz için büyük ihtimal bodrum falan kalacaktı çünkü bu kadar insanı yerleştirmek kolay değildi. Gerçi bu tarz bir olayın gerçekleşebileceğini düşünmüşlerdir diye umuyorum. Çünkü ona göre müşteri almaları gerekiyor tesise. Elimi cebimden çıkarıp telefonumdan saate baktım. Hava zaten yavaş yavaş kararıyordu, e yarın da Pazar günüydü. Hiçbir sıkıntı yoktu görünende. Tek sıkıntı şu an burada mahsur kalmış olmamızdı, pekala sabah açılacaktı yollar fakat geceyi burada geçireceğimiz gerçeğini değiştirmiyordu. İlerleyen sırada bir kişi öne kayıp telefonumu ellerimi tekrar cebime soktum.
"Kimliğin yanında mı?" başımı aşağı yukarı sallayıp cebimde duran cüzdanımdan kimliğimi çıkardım. "Güzel." Kimliğimi alıp incelemeye başladığı sırada meraklı gözlerle ona bakıyordum.
"Neden bakıyorsun?" dudaklarını büküp omuz silkti.
"Hiç, merak sadece." Kimliğimi cebine koyup kabanının yakalarını enselerine doğru kaldırdı.
"Üşüdün mü?" bana bakıp başını iki yana salladı. "Emin misin?" gözlerimi kısıp bakmaya devam ederken gülümsedi. Gülümseyince gözleri kısıldı. Onun gülümserken kısılan gözleri karşısında ben de gülümseyip utanarak başımı yere eğdim. Ah! Şaka mısın Arden? Gerçekten mi? Ayağımın ucuyla yerdeki karla oynarken başımdan çekip saçlarımın arasına öpücük kondurduğu sırada durakladı.
"Saçların çok ıslanmış, beren yok mu senin? Niye beresiz çıkıyorsun, bilmiyor musun bu şehrin kışını be güzelim?" elimi refleksle başıma götürüp saçlarımı yokladım. Duştan yeni çıkmış gibi ıpıslaktı saçlarım.Kar ince ince yağsa da ıslatmıştı saçlarımı. Omuz silkmekle yetindim. O an aklıma bere yahut atkı almak gibi bir şey gelmemişti.
Sıra yavaş yavaş öne doğru kayarken sonunda kapıya varabilmiştik. Kapıda duran görevli tekrar anons yaptığı sırada omuzlarımı kulaklarıma bastırmıştım. Çığ tehlikesi olduğundan ses megafondan yüksek çıkmıyordu fakat cihaz o konuştukça cızırtı yapıyordu ve gerçekten kulağımın dibindeydi. Biz de içeri girdiğimizde içerisinin sıcaklığı ellerimi acıtmıştı. Ellerimi cebimden çıkarıp birbirine sürterken resepsiyona doğru ilerledik. Resepsiyondaki kadın yüzümüze bakmadan kimlikleri isteyince ikimizinde kimliğini uzattığı sırada ellerimi tekrar cebime koyup olduğum yerde yaylandım.
"İki oda alabilir miyiz, tek kişilik?" kadın ilk kez başını kaldırıp ikimize bakarak dudaklarını öne doğru büktü.
"Mümkün değil, yoğunluktan dolayı tek kişilik odalara bile portatif yatak koyduk beyefendi." Kadının bakışları parmaklarımda gezinirken tekrar başını Kaya'ya çevirdi. "Nişanlısınız galiba, çift kişilik oda versem sorun olmaz sanırım." Soru sormaktan çok yapıyorum der gibiydi cümlesi. Kaya önce kadına sonra bana bakıp ağzının içinde mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geometrici
Teen FictionKaya ve Arden'in hikayesi. Bir öğretmen ve öğrenci hikayesi. Onlar imkansızın içinde imkanlar. olmayacak bir hayale tutunan iki hayat. Kaya, daha öğretmenliğinin ikinci yılında eğitim öğretim aşkıyla tutuşan bir geometri hocası. Arden ise klasik bir...