Perdeleri açıp gün ışığının içeri dolmasına izin vererek pencereyi açtım. Temiz ama soğuk hava içeri dolarken kollarımı birbirine bağlayıp alt kata indim. Bugün gelecek olan kargom vardı ve gelecek olan kargoyu deli gibi merak ediyordum. Tam bir hafta kalmıştı yılbaşı partisine ve elbisem bugün geliyordu. İçimde bu geceki partinin heyecanı vardı, bu gece her şeyden sıyrılıp sadece Arden olarak eğlenebilecektim. Uzun zaman sonra kafamda hiçbir şeyi düşünmeden kaygı içinde bulunmadan 18 yaşında biri gibi olacaktım. Derin bir nefes alıp vestiyerin önündeki pufa kendimi attım. İçimde o çocuksu heyecan vardı, gelen kargoyu bekleme heyecanı ve o paketi açarken nasıl bir yüz ifadesine gireceğimi merak ediyordum. Sanki beş yaşında bir çocuktum ve kargomu kapı önünde bekliyordum.
Ne kadar süre orda oturdum, kargoyu bekledim bilmiyorum ama kapının çalışıyla heyecanlı bir şekilde ayaklanıp kapıyı açtım. Kargocuyu kapıda görmek beni biraz şaşırtmıştı, çünkü 'geldik evde yoktunuz' mesajı almaya alışmıştım. Gülümseyerek kargoyu elinden aldım ve gosterilen yere imza attım.
Kapıyı kapayıp sırtımı kapıya yasladım. Elimdeki kargo kutusuyla yukarı çıkarken içim içime sığmıyordu. Hep böyle olmuştu, kargo ne için gelirse gelsin her seferinde heyecanım aynıydı. Odamın ortasına çöküp kargo paketini yırttım. Özenle paketlenmiş karton kutunun kapağını kaldırıp elbiseyi ellerimin arasına aldım. Muhteşemdi. Çok sade ama asil. İşte tam olarak aradığım buydu. Gösterişten uzak ama benliğimi yansıtan. Elbiseye bakarak gülümsedim. Yaptığım seçimlerle elbette gurur duymuyordum ama bu kararım gurur duyduklarım arasındaydı. Her ne kadar o kısım az da olsa. Elbiseyi katlayıp kutunun içine geri yerleştirdim. Kutuyu masaya bırakıp kargo poşetini masamın yanındaki çöpe atıp yatağıma uzandım.
İçimde sanki huzur vardı. Böyle sanki şuan yaşadığım hayattan sıyrılmış ve mutlu olduğum diyarlarda geziniyordum. Ve orada eminim ki ayaklarım yere bile değmiyordu. Telefonumun titemesiyle gerçek hayata dönmüş ve ayaklarım yere basmıştı.
Popomun altındaki telefonumu çekip elime aldığımda parlaklığın fazla gelişiyle gözlerimi kıstım, parlaklığı düşürürken mesaja baktım. A4 grubuna mesajlar yağmıştı o belliydi. Gülümsemeden edemedim ama çok uzun sürmedi. Aklımda sürekli Asya'nın dedikleri dolaşıyordu. Akın'ı kırıyordum ona göre üstelik bu yetmezmiş gibi bir de değiştiğimi söylüyordu.
Evet değişmiştim. Değişmek zorunda bırakılmıştım. Çünkü doğada güçlü olanlar hayatta kalıyordu, zayıf olanlar değil.
Alişan: çikolatalı hıyarlarım hayırdır sesiniz soluğunuz çıkmıyor
Akpak: sen kime çikolata dedin
Avrupa Kıtası: hıyar kısmına değilde çikolata kısmına mı takıldın üstelik çikolatalı hıyar xd
Akpak: bu Alişan kılıklı bir şeyler yazınca beynim otomatik görüldü atıyor
Alişan: espri mi yaptı şimdi bu öyleyse komik değilse trajikomik :(
Avrupa Kıtası: zevzek sjxkdkskks
Akpak: azıcık sabır istiyorum birazcık
Alişan: la bu Arden görüyor da niye yazmıyor, yelloz
Avrupa Kıtası: ne kafa açtın Ali ya
Arden M.: sizi izlemek hoşuma gidiyordu karışmak istemedim
Alişan: arkadaş var bir de diğerleri var görüyorsunuz
Akpak: neyse ben uyuyacağım size iyi geceler
Avrupa Kıtası: benim de halletmem gereken işler vardı onları yapayım görüşürüz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geometrici
Teen FictionKaya ve Arden'in hikayesi. Bir öğretmen ve öğrenci hikayesi. Onlar imkansızın içinde imkanlar. olmayacak bir hayale tutunan iki hayat. Kaya, daha öğretmenliğinin ikinci yılında eğitim öğretim aşkıyla tutuşan bir geometri hocası. Arden ise klasik bir...