35.Bölüm

5.6K 282 38
                                    

Gözlerimi sınav kağıdından kaldırıp saate çevirdim. Pekala da tahmin ettiğim gibi olmuştu. Soruların büyük bir bölümü YKS ayarında dil bilgisi ve paragraftan kalan bölümü ise müfredattan sorulmuştu. Dil bilgisi zaten hemen hemen herkesin yapabileceği zorluktaydı ki ben Türkçeyi de oldum olası sevdiğimden hiçbir problem yoktu. Hala burnum akıyordu bu yüzden masanın üzerindeki peçeteyle burnumu sildim. Kalemi dudaklarıma getirip ucunu hafifçe ısırdım. Paragraf sorularındaydım. Paragraf sorularını okurken kendimi iyice soruya yönlendirmem çok önemliydi benim için. Çünkü tam anlamıyla kendimi vermediğimde paragrafın içindeki bir kelimeye takılıyor kafam da sürekli o kelimeyle ilgili anılar canlanıyordu. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapadım. Sınavın bitimine az kaldığını görerek optiğe işaretledim soruları. Haliyle doğrular yanlışı götürmeyeceği için de bilgi sorularını da salladım. Zilin çalmasıyla kalemi masaya bırakıp geriye yaslandım. Geçer nottan biraz daha fazla alırdım sanırım. Gözetmenin kağıdımı masamdan almasıyla yerimden kalktım. Kelebek sistem olduğu için başka bir sınıfta girmiştim ve kendi sınıfıma dönmem gerekiyordu. Koridordaki fısıldaşmalar uğultuya dönerken karşıdan bana aceleci bir şekilde gelen Ali'yi gördüm. Yüzünde endişeli bir hal vardı. Bir kaç çift göz beni yukarıdan aşağı süzerken Ali yanıma geldi. 

"Arden, bak üzülmeyeceksin tamam mı?"  anlamaz bir şekilde yüzüne baktım. Elimdeki peçete ile burnumu silip peçeteyi avucuma sıkıştırdım. Başımı biraz daha dikleştirdim. Ali koluma girip beni koridorun ilerisine daha az kalabalık olan yere sürükledi. Ben hala olanlara bir anlam verememiştim o yüzden sadece aval aval bakmakla yetiniyordum. "Bak şimdi söyleyeceğim ama kızma olur mu? Lütfen." lafı geveleyince ellerimi göğsüne bastırdım.

"Söylesene Ali, ne oluyor?" başını pencereden dışarı çevirip derin bir nefes aldı. 

"Asya." şaşkınlıkla gözlerim açıldı.

"Bir şey mi oldu Asya'ya, iyi mi? Nerede neyi var?" yerimde kımıldanıp Ali'nin kolundan tuttum. "Hadi Ali, Asya'nın yanına gidelim. Kendi gözlerimle göreyim iyi olup olmadığını." başını iki yana salladı.

"Sen o kadar iyi bir arkadaşsın ki Arden, Asya seni hak etmiyor." kaşlarımı çattım. Anlamıyordum. Anlamıyordum üstüne üstlük bilmece gibi konuşuyordu Ali.

"Ali adam akıllı der misin ne oldu Asya'ya?" ellerini omuzlarıma koyup hafifçe sıktı. Ardından telefonunu çıkarıp bir yere girdi ve telefonunu bana uzattı. Ali'nin ellerinden telefonu alıp açık fotoğrafa baktım. Kaya ve ben. Kayak Merkezindeki bir fotoğrafımız vardı. Biz o gün hiç fotoğraf çekilmezken üstelik. Titrek bir nefes alıp fotoğrafın üzerine basılan kocaman kırmızı harflerle yazılan yazıyı okudum. "Büyük aşk." gözlerimi kapatıp biraz süre tanıdım. Başımı koridora çevirip gözlerimle onu aradım. "Asya mı yaptı bunu?" Ali kafasını hafifçe salladı. Telefonu Ali'ye uzatıp koşar adımlarla sınıfa ilerledim. Koridordaki bir çok kişi bana bakarken umurumda bile olmadı. Çünkü şu an yıkıldığım an Kaya ve benim aramdaki duygusallığın ortaya çıkışı değildi. Asya. Aynı yerde yemek yediğim evime gelip yedirdiğim, içirdiğim dostum dediğim, kız kardeşim dediğim insan mı yapmıştı bunu? Hayvanlar bile yediği kaba pislemiyordu be!

İki kat merdiveni aceleci bir şekilde inip öğretmenler odasının önünden geçerken göz ucuyla içeri baktım. Kaya girişteki koltuğun üstüne çökmüş birleştirdiği ellerini başına yaslamıştı. Onunla daha sonra konuşacaktım büyük ihtimal bu sefer gerçekten ayvayı yemiştik. Sebebimiz yoktu. El ele o yolda yürümemize bir sebep bulamazdım. Sınıfa girip yerinde oturan Asya ve Akın'a baktım. 

"Herkes dışarı, Asya ve Akın hariç herkes dışarı çıksın!" uğultular artarak dışarı çıkarken üzerime yapışan birden fazla lakap vardı o an. Hocasını baştan çıkartan,, orospu ve daha niceleri. Gözlerimi yumup kapanan kapıya sırtımı yasladım. Derin bir nefes alıp gözlerimi açtım.

GeometriciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin