22.Bölüm

8.9K 327 54
                                    

Akşamki yılbaşı partisi vesilesiyle okul öğle arası dağılmıştı. Yani aslında bence günü komple tatil yapsalar ancak yetişirdik ya orası ayrıydı. Rahat rahat hazırlanmak istediğimden hızlıca eve yürümüş ve kendimi sıcacık bir duşun altına atmıştım. Güzelce bir duş alıp bornozuma sarılarak çıktım duştan.  Sıcak su iyi gelmişti, en azından öğleden önce ağlamaktan kızarmış gözlerime iyi gelmişti. Önce üzerime rahat bir şeyler geçirip aynamın karşısına geçtim. Aynanın önündeki saç spreylerimden birini alıp saçlarıma sıktım. Saçlarımı gerçekten çok seviyordum ve kısa saçtan ciddi bir şekilde hoşlanmıyordum. Saçlarımı tarayıp bir güzel havluyla kuruladıktan sonra tekrar aynanın karşısına geçip siyah mat ojelerimi sürdüm. Kurumalarını beklerken bir yandan da saati kontrol ediyordum. Bir şeyler yesem iyi olacaktı çünkü aç kalmak hızımı yavaşlatırdı. Aç ayı oynamaz lafı buradan geliyordu buna yemin edebilirdim. Mutfağa inip ocağın üzerindeki yemeklere baktım. Taze fasulye ve mercimek çorbası vardı. Aslında en sevdiğim çorba mercimek çorbasıydı ama içimden şu an çorba yemek gelmiyordu bu yüzden buz dolabına yöneldim. Hazır lavaşları görmemle aklıma fikir gelmişti ama onun içinde ojemin kuruması gerekiyordu bu yüzden parmaklarımı soğuk suya soktum. Bu ojenin kurumasını hızlandırıyordu, böyle bir yöntem vardı. Sudan parmaklarımı çıkarıp tekrardan buz dolabını açtım. Bir tane hazır lavaşı çıkarıp tezgaha bıraktım. Biraz beyaz peynir, domates ve sucuk çıkarıp ojelerime dikkat ederek dilimledikten sonra hepsini lavaşın içine koyup sardım. Random gidiyordum ve umarım güzel olurdu. Tavayı ocağa koyup altını yakıp içine de birazcık tereyağ koydum. Isınmasını beklerken parmaklarımı tekrar soğuk suya soktum. Normal bir zaman olsa şimdiye üç milyon kez bozulmuştu ojem ama ayrıca dikkat ettiğim için hiç problem olmamıştı. Sardığım lavaşı  tavaya bırakıp bu sefer kızarmasını beklemeye başlamıştım. Bunu hazırlarken vakit kaybetmemiştim maksimum on beş dakika sürmüştü. İki tarafını da kızarttıktan sonra tabağa koyup tekrar odama çıkmıştım. Tabağı aynanın önüne bırakıp siyah nokta bantlarımdan birini alıp tekrar banyoya döndüm. Burnumu ıslatıp bandı yapıştırdıktan sonra odama geri döndüm. Bu sürede en azından biraz da olsa soğuduğu için hafif bir ısırık aldım. Gayet güzeldi tadı şu an. Zaten domatesin olduğu bir şeyi çirkin düşünemiyordum. 

Telefonumda takılarak yemeğimi bitirdikten sonra burun bandımı çıkarmak için aynaya yaklaştım. Şu an burnumdaki şey o kadar sertleşmişti ki çıkarırken ufak da olsa acıyacağına adım kadar emindim. İki tarafından tutup yavaş hareketlerle burnumdan çıkardığımda bandın üzerindekileri görebilmek adına ışığa tuttum. Gayet güzel de almıştı. Banyoya koşarak ilerleyip dişlerimi fırçaladım bir çırpıda. Bandı çöpe atıp masama geri ilerledim. Toniği yüzüme sürüp biraz nüfuz etmesini beklerken dolabımdan elbisemi ve kapının yanındaki topuklu ayakkabılarımı da çıkarmıştım. Tonikten sonra yüzüme nemlendiriciyi de sürüp bira düşündüm. Önce makyajı mı yapmam gerekiyordu yoksa saçımı mı? Normalde önce makyaj yapılırdı ama benim yapacağım saç modeli basit bir at kuyruğuydu gerçekten önce makyajımı  yapmama gerek var mıydı emin değildim. 

Elbisede kat izi olmaması için usule uygun davranıp makyajımı yapacaktım öncelikle. Zaten nemlendiricimi sürdüğüm için fırçama fondötenimi sıkıp yüzüme oturtmaya başladım. Aslında normalde günlük hayatta hep renkli nemlendiriciler kullanıyordum ve yüzümde fondöten görmek alışık olduğum bir şey değildi bu yüzden aynadaki aksim farklı geliyordu.

Fondötenden sonra göz kapaklarıma kapatıcı sürüp süngerle dağıttıktan sonra biraz düşündüm. Elbisem siyahtı. Bu tarz bir elbiseye nasıl bir makyaj gider onu düşünüyordum. Siyah buğulu bir göz makyajının ardından aydınlatıcı ve birazda bronzer sürüp rujuma geçeceğim sırada dudaklarımı yalamaktan rujumun bozulacağını bildiğim için onu son ana bıraktım. Elbisemi üzerime giyip düzleştiriciyi fişe taktım. Zaten çok dalgası yoktu saçlarımın bu yüzden kolay düzleşiyordu. Bir elimle düzleştiriyor diğer elimdeki tarakla düzleştirdiğim saçı tarıyor doğal bir fön havası veriyordum.

GeometriciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin