Gerçekten ama gerçekten ara tatilde bizim gideceğimiz mekanda müdür, müdür yardımcıları ve müfettişlerin ne işi vardı? Ve neden kahvaltı, gün mü yapıyorlardı ya? Başımı Kaya'ya çevirdim.
"Bu bir şaka olmalı." dudaklarımı birbirine bastırdım. Keşke yüzümü hatırlamasalardı ve yavaştan mekandan uzasaydık fakat bu çok zordu, çünkü okula geliş amaçları aramızdaki ilişki idi yani bu ihtimal bile olamazdı. "Şakaysa hiç komik değil, şaka değilse de trajikomik."
"Merhabalar hocam," resmi bir dil ve başıyla selam verdi. Ben Kaya'ya nazaran daha kenarda ve bir tık da uzakta duruyordum. Bir müfettişin gözü sürekli benim üzerimdeydi. Yahu kaçacak halim mi vardı, sanki yerimi yurdumu bilmiyordu?
"Kaya bey, lütfen oturun." bakışları bana değince gözleriyle masaya davet etti. Fakat kibar olmayan bir şekilde. Ağır adımlarla masaya ilerledim sanki ne kadar yavaş gidersem gideyim ulaşamayacaktım o masaya. Fakat eninde sonunda ulaşmıştım. Kaya'nın yan masadan bizim masaya eklediği sandalyeye oturdum. Artık müdürün kozu da çıkmıştı elimden çünkü müdür söylemişti, bir daha sorun istemediğini. Şimdi biz kendi elimizle batırmışken adamın sırrını ortaya atmanın manası yoktu. Ellerimi birbirine kenetleyip tırnaklarımı avucuma batırdım. Sıyrılmak için türlü türlü bahane arıyordum fakat bir türlü bu mekanda baş başa ve el ele oluşumuzu açıklayacak bir sebep bulamıyordum. Kabullenmemiz gereken nokta bu muydu? Kaya aşık olduğu mesleğinden vaz mı geçecekti? Parmaklarımla şakaklarımı ovuşturdum. Başımı kaldırıp masadaki herkesin yüzüne ayrı ayrı baktım. Kimseden çıt çıkmıyor herkes birinin konuşmasını bekliyordu. Kıyamet bugündü sanki. Derin bir nefes alıp başımı başka yöne çevirdim. Masanın örtüsünün hareketliliğinden anladığım kadarıyla Kaya'da gergindi, bacağını sallamasından anlamıştım. Bir çıkış yolu bulmam gerekiyordu bir kaçış planı ama nasıl? Akın'ı arasam şimdi ne yapabilirdi? Sevgilim olarak gel beni al desem Akın'ın ağrına giderdi üstelik Kaya ile neden el ele olduğumuzu da açıklamazdı. Gerçekten boka basmıştık.
"Pekala, bunun bir bahanesi yok." Kaya ellerini masanın üzerinde birleştirip konuşmaya devam etti. "Bazı mecburiyetlerden dolayı, gerektiğinde anlatırım fakat şu an üçüncü şahıslar olduğunuz için bunlardan size bahsetmem doğru olmaz." kollarımı iyice kendime sardım. Mecburiyetler, ne çok şey anlatıyordu. Oysa ikimizde birbirimizin yanında mecburen durmuyorduk. Hislerimiz yüzünden duruyorduk. "Arden'in benim himayem altında olması gerekiyor. Ne şekilde ne vasıfla olursa olsun." geriye yaslanıp kollarını göğsünde birleştirdi ve çenesini dikleştirdi. "Bedeli neyse ödemeye ben hazırım fakat Arden'in bu konunun dışında kalması gerekiyor." gerekiyor derken bile kalacak demek istemişti. Yine benim için kendini ateşe atıyordu. Mesleğinden olabilirdi ama yine yapıyordu. Birinin ona artık gerçekleri söylemesi gerekiyordu. Herkesi kurtaramazdı.
"Hayır, konu dışında kalmayacağım." gözlerim doluyordu ama ağlamayacaktım. "Evet, beni bir bataklıktan kurtardı, fakat tüm yükü onun üstlenmesi adil değil." müdür endişeli gözlerle bana bakıyordu fakat endişesi yersizdi. "O sadece korumak istedi, hepsi bu. Duygularına yenik düşen ben oldum." son cümlemde başımı öne eğmiştim. Sevgi ya da aşk böyle utanılacak bir duygu değildi ki...
"Aman ne romantik, gözlerim yaşardı." öfkeyle başımı kaldırıp çatılı kaşlarla onlara baktım. Müfettişlere. "Hakkınızda işlem başlatacağım, böyle bir edepsizliğe göz yumamam." müdür bıyık altından güldü. Tam ona da sinirli bakacakken son kıyağını da yapıvermişti.
"Aslında, böyle bir edepsizliğin olması için Kaya beyin Arden'in dersine giriyor olması gerekiyor. Fakat Arden bizim okulumuzun öğrencisi değil." Kaya gülümsedi hafifçe. Fakat bu gülümseme daha farklıydı. Sanki her şeyi biliyor ve bugün burada bu insanların bulunacağını hesaplamış ve ona göre adım atmış gibi bir hali vardı. Şaşkınlığımı gizledim. "Dönem sonunda Arden'in devlet lisesine nakli gerçekleştirildi. Velisi tarafından." içinden mi gelmişti yoksa bizi korumak adına mı böyle bir şey demişti bilmiyorum ama fazlasıyla iyi olmuştu. Müdür cebinden telefonunu çıkarıp masanın üzerine koyup ekranı müfettişlere gösterdi. "Nakil belgesi." şaşırma sırası hala bendeyken ne yapacağımı bilemedim. Gerçekten naklim devlet lisesine mi alınmıştı bilmiyordum. Fakat müdürün böyle tehlikeli bir işe girip de yalan atacağını düşünmüyordum. Müfettiş alayla güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geometrici
Teen FictionKaya ve Arden'in hikayesi. Bir öğretmen ve öğrenci hikayesi. Onlar imkansızın içinde imkanlar. olmayacak bir hayale tutunan iki hayat. Kaya, daha öğretmenliğinin ikinci yılında eğitim öğretim aşkıyla tutuşan bir geometri hocası. Arden ise klasik bir...