Eve gelmiş ve ertesi gün bizi arayacak olan emlakçıyı sabırsızlıkla bekliyordum. Ev o kadar modern ama o kadar da sıcacık duruyordur ki kendimi orada hayal edebiliyordum. Kaya ve beni oraya ait hissediyordum. Sanki daha önceki hayatımda orada bulunmuş gibiydim. Ve eğer ev sahibi kiralamak istemezse yahut farklı sorunlar çıkarsa üzüleceğim kesindi.
Kararan hava ile salonun lambasını yakıp tekrardan üçlü koltuğa geri döndüm.
"İstersen internetten eşya bakalım, biraz hafifletmiş oluruz o yükü." omzumun üzerinden mutfakta mısır patlatan Kaya'ya döndüm. Aslında dediği mantıklıydı fakat büyük mobilya almak ne kadar doğruydu bilmiyorum. Sonuçta küçük ya da büyük kalacağı belli olmazdı fakat daha küçük eşyalarla başlanabilirdi.
"Aslında salon, yemek odası ve yatak odasını mağazada görsek diğerlerini internetten baksak daha iyi olmaz mı?" elindeki mısır kovasıyla yanıma gelirken orta sehpada duran dizüstü bilgisayarı da kucağım bıraktı. "Gerçi yeni eşya almaya da gerek yok bence." etrafa göz gezdirdim hafifçe. Sadece salonda eksik gördüğüm yeşil bitkilerdi. Yaşamıyordu salon.
"Olsun, şu anki evi eşyalı kiralığa çıkarırız. Yeni eşyalar alırız." başımı sallayıp dizüstü bilgisayarı açıp internet sitelerinden birine girdim. "Önce mutfak gereçleriyle başlayalım." arama kısmına kahvaltı takımı yazdım. Ayrıca yan sekmeden de mutfak gereçlerinin olduğu bir listeyi açık bıraktım ki eksik bir şey kalmamasıydı. Kahvaltı takımında düz beyaz porselen bir takım ekledim. Sadelikten yanaydım. Renkli olmasını istediğim tek şey su bardakları ve kupalardı. Onun dışında her şey sade olsun istiyordum. Ortaklaşa fikirlerimizi belirleyip çoğu şeyi sepete ekledim. Sadece mutfaktaki eksikler beyaz eşyalardı artık. Siparişi verip bilgisayarı kapatıp soğuyan mısırlardan ağzıma attım. Bilgisayarı orta sehpaya bırakıp televizyonu açan Kaya'ya baktım. Benim gözlerim ağrımıştı bilgisayara bakmaktan nasıl televizyon izleyecekti şimdi? Göğsüne yaslanıp esnedim. Uykum da gelmişti gözlerimi kırpıştırıp kapadım. Elini saçımda hissedince iyiden iyiye mayışmıştım.
"Ev çok güzeldi dimi?" mırıltı şeklinde çıksa da sesim ona ulaşmıştı biliyordum. Yanağını başıma yaslayıp fısıltıyla konuştu.
"Çok." kolumu karnına sarıp derin bir nefes aldım. Nefes alışımla kokusu ciğerlerime dolmuştu. O televizyon izlerken ben de onun yanında göğsüne yaslı bir şekilde uyuyakalmıştım. Sabah olduğunda ise kendimi salondaki koltukta değil onun yatağında bulmuştum. Fakat onun yatağında olmama rağmen ne yatakta ne de odada vardı. Yatakta diklenip saçlarımı hızla karıştırdım. Rahatsız kıyafetlerle uyumuştum tüm gece bu yüzden sanki koltukta uyumuş gibi bir halim vardı. Her yerim sızlıyordu sanki. Üzerimdeki yorganı kenara itip pantolonumdan yarı çıkan kazağı iyice çıkarıp avuç içlerime kadar çektim. Kendi odama gidip ısrarla valizden çıkarmadığım kıyafetlerimden seçmeye koyuldum. Öncesinde bir duş iyi gelecekti.. Kaya yüksek ihtimal salondaydı o yüzden seslenme zahmetinde bulunmadım. Krem renkte boğazlı bir kazak ve kahverengi kaşe eteğimle siyah yarı opak çorabı ve iç çamaşırları alıp banyoya geçtim. Üzerimdeki hafif ter kokan kıyafetlerden kurtulup kendimi sıcak suyun altına attım. Su normalden de sıcaktı, kaynar suya yakın derecedeydi ve bu daha temiz hissettiriyordu.
Yavaş bir duşun ardından kıyafetlerimi giyip saçlarımı taradım. Tararken her seferinde olduğu gibi ağlama noktasına geldim. Çünkü uzun ve sık dalgalı bir saçım vardı. Her duş sonrası tarasam bile bir sonraki sefere karman çorman oluyorlardı. Tarağı yerine bırakınca sağ elimin avcunu ovuşturdum. Ağrımıştı her zaman olduğu gibi. Fön makinesiyle saçlarımı kurutup ellerimle karıştırdım hafifçe. Salona indiğimde salonda değil mutfak masasında beni beklediğini gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geometrici
Teen FictionKaya ve Arden'in hikayesi. Bir öğretmen ve öğrenci hikayesi. Onlar imkansızın içinde imkanlar. olmayacak bir hayale tutunan iki hayat. Kaya, daha öğretmenliğinin ikinci yılında eğitim öğretim aşkıyla tutuşan bir geometri hocası. Arden ise klasik bir...