52.Bölüm

4.9K 205 19
                                    

4 ay sonra...

Sınava gireceğim okulun bahçesinde Kaya ile bir aşağı bir yukarı volta atıyorduk. Ben heyecanımdan sürekli ellerimle oynuyor ve dudaklarımı kemiriyordum.

"Biraz sakin olur musun? Dünyanın sonu değil ya, olmazsa seneye girersin tekrardan." başımı salladım ama bir yıl daha sınav stresi çekmek istemiyordum. Gerginliğimi üzerimden atmayı bir türlü başaramadığımdan etrafta benim gibi sınava gelen insanları incelemeye başlamıştım. "Hem ikinci dönem gayet güzel çalıştın emeklerinin karşılığını alacaksın inan bana." başımı salladım tekrardan. Sınava girecek adaylar yavaş yavaş içeri alınmaya başladığında derin bir nefes aldım. Ellerimi ellerinin arasına alıp gözlerimin içine baktı. "Unutma sadece bir sınav, senden önemli değil." 

"Biliyorum ama ister istemez geriliyorum."  ki haklıydım bence. Kapıda üst araması yapan görevlilere doğru ilerlerken arkamı dönüp el salladım. O da elini cebinden çıkarıp el sallayınca önüme dönüp seri adımlarla görevlilere doğru ilerledim. Sınav giriş belgemi ve kimliğimi avucuma sıkıştırıp sıranın bana gelmesini beklerken haziran ayının sıcağından mı yoksa stresten mi bilinmez terlemiştim. Üzerim arandıktan sonra merdivenleri yavaş yavaş çıkmaya başladım. Ara katta olan sınıfa geçip görevliye sıra numaramı söyledim. Sanki o an zaman hiç geçmek bilmiyordu. Dakikalar saatler gibi gelirken sınav kitapçıklarının olduğu poşeti açtı salon görevlisi.

"Şimdi kitapçıkları rastgele karıştırıyorum." Bu sırada diğer görevli sıralar arasında dolaşıp imza ve karekodu kendilerinde olan kitapçığa yapıştırıyordu. Kitapçıklar dağıtıldı, hızlıca göz gezdirdim eksik sayfa var mı ya da yok mu diye. Eksik sayfa ya da basım hatası olan bir yer yoktu. Zaman geldi, sınav başladı. Az önce dakikalar geçmek bilmezken şimdi zaman su gibi akıyordu. Sene içerisinde düşündüğüm sıralama ile gittim. Türkçeyi hesapladığım vaktin biraz daha üzerinde bitirip fen bölümüne geçtim, fizik sorularını çözdükten sonra kimya ve biyolojiden banko olduğunu düşündüğüm soruları işaretleyip matematiğe geri döndüm. Problemleri zaten çözemediğim için en iyi bildiğim yer olan geometri ile başladım. Geometri soruları zorlamaya çalışılmış ama başarılamamıştı. Küçük detaylarla sorular çözülüyordu ve bu da standart sapma da hayli işime yarayacaktı. Geometriden sonra geri geri ilerleyerek matematiğin birinci sorusuna gelmiştim. Saate baktım on dakikam vardı, zamanı verimli kullanamamıştım çünkü fen bölümündeki tüm sorulara bakmamış üstelik matematikte problemleri atlamıştım. Kalan on dakikada sosyal bölümüne geçip felsefe ve din derslerindeki soruları çözerek optiğe işaretledim. Son iki dakika vardı, asla yapmamam gereken bir şeyi yapıp matematikte problem kısmında bir kaç soru salladım. Yanlışların  doğrularımdan götüreceğini biliyordum ve sıralamada beni geri atacağını da fakat risk almak gerekiyordu, çünkü bir soru bir soruydu. Biten süre ile kitapçığı kapadım ve arkama yaslanıp derin bir nefes aldım. Kitapçıklar ve optikler toplandıktan sonra kendimi sınıfın dışına attım, lavaboya geçip yüzüme su çarptıktan sonra kimliğim cebimde bahçeye indim. Kalabalığın arasında onu seçmem zor olsa da bulmuştum. Kollarımı göğsümde birleştirip yanına vardığımda bir kolunu omzuma atıp arabaya ilerlemeye başladık. 

"Nasıldı?" kollarımı iki yanımda serbest bırakıp hafifçe başımı ona çevirdim.

"Beklediğimden farklıydı, zaman biraz sıkıntıydı ama bakalım. Yarını da atlatayım da gerisinin önemi yok." ağzından onaylar gibi bir ses çıkarıp konuşmadan arabanın yanına varmıştık. Arabaya binip emniyet kemerlerimizi taktıktan sonra başını bana çevirdi. 

"Düğüne de az bir zaman kaldı, bugünün şerefine gelinlik bakalım sana o zaman. Kafan da dağılmış olur hem." gülümseyerek başımı salladım. Sıfır şaka, düğüne 10 gün kalmıştı ve gelinlik gibi önemli bir unsur ortada yoktu. Davetiyelerin siparişini vermiştik internetten. Lacivert ve zarfın dışında altın sarısı bir mühür vardı, hoş ve şık bir davetiyeydi. Bu hafta içi onlar gelir ve düğüne bir kaç gün kala dağıtırdık. Benim gelinlik işinin araya kaynama sebebi  sınav yüzündendi. Kaya gidelim bakalım dese de benim ders çalışmam gerektiği için ben geri çeviriyordum her seferinde ama bugün ilk basamağı atlattığım için ve gün boyu yarını düşünüp kafayı yememek için güzel bir seçenek olacaktı gelinlik bakmak. Caddeye inip arabayı park ettikten sonra yolun kalanını yürüyeceğimizi anlayıp emniyet kemerimi çözdüm.  Elimi elinin içine kaydırıp gelinlik vitrinlerine bakmaya koyuldum. Aslında istediğim belirli bir model yoktu sadece prenses gelinlik veya balık model istemiyordum. Hafif kabarık ama narin gözükmek istiyordum. "Hadi buradan başlayalım." kafamı sallayıp mağazanın içine girdik. Görevli bize hoşgeldin dedikten sonra askıların arasında bir o modeli bir bu modeli gösteriyordu fakat hepsi benim için oldukça gösterişli ve kabaydılar.

GeometriciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin