Ben güçlü olmak için yeniden doğmuşum.
Saçlarımı ay kuyruğu yapıp "Emir Yapımcılık" yazan kocaman panolu şirkete adımımı attım. Adamın adının şirketin ismi olacağı hiç aklıma gelmemişti. Emre falan mı diye düşünmüştüm birde. Randevum olduğunu bildirip sekreter ile Emir Bey'in odasına girdiğimizde hemen ayağa kalkıp yanıma geldi. Uzattığı eli sıktıktan sonra oturmamı işaret ettiğinde deri ve rahatsız edici koltuğa oturdum. Karşıma geçen ve 40larının ortalarındaki Emir Bey konuşmaya başladı.
"Üzgünüm, ben gelmeliydim. Boyunlukla rahatsız oluyorsunuzdur." sesindeki samimiyet, ünlü youtuberları nasıl kendine çektiğini belli ediyordu.
"Sorun değil. Hem zaten yarın kontrole gidip çıkartacağım. O zaman, iş konuşmaya dönsek mi?"
Emir Bey beni youtuberların video için kullandıkları odaları gezdirirken birkaç youtuberla da tanıştım. Kendi odama geldiğimizde açık mor konseptli bir odaya geldiğimizde ağzım açık kaldı. Çünkü benim için ayrılan oda biraz fazla süslü ve bir sürü makyaj malzemesi, bakım ürünleri vs. vardı.
"Bu odayı biraz daha sadeleştirebilir miyiz?" Odaya bakarken bile gözlerim kanadı. Ben nasıl video çekebilirim ki?
"Beğenmediniz mi? Birazdan sekreterimi yanınıza yollar ve önerilerinizi onun aracılığı ile alırım. Şimdi toplantı için gitmeliyim. Ah, birde, yönetmeniniz birazdan yanınıza gelecektir." Yönetmen mi? Ne gereği vardı ki? Emir Bey sanki düşüncelerimi duymuş gibi cevap verdi. "Bu günlerde insanlar hep yönetmenlerle çalışıyor. Anlarsın ya, profesyonellik falan filan." Elleri ile garip hareketler yaparak yanımdan uzaklaşırken zorla gülümsemeye çalıştım ve ardından el salladım.
Cidden şu oda! En azından o gittikten sonra sekreteri yanıma gelip fikirlerimi sordu. En kısa zamanda değişeceğini söyledi. Sözleşme de birkaç gün sonra video çekimi için geldiğimde imzalanacaktı. En azından minik evimde biraz daha yer açılacak. Sekreter de beraber çalışacağım yönetmenin birazdan geleceğini söyleyerek beni odada yalnız bırakıp gitti.
Kameralara göz gezdirirken kapı açıldığında dokunduğum kameradan hemen elimi çekip kapıya baktım. Üstüme bir ağırlık çökmüş gibi hissetmem normal miydi? Yoksa bu kaderin bana kurduğu bir tuzak mıydı? Tamam, bu çok klişeydi.
"3.kez karşılaşırsak size çıkma teklifi edeceğimi söylemiştim." Sırıtarak kapıya yaslanıp elindeki kağıtlara aldırmadan kollarını karnında birleştirdiğinde bu halini ne kadar çok havalı bulduğumu hatırladım. Hayır! Buna düşecek kadar salak olamam! "Gerçekten de kader bu sanırım."
Gözlerimi devirip sandalyeye oturduğumda havalı ve soğuk görünmeye çalıştım. Kimi kandırıyorum ki? Bu evrende hiç bir bağımız ya da sorunumuz yoktu. Onu umursamama gerek yoktu. O, beni korkunç şekilde terk eden Çağan değildi.
"Kadere inanacak kadar basit birisi değilim. İş için buradayım." Yeterince iyi bir cevap mıydı?
Karşımdaki yönetmen sandalyesine oturup benim gibi bacak bacak üstüne attığında sanki içten içe bana gülüyor gibi geldi. "Biliyorum, iş için buradasınız. Ama sizin yönetmeniniz olmam benim ayarladığım bir şey değil, gerçekten de tesadüftü."
Nedense hiç inanasım yok sana. Adi herif! Neyse, profesyonel olmalıyım. İşime engel olamaz hiçbir şey. "Sorun değil." dedim sadece. "Yakında çekimimiz var. Ne zaman biliyor musun?" diye sordum.
Düşünüyormuş gibi bir tavır takındı. Birkaç saniye sonra konuştu. "Şirkette de çalıştığın için sana tam bir program yapamıyoruz. Sen bana önceki gün mesaj atarsan ben her şeyi hallederim." Her zaman bu kadar olumlu yaklaşan biri miydi? Sanırım ilk çıkmaya başladığımız zamanlar böyleydi. Ah! Yine aynısını yapıyorum. O benim evrenimdeki Çağan değil. "Numaranı alabilir miyim?" Şüpheyle yüzüne bakınca gülmeye başladı. "Sana sarkmıyorum, sadece iş için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin SİHRİN Olacağım
FantasyTanrı'nın bana verdiği ikinci bir şanstı belki de. Bu ikinci şansı pişman olmadan değerlendirebilecek miyim? Kötü bir gecenin sonunda ne olabilir ki? Aybüke de sadece evine gidecekti ama kader onu evine değil başka bir evrene götürdü ve en büyük ha...