Belki de kadere yetişemediğimiz için bir şeyler eksik kalmıştı. Bu bizim için bir şanstı. Seninle olan kaderimizi gerçekleştirmek için bir şans.
Yaslandığı duvardan doğrulup birkaç nefes daha alıp içeriye girdi. Yavaşça adımlarını salonun ortasına doğru ilerletirken kapıdan onu izledim. Neden bu saatte buradaydı? Onu gecenin bir yarısında evimin ortasında bana böyle gülümserken görmek kalbim için biraz fazla gelmiş olacak ki kalbim oldukça hızlı bir şekilde atıyordu.
"Asmışsın." dedi daha az önce astığım çerçeveye bakarak.
"Benim için değerli çünkü." dedim sonunda kapıyı kapatmayı akıl edip ona doğru yürürken. Aramızda bir metre kadar bir mesafe vardı ama onunla olan bu aura, beni ona doğru çekiyordu. Daha fazla yaklaşamazdım oysa.
"Sen de değerlisin. Yani hepimiz için." dedi sersemce gülümseyerek. Onun bu komik hali beni de güldürürken havayı daha da uygun bir düzeye indiriyordu. Bedenimin gerginliği azalıyordu yavaş yavaş. Soğuk deniz suyuna alışmak gibiydi. Alışıyordun ve güzeldi. İlerlemek istiyordum bu denizde.
"Orada nereye bakıyordun? Fotoğraf kalitesi yüzünden seçemedim." dedim sonunda bir şeyler demem gerektiğini fark edip. Sorduğum şeyin ne kadar mantıklı olduğundan emin değildim. Biraz utandığım için ona dönmeyi bırakıp çerçeveye doğru yaklaştım.
Çok kısa bir süre sonra Barış da çerçeveye doğru geldi. Az öncekinden daha yakındı. Sanırım koşmuş olacaktı ki biraz ter kokusu da alıyordum. Ama kötü değildi kesinlikle.
"Sana bakıyordum aynadan." dedi kısa bir süre sonra.
Bunu duymayı beklemiyordum. Kesinlikle beklemiyordum! Bu beklenmedik cümle, vücudumda kelebek etkisi yaratıp kalbimden başlayan uyuşukluğu tüm vücuduma yaymıştı. Mutluluktan bedenim uyuşmuştu resmen. Kalbim, bu uyuşuklukla savaşmak için deli gibi çarpıyordu.
"Niye?" diye saçma sapan bir soru sordum. Buna inanamıyordum! Böyle bir soruyu neden sordum ki? Utanç verici.
Derin bir nefes alıp bana döndü ve omuzlarını dikleştirdi. Bende ona doğru döndüğümde yüzünün kızarmış halinin ne kadar sevimli göründüğünü düşündüm. Ona aşık olmak harika hissettiriyor! Bu, onun hayranı olmaktan farklıydı. Aşık olmak ve birinin hayranı olmak çok farklı şeylerdi ve ben bunu hissedebiliyordum. Belki kendi duygularımla belki de bu bedenin kalbi ileydi. Bilemiyorum.
"Aybüke." diye fısıldadı. Adımın onun ağzından bu kadar güzel çıktığını daha önce hiç fark etmemiştim. Belki de gece yarısı olup benim evimde baş başa kaldığımız için yeni fark ediyordum. Kapalı bir ortamda onunla olmak...
"Hı?" dedim sadece. Devam etmesini istiyordum ama sesimin bu heyecanla çıkmayacağından endişelendiğim için uzun cümleler kuramıyordum.
"Bugün seni gördüğümde yani asıl seni gördüğümde kendimden emin oldum ve bu yüzden koşa koşa sana geldim çünkü." karmaşık bir cümleye başlayıp yarım bıraktı. Hadi ama! Benim burada ruhum bedeni teslim edecek birazdan. Heyecandan ve mutluluktan ölecekmiş gibi hissediyorum yeteri kadar! "Senden uzun zamandır hoşlanıyorum. Seni Akın'ın izlediği videolardan görmüştüm ama sen bizim şirkette çalışmaya başladıktan sonra... Kalbimde sana karşı bir şeyler oluşmaya başladı. Nasıl anlatmalıyım bilmiyorum çünkü ilk kez birine karşı böyle hislerim oluştu."
Bana bir adım daha yaklaştı. Bu yakınlık yüzünden kafamı kaldırmak zorunda kalmıştım. Yüzünü göremiyordum yoksa. Sağ elini, sol elime doğru uzatıp sıcacık elleriyle soğuk ellerimi tuttu. Büyük parmakları, küçük parmaklarımı tutarken biraz gergindi. O da benim gerginliğimi hissedebiliyor muydu ki? Ellerimin gittikçe ısındığını hissedebiliyordum. Elim, avuçlarında eriyordu sanki. Yoksa bu eriyen kalbim miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin SİHRİN Olacağım
FantasyTanrı'nın bana verdiği ikinci bir şanstı belki de. Bu ikinci şansı pişman olmadan değerlendirebilecek miyim? Kötü bir gecenin sonunda ne olabilir ki? Aybüke de sadece evine gidecekti ama kader onu evine değil başka bir evrene götürdü ve en büyük ha...