Aşk kadar güçlü bir duygu sormuştun bana. Bugün buna cevabım "dostluk".
Barış'ın teklifimi ne kadar da yanlış anladığını fark ettiğimde biraz duraksadım. Bunca şeyden sonra o şeyi yapmak istediğimi düşünmüyordur umarım.
"Aklına yetişkince şeyler getirmiyorsundur umarım." dedim içimden geçenleri dışa yansıtırken.
Bir kaşı havaya bakarken başını yavaşını yana eğip birkaç saniye düşündü. "Yoo. Senin için fesat bence." dedi sonunda. Cidden mi? Böyle mi oynayacaksın?
"Ben de getiriyorsan sorun değil diyecektim." diyerek kelime oyunu oynadım. Tepkisi o kadar komikti ki! Kendimi gülmekten alamıyordum. Ne diyeceğini bilemez şekilde kekeliyordu sadece. "Sana kıyafet çıkarayım. Duş al. Sana uygun birkaç kıyafetim var." Dedim koltuktan kalkıp odama doğru yürürken. İçimden cadı gülüşü atıyordum. Durdum ve kafamı geriye çevirdiğimde elleriyle yüzünü kapatıp geriye uzandığını gördüm. Şu an içinden kendine kızdığını görebiliyordum. "Bu defa koltuklar rahat. Orada uyuyabilirsin." dedim ve bir şey demesini beklemeden kıkırdayarak odama girdim. Oversize bir sweatshirt ve eşofman altı çıkardıktan sonra bir yastık ve yorgan da çıkardım. Hepsini içeriye götürürken çoktan duşa girdiğini fark ettim.
Yatağa serip çıkması için beklemeye başladım. Karnım da acıkmıştı. Saate baktığımda gece 1.43'tü. Bu saatte yesem çok mu geç olurdu? Açım! Buzdolabına kafamı sokup raflara göz gezdirmeye başladım.
"Aybüke!" Barış'ın adımı seslenmesiyle dolaptan uzaklaştım.
"Efendim?" Dedim tekrar dolaba bakınırken.
"Kıyafetler?" Ah! Açlıktan çocuğa kıyafet götürmeyi unutmuşum. "Harikalaşan vücudumu görmek istiyorsan söylemen yeterli." Koltuğun üstündeki kıyafetleri almak için eğilirken duyduklarım karşısında şok olup duraksadım. 3 yılda bu kadar arsız ve utanmaz olmuş muydu? Oysa o çok utangaçtı! Aklıma gelince bile gülmeden edemiyorum.
"Alkolün etkisi geçmemiş anlaşılan." deyip kapının arasından uzattığı kafasına kıyafetleri bırakıverdim. Kendi kendine bir şeyler söylenirken ben ise tekrar buzdolabına dönüp en sonunda buzdolabından vazgeçip pizza sipariş etmeye karar verdim. Telefonumu çıkarıp yemek uygulamasına girerken oturmak için içeriye doğru yürümeye başladım. Kafam sert ama yumuşak bir şeye çarptığında duraksadım. Aynı benim gibi kokan Barış gülümseyerek bana bakıyordu. "Aç mısın? Pizza sipariş edecektim." dedim tekrar telefona dönerken.
Ama Barış cevap vermek yerine kollarını bana doladı ve kafasını omzuma yasladı. Eskiden yaptığı gibi kokumu içine çekti. Biraz daha sıkı sarıldığında telefonu nazikçe koltuğun üstüne atıp kollarımı beline dolabım. Biraz hızlı atan kalbinin olduğu yere kafamı yasladım ve onun gibi kokusunu içime çektim.
"Seni çok özledim. Tekrar özür dilerim. Her hatam için. Seni yalnız bıraktığım her an için. Benim yüzümden acı çektiğin her saniye için özür dilerim." dedi yoğun bir sesle.
Sol elimle geniş sırtını okşadım. "Hepsi geçmişte kaldı. Artık birlikteyiz." diye fısıldadım. Biraz sesli konuşursam ağlayabilirim diye korkuyordum. "Karışık malzemeliye ne dersin?" dedim aradan geçen birkaç saniyenin ardından. Söylediğime kahkaha atıp kollarını benden çekti.
"Olur." Yanağına bir öpücük kondurup koltuğun üzerindeki telefonuma uzanıp sonunda siparişi verdim.
Koltuğa oturduğumda kedi gibi dibime kadar girip kafasını omzuma yasladı. Belki de hala üzgün hissettiği için böyleydi.
"Atalay'dan hiç hoşlandın mı? Belki kalbin falan titremiştir falan. Sonuçta benim yerime senin için her şeyi yapan oydu." Kıskanıyor muydu? Yakın arkadaşından?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin SİHRİN Olacağım
FantasyTanrı'nın bana verdiği ikinci bir şanstı belki de. Bu ikinci şansı pişman olmadan değerlendirebilecek miyim? Kötü bir gecenin sonunda ne olabilir ki? Aybüke de sadece evine gidecekti ama kader onu evine değil başka bir evrene götürdü ve en büyük ha...