Atalay
Aybüke
Barış
Hatalarımdan ders almak için fazla akılsızdım. Çünkü ben çaresiz bir aşığım.
Aradan günler geçmişti. Yabancı şehirde, bir otel odasında tek başıma ağladığım o geceden sonra günler geçmişti. Ve ben bu zaman zarfı içerisinde sadece kaçmıştım. Evet, sadece kaçmıştım. Çünkü o kadar korkak birisiyim ki kendimi mutlu olmak için ikna edemiyordum. Çünkü bunca zamandır aklımda dolanıp yer edinen bir düşünce vardı ve bu düşünceden henüz emin değildim. Barış'a olan bu hisler bana mı aitti yoksa bedenin sahibine mi aitti? Onu seven ben miydim? Bu kalp bana ait değilken böyle delice çarpması benim gibi gelmiyordu çok düşününce. Emin olamıyordum. Geceleri gözlerimi tavana dikip saatlerce düşündüğümde aklıma 'Acaba mutlu son Barış mı?' gibi düşünceler geliyordu. Bedenin sahibi ona aşıktı ve onunla birlikte olma imkanı olmadan ölmüş müydü? Bu düşünce beni delirtiyordu. Bana ait olmayan bir aşkı, bir adamı sahiplenmek... Bunun üzüntüsü bile bana mı aitti bilmiyorum. Duygularım o kadar karışıktı ki hiçbir şey için emin olamıyordum. O yüzden sadece kaçıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin SİHRİN Olacağım
FantasyTanrı'nın bana verdiği ikinci bir şanstı belki de. Bu ikinci şansı pişman olmadan değerlendirebilecek miyim? Kötü bir gecenin sonunda ne olabilir ki? Aybüke de sadece evine gidecekti ama kader onu evine değil başka bir evrene götürdü ve en büyük ha...