SSO - 36

329 18 77
                                    

Bazı duygular şarap gibidir; Yıllandıkça değeri artar. Sen benim en kaliteli şarabımsın.


"Bazı duygular yıllar geçse de değişmez, Atalay."

Kulaklarım, duyduklarımdan emin olduğunda ağzım açık bakakaldım. Ama bu kısa sürdü. Çünkü ben canımın bu kadar yandığı bir aşka tekrar adım atmaya cesaret edemezdim. Yaşadığım hüznü sadece ben biliyordum üstelik.

"Vay! Bunu söylemeni beklemiyordum." kahkaha atarak konuşan Atalay'ın lafını kestim;

"Bu kadar yeter. Ben gidiyorum. Lütfen beni böyle eğlencelerinize alet etmeyin." dedim masadan hışımla kalkarken.

"Aybüke..." Kolumu tutan Atalay'a kaşlarımı çatarak baktım ve kolumu geri çektim. Arkama bakmadan hızlı adımlarla asansöre doğru ilerlerken birinin kalkıp arkamdan geldiğinin farkındaydım. Asansör açılıp bindiğimde arkamdan gelenin Atalay olduğunu gördüm. Kapanacak olan asansör kapısını durdurup içeri girdi. "Özür dilerim." dedi sessizce. Özür dileyecekse neden böyle davranıyor? Her şey öncekinin aksine çok yabancı geliyordu ruhuma.

Kat tuşuna basacakken elimi tutup beni durdurdu. Öfkeyle elimi çektim. "Bunu neden yaptın? Benim ne kadar üzüldüğümü bilmiyor muydun? Benim acı çektiğimi sen de görmüştün, sen de şahit olmuştun." dedim titreyen sesimle. Nefes almak bile zordu.

"Özür dilerim. Sadece senin için yaptım. Belki şimdi anlamayacaksın ama zamanla her şeyi senin için yaptığımı fark edeceksin."

"Benim için mi?" derken histerik bir kahkaha attım. Kat düğmesine basıp ona döndüm. "Sana yalvarıyorum, artık daha fazla üzülmek istemiyorum. Çünkü yüzünüzü görmek bile acı veriyor bazen." dedim. Ancak hemen ardından pişman oldum çünkü sözlerim Atalay'ın da canını yakmıştı. Farkındaydım.

"Zor olduğunu biliyorum. Ama biraz daha dayan. Sana mutluluğu getireceğim." dedi ve söylediği şeylerin ütopikliğini düşünürken asansör kapısı açıldı. Asansörden çıkmak için bir adım attığımda kolumdan tutup beni durdurdu tekrar; "Benim için de acı verici ama ben de 3 yıldır acı içinde bu anı bekledim. Lütfen sadece biraz dayan. Her şey senin için."

Geçen 3 yılın onun için ne kadar acıtıcı olduğunun bir miktar farkındaydım ama ben de artık korkuyordum. Yüzüstü bırakılan bendim. "Cesur olmak benim için artık çok zor." dediğimde tuttuğu kolumu bıraktı ve arkamı dönmeden asansörden inip bu boğucu ama sıcak olan restorandan çıkıp Aralık ayının son günlerinde serin olan sokağa adımımı attım.

Eve gidip yorganımın içinde boş boş uzanmak ve kendimle baş başa kalmak istiyordum ancak gerçek bir dünyadaydık ve sorumluluklarım vardı. Bu yüzden yüzümdeki hüznü gizlemeye çalışırken iş yerine gitmek için bir taksi çevirdim. Belki de yetişkin olmanın en zor yanı buydu; duygularımızı içimizde yaşamamız gerekiyordu. 

Bu olaylı gün sessiz sedasız bitmişti ve ikisi de bana çağrı ya da mesaj atmamıştı. Ve ben bu sessizliğin kalıcı bir huzur olmasını istiyordum. Biraz değişmiş olan ve benden hoşlandığını söyleyen Barış ya da bana biraz daha dayanmamı söyleyen Atalay yerine bu sessizliği ve kimsesizliği istiyordum. 

Ah! Ama aklımdan da uzak tutamıyordum. Barış, gerçekten de benden hoşlanıyor muydu? Her şeyi hatırlıyor muydu? Atalay neden biraz daha dayanmamı istiyordu? Gerçi dayanabilir miydim? Bunu neden soruyorum ki? Her şeyden uzaklaşmak isteyen ben değil miydim?

"Daha kendim bile kendi duygularımdan emin değilim. Başkasınınkinden nasıl emin olayım?" diye söylendim kendime ve uyumak için ışığı kapatıp yatağıma uzandım. 

Senin SİHRİN OlacağımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin