SSO - 33

319 20 40
                                    

Kalbimde dolduramadığım, anlam veremediğim bir boşluk vardı. Meğer sen kalbimin her yerini doldurup çıkmışsın. 


Aybüke'nin Kendi Bedeni-------------------------

Gözlerimi açtığımda çoktan sabah olmuştu. Çağan, beni terk edeli ise çoktan 1 hafta olmuştu. 1 haftadır o kadar yoğundum ki bu duruma üzülmeye bile vaktim olmamıştı. Sadece içimde koca bir boşluk vardı. Şimdi düşününce Çağan yüzünden daha fazla üzülmem gerekmez miydi? Ama hiç içimden gelmiyor. Sanki beni üzen Çağan'ın beni terk edişi değildi. Zihnimin anlam veremediği bir şeyler vardı.

Yataktan doğruldum ve telefonumu elime aldım. Sosyal medyada gezerken parmaklarım duraksadı. Çağan, evleniyor muydu? Yuh! Daha 1 hafta oldu, adi herif! 

Şu an çok üzülüp kızmam gerekmez miydi buna? Normal şartlarda evet ama kendimi normal hissetmiyorum. Beni terk ettiği akşam sarhoş olup bayıldığım günden beri hiçbir şey normal gelmiyordu. Üzgün hissediyordum, ağlıyordum bazen ama aklıma Çağan gelmiyordu o anlarda. Kafayı falan mı yemiştim?

Paylaştığı posta çift tıklayıp telefonumu kapattım. Pazar günümü kendime ayırıp eğlenceli vakit geçirebilirdim ancak pek arkadaşım olmadığı için kimi çağırabilirdim ki? İş arkadaşlarımı zaten her gün görüyorum. 

"Hayat çok boş ve sıkıcı." dedim ve tekrar yatağa sırt üstü uzanıp derin bir nefes verdim. 

Tekrar telefonumu açtım ve Youtube'a girip SBB'in "Lost Memories" şarkısını açtım. Daha dün çıkmış olmasına rağmen izlenme sayısı harika! İşte benim bebişlerim!

"I see you in my dreams but there don't have your face. You hurt me in my memories, but I can't find you. You took away my lost memories, I can't find myself."

Rüyalarımda seni görüyorum ama yüzün yok. Anılarımda beni incittin ama seni bulamıyorum. Kayıp anılarımı aldın, kendimi bulamıyorum.

Barış, bu sözleri haykırarak söylerken sesinin tonu... Daha önce hiç böyle duymamıştım sesinin tonunu. Bu sözler, bu ton beni de üzüyordu. Belki de sevdiğim şarkıcının böyle şarkı söylemesi beni duygulandırdığı içindir. Yine de sürekli zihnimde dolanıp duruyordu bu sözler. Sanki benim için de geçerliydi bu sözler. Eksik, bulamadığım bir şey var ve bu sözler tercümanımdı.

Telefonum çalmaya başladığında müzik sesi kesildi. Arayanı gördüğümde oflamaktan alıkoyamadım kendimi.

"Efendim Cihan Bey." dedim yine de sesimi iyi bir tonda tutarak. Pazar günü patronunun aramasından kim hoşlanırdı ki?

"Biliyorum biliyorum bana içinden kızıyorsun ama işimiz acil olmasa aramazdım seni. Ofise gelebilir misin?" Sesi gerçekten de yardıma ihtiyacı var gibiydi. 

"Tamam, taksiye binip geleceğim. Taksi ücretini ekstra isterim. Ve pazar mesai ücretini de." dedim gülerek. Kızmayacağını biliyordum.

"Kayserili falan olmadığına emin misin? Tamam tamam. Çabuk gel." Gülerek telefonu kapattığında hızlıca hazırlanıp evden çıktım. Taksi, beklediğimin aksine daha çabuk ofise varmıştı.

Kapısının üstünde kocaman "Kalen Mimarlık" yazan ofis kapısı açıp içeriye girdiğimde Cihan Bey koşarak yanıma geldi.

"Gerçekten de çok çabuk geldin. Çok teşekkür ederim. Ama seni çağırmasaydım bana küfredeceğine emindim." dedi gülerek. Neden böyle davranıyordu ki? "Kimden iş aldık tahmin edemezsin!"

"Sweet Big Boys değilse kimse için sana küfretmem." dedim gülerek. Birden durdu ve gözlerini kocaman açarak bana baktı. "Yok artık!". Düşüncelerimi sesli bir şekilde dışarıya çıktığında kafasını sallayarak onayladı. "Ciddi misin?" İçimde oluşan heyecan, mutluluk! Çıldıracağım! "Şu an içeride SBB mi var?" dedim. Sevinçten zıplamamak için zor tutuyordum kendimi. 

Senin SİHRİN OlacağımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin