SSO - 28

333 21 106
                                    


Bu dünyada yaşadığımız her şey birer tatlı anıydı. Daha tatlı anılar için yanımda kalır mısın?

Tek kişilik geniş yatakta ona doğru dönmüş güzel yüzünü inceliyordum. Gülümsememe engel olamıyordum. Utandırıcı ama mutluydum. Cennetten yasak ama tatlı bir meyve yanımdaydı adeta.

"Utandığım için yüzüne bakamıyorum." dedi yatağın üstünde açık kalan avuç içimi parmak uçlarıyla okşarken. Kulakları hala kıpkırmızıydı ve bu halini görmek beni de utandırıyordu. 

"Bir yetişkin olduğundan bahsediyordun birde." dedim onunla uğraşmak için. Okşadığı elimi tutup yüzünü kapattı. Onunla uğraşmak çok zevkli gerçekten. 

Birden durdu ve ardından elimi ve sonra da bileğimi tuttu. Sanki ölçüyor gibiydi. Daha sonra gözleri utanç yerine endişeli bir hal aldığında bu defa yüzümü tuttu. "Sen hala diyet mi yapıyorsun? Bu kadar zayıfladığını fark etmemiştim. Bırakır mısın artık diyeti? Yok olup gideceksin diye korkuyorum.". Gözlerimi ondan çekip kararmış gökyüzüne baktım. Ağlamaktan korkuyordum çünkü gözlerinin içine baktığımda her şeyi anlatacakmış gibi hissediyordum. "Hasta mısın?" 

Gözlerimi tekrar gözlerine çevirdim. Belli oluyor muydu yoksa? Bunu bilmemeli. O zaman hem mutlu sonu hem de onu kaybedebilirdim. Ya kendi bedenime dönemezsem o zaman? Bunu sanmıyorum gerçi. "Ne hastası? Gayet iyiyim sadece diyeti biraz fazla kaçırdım sanırım. Annen gelmeyecek mi evine? Gitmemiz gerekmez mi?" dedim konuyu dağıtmak için. "Üstelik sen de yurda dönmelisin. Benim yüzümden aksatma provalarını." 

Sözlerim mantıklı gelmiş olacak ki bileğimi nazikçe bıraktı. "Gözlerini kapatır mısın? Yataktan çıkacağım da." 

Sözüyle kahkaha attım. Gerçekten utanıyor muydu hala? "Görmediğim bir şey yok." dedim kendimi beğenmişçe. Beni aldırmadı ve  yorganı kafama kadar çekti. Bu hareketi beni sadece daha çok güldürmüştü. Daha fazla zorlamamak için uslu uslu durup giyinmesini bekledim. "Açabilir miyim artık? Boğulacağım yoksa." dedim sesimi acındırarak.

Yorganı üstümden çektiğinde çoktan giyindiğini gördüm. "Ben çıkayım, sen de giyin." dediğinde 'Ciddi misin?' bakışlarımı attım ancak o ciddi bir şekilde gerçekten de odadan çıktı. Duş bari alsaydım. İnsanı bir garip hissettiriyor bu çocuk. Kendi kendime söylenerek üstümü giyindim. Sanırım gerçekten de zayıflamışım.

Salona girdiğimde Barış'ın bir kadınla konuştuğunu görünce hem şok hem de panik oldum. Çünkü annesiydi. Nasıl yutkunacağımı bilemeden sendeleyerek adım attım. Rezil olmuştum! Basılmıştık! Kim bilir hakkımda ne düşünecek kadın? Soğuk terler dökerek Barış'ın yanına gidip oturdum. Sorgulayan gözlerle baktığımda fısıldayarak annesi olduğunu söyledi. Sesinin titreyişinden onunda aynı duyguları hissettiğini fark ettim. 

Selma Hanım, elindeki tepside 3 bardak meyve suyu ile karşımıza oturduğunda bana bakıp gülümsedi. "Bir şeyler ikram etmeden gitmen beni üzerdi canım. Adın Aybükeydi değil mi? Komşumuzun kızı her gün senin videolarını izliyor, bana da bahsediyor." Sesindeki ton ve samimiyet beni rahatlattığında sımsıkı sıktığım ellerimi gevşettim. Artık daha iyi nefes de alabiliyordum sanki.

"Evet. Teşekkür ederim." dedim meyve suyunu almak için uzanırken. Boğazım çok kurumuştu. "Fotoğraflardan daha genç görünüyorsunuz." dedim bir an. Barış garip garip baktığında fark ettim hata yaptığımı. "Daha önce Barış göstermişti." dedim hızlıca. 

Senin SİHRİN OlacağımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin