Not: Bu bölüm +15'tir.
Zaman algım yoktu ya da yaşamak için senden başka bir sebebim. Benim zamanım da hayatım da sendin. Sen güldüğünde akreple yelkovan birbirini takip ediyor; sen bana dokunduğunda bedenim nefes alabiliyordu. O yüzden yanında olmak benim için yaşamak demekti.
Yağmur yüzünden balık tutma keyifleri çok kısa sürmüştü. Yağmurda aceleyle eşyaları yerleştirip tekrar arabaya binmiştik. Geldiğimizde nasıl oturduysak yine öyle oturuyorduk. Atalay yine menajerle sohbet ediyor, Metin ile Akın birlikte telefondan oyun oynuyorlardı. Barış ise yavru kedi gibi bana bakıp sırıtıyordu. Video çekmeyi bırakacağımı söylediğim zaman bozulmuştu ama şimdi tamamen unutmuş gibiydi. Yoksa henüz çok genç olduğu için mi böyleydi?
"Bana daha ne kadar böyle bakacaksın?" diye sordum.
Gözlerini kapatıp kafasını yumruğuna dayadı. Ne yaptığını anlamayarak onu izledim. Bir cevap vermesini bekliyordum. "Şu an ne kadar heyecanlıyım, biliyor musun? Sana bakarken bile kalbim yerinden fırlayacak gibi!". Dedikleri karşısında şaşkınlıkla onu izledim. Kendimi gülmekten alıkoyamadım.
"Ne yapacağım ben seninle?" dedim ellerini yüzünden çekip tutarken. "Şimdi beni daha iyi anlıyor musun?"
"Hangi konuda?" diye sordu. Bilmemezlikten mi geliyordu yoksa gerçekten de bilmiyordu?
"Beni bir anda öpüp öpüp kaçıyordun." diye fısıldadım ona biraz daha yaklaşarak. Yüzü yüzüme bu kadar yakınken nefesi tenime değdi. Gözlerine bu kadar yakından bakıp nefesinin nefesime değmesi kalp atışlarımı yine hızlandırmaya yetmişti. Boğazımı temizleyerek geri çekildim.
"Tamam. Bir daha yapmam." dedi düşük bir sesle.
"Yapma diyen olmadı ki!" dedim cama çevirdiğim bakışlarımı hızlıca ona geri çevirirken. Daha sonra ne dediğimi fark ettim. Cidden, bir insanı anca kendisi bu kadar utandırabilirdi.
"Tamam. Daha çok yapacağım o zaman." dedi bu sefer de ve etrafa bakındıktan sonra yine yanağıma kaçamak bir öpücük kondurdu. Ne kadar utandırıcı olsa da gülümsememe engel olamıyordum. Çünkü bu minik öpücükler, ilk defa pamuk şeker tatmış bir çocuk gibi beni mutlu edip tatlı bir heyecanla sarmalıyordu. Ne kadar suya değince yok olup gidecek olsa da.
Yolculuk bitip şirket otoparkına geldiğimizde Barış'ın iç çektiğini duydum. "Ne oldu?" diye sordum arabadan inerken.
"Seninle olan zaman çok çabuk geçiyor. Bu da üzücü." dedi yanımdan ayrılıp diğerlerinin yanına gitmeden önce.
Diğerlerine teşekkür ettikten sonra arabama doğru yürüdüm. Sürücü koltuğuna oturduktan sonra hemen telefonumu çıkardım ve Barış'a hızlıca mesaj yazdım; "Demek öyle. O zaman biz de biraz daha zaman yaratırız. Seni arabada otoparkta bekliyorum.". Mesajı yolladıktan sonra uzaktan onu izlemeye başladım. Mesajı okuduktan sonra etrafına bakındı ve Atalay'ın yanına koştu. Ona birkaç şey söyledikten sonra tekrar arabaya girdi ve birkaç saniye sonra elinde bir şeylerle çıktı. Elindekilerden birini kafasına götürdüğünde siyah bir şapka taktığını anladım. Ardından bana doğru gülümseyerek koşmaya başladı ve yan koltuğun kapısın açarken nefes nefeseydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin SİHRİN Olacağım
FantasiaTanrı'nın bana verdiği ikinci bir şanstı belki de. Bu ikinci şansı pişman olmadan değerlendirebilecek miyim? Kötü bir gecenin sonunda ne olabilir ki? Aybüke de sadece evine gidecekti ama kader onu evine değil başka bir evrene götürdü ve en büyük ha...