☆56- Mutants (AU)☆

186 19 172
                                    

Geçen sene izlediğim The Gifted dizisinden esinlenerek yazıyorum,

Diziyi tam hatırlamıyorum ama ilhamı o verdi.
Diziye bağlı olmayacağı için diziyi bilenler ne saçma şey bu demesinler lütfen.
Eheheh hadi iyi okumalar!
•••

Clarke Griffin her zamanki gibi en yakın arkadaşı Bellamy Blake ile hararetli bir tartışmanın ortasındaydı. En yakın arkadaşı olan ama kavga ederken düşmanı kesilen Bellamy Blake...

Bellamy asla değişmiyordu...

"Clarke anlamıyorsun! Onlar bizi öldürmek istiyor! Tüm insanları yok edebiliriz! Buna gücümüz yeter!"

"Insanlar korkuyor Bellamy! Bize bu yüzden saldırıyorlar. Ama sana bakınca bence korkmakta haklılar. Çünkü ben de senden korkuyorum!" Dedi sarışın kadın sinirle.

Bellamy donakaldı. "Seni korkutuyor muyum gerçekten?" Dedi sessizce.

Clarke ofladı. "Hayır Bell... Tabiki beni korkutmuyorsun ama devlete saldıramayız. Bu bizi tehlikeye sokar."

"Hayır bizi tehlikeye sokmaz Clarke! Güçlerimize bir bak! Sen insanları buharlaştırabiliyorsun! Ortadan buharlaşıp yok oluyorlar! Ben suya dönüştürebiliyorum! Önümüzdeki herkese bunu yapabiliriz." Dedi Bellamy güven verici bir sesle.

"İnsanları yok edemeyiz Bellamy! Bu mantıklı ve akla yatkın değil. Sadece biraz akla yatkın davran, lütfen." Dedi Clarke sinirle.

"Ben akla yatkın davranıyorum Clarke! Akla yatkın davranmasaydım hiç tahmin edemeyeceğin şeyler olurdu." Dedi Bellamy kendinden emin bir şekilde.

"Ne olurdu? Ne yapardın Bellamy?" Clarke alayla sordu.

Bellamy başını bunu sen istedin dercesine salladı. Ardından ellerinin sarışın kızın yanaklarına konumlandırdı. Kadının dudaklarına doğru eğildi.

O sırada kapı açıldı ve içeri kızıl saçlı biz kız girdi.

Bellamy ve Clarke hızla geri çekilirken kızıl kadın onlara alayla baktı.

"Karı koca tartışmanız bittiyse içeri gelin. Yemek vakti." Dedi alayla.

"Karı koca tartışmasına benzer bir yanı bile yok Sonya." Dedi Clarke isyanla.

Sonya omuz silkti. "Gelecekte gerçek karı koca tartışmalarınızı izlerken göreceğim ben sizi." Dedi şeytani bir sırıtışla.

"Çok beklersin kızıl." Dedi Bellamy sahte bir alayla.

Sonya göz devirip dışarı çıkarken Bellamy ve Clarke da birbirlerine utangaç bakışlar gönderip dışarı fırladılar.

•••

Zaman: 3 Ay Sonra

Clarke gözlerini insanların bağırışları ve kapısının adeta yumruklanması ile açtı.

Uyku sersemliği ile salına salına kapıya ilerledi ve kapıyı açtı.

Sonya nefes nefese konuştu. "Bellamy devlete saldırdı! Clarke yardımın lazım, lütfen."

Clarke'ın gözleri hızla büyüdü.

"Ne, nerede o?" Korkuyla sordu sarışın kadın.

"Mr. Radcliffe'ın evinin önünde ki caddede." Dedi Sonya endişeyle.

Clarke başıyla onaylayıp koşmaya başladı.

Her taraf polis kaynıyordu. Clarke caddede koşarak ilerledi ve en sonunda Bellamy'i buldu.

Yerde yüz üstü yatıyordu. Iki yanında polisler vardı ve devlet başkanı polislere Bellamy hakkında emirler veriyordu.

Clarke'ın gözleri büyüdü.

Hiçbir zaman insanlara zarar vermemişti. Bunun barbarca olduğunu ve mantıksız olduğunu düşünüyordu.

Ama Bellamy'i yerden sertçe kaldıran polisleri ve devlet başkanının kararını duyduğunda ikinci kez düşünme gereği duymadı.

Avuç içlerini onlara uzatıp gücünü kullanarak polisleri ve devlet başkanını buhara dönüştürdü.

Bunu yapmak gerçekten ellerini uyuşturmuş ve vücudunu bir elektriğin kaplamasını sağlamıştı.

Fakat bu da onu durdurmadı. Ona saldırmaya kalkışan herkesi buhara çevirirken Bellamy'nin yanına koştu.

Kafasına darbe almış gözüküyordu.

"Bellamy?" Sarışın kadın fısıldadı.

"Clarke..." Bellamy yorgun bir sesle mırıldandı.

Clarke onun sesini duyduğu anda derin bir nefes aldı. Bellamy'nin kolunu kendi omzuna attı. O sırada Marcos, Sonya ve Lorna da yanına gelmişti.

Marcos Bellamy'nin diğer kolunu kendi omzuna atıp Clarke'a yardım etti.

•••

Zaman: 7 Saat Sonra

Sığınağın revir bölümündelerdi. 7 saattir Clarke burada Bellamy'nin uyanmasını bekliyordu.

O sırada kapı açıldı ve Sonya içeri girdi. "Clarke? Biraz uyusan artık? Gücünü çok fazla kullandın, dinlenmen gerek."

"Hayır Sonya." Dedi Clarke net bir sesle. "Bellamy uyanana kadar bekleyeceğim."

Sonya iç çekti. "Peki... Yemek getirmemi ister misin?"

Clarke ses çıkarmadı. Sonya bunu evet olarak kabul edip yemek getirmeye gitti.

O sırada Clarke Bellamy'e döndüğünde onun uyanık olduğunu gördü. "Bell! Aman tanrım, uyanmışsın. İyi misin? Kendini nasıl hissediyorsun?"

"Bu kadar endişelenmene gerek yok prenses." Dedi Bellamy gülerek.

Clarke da ona gülümsedi.

"Peki ben nasıl kurtuldum?" Diye sordu Bellamy merakla. "En son beni tutukluyorlardı."

"Ben... Polisleri ve devlet başkanını öldürdüm." Dedi Clarke gözlerini yere dikerek sessizce.

Bellamy yutkundu. "Benim için mi?"

Clarke Bellamy'e bakmadan başıyla onayladı.

Bellamy ise uzanıp kadının çenesini tuttu ve ona bakmasını sağladı.

Ardından ellerini sarışın kadının yanaklarına konumlandırıp hızla dudaklarını birleştirdi.

Birkaç saniye sonra ise kapı açıldı ve içeri giren kızıl kadın onları gördükten sonra yemekhaneye doğru seslendi. "Artık tüm Bellamy Clarke kavgalarını karı koca kavgası olarak tanımlayabiliriz!"

•••

Bu da böyle saçma bir bölüm oldu shshxhs

Sonya'yı seviyorum aw

Neyse umarım beğenmişsinizdir.

Iyi günler!

𝘉𝘌𝘓𝘓𝘈𝘙𝘒𝘌 || 𝙊𝙉𝙀-𝙎𝙃𝙊𝙏Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin