☆64-I Just Want To Cry☆

226 28 61
                                    

Zaman: 7. Sezon Sonrası
Yer: Clarke ve diğerlerinin artık yaşadığı yer

Clarke arkadaşlarına mutlulukla baktı. Şuana kadar hepsi ona kin kusmuştu. Hak ettiğini biliyordu ama onların kini Clarke için hep büyük bir yüktü.

Fakat artık hiçbiri ona kızgın değildi. Yepyeni bir başlangıç yapmışlardı.

Bellamy'siz, Madi'siz...

Clarke Madi'nin mutlu olduğunu biliyordu. O konuda içi son derece rahattı.

Fakat Bellamy... Aklına geldikçe gözleri doluyordu.

Onunla olan anıları teker teker gözlerinin önünden geçiyordu.

Onu kurtarmak için her zaman yanında olan, herkes ondan nefret ederken bile yanında olan; fark etmeden aşık olduğu ve aşkını fark etmeden öldürdüğü adam...

Bellamy'i bir hiç uğruna öldürmüştü.

Sonuç olarak ne elde etmişti?

Hiçbir şey...

Bu yeni başlangıcı yapalı sadece saatler geçmişti.

Gece çökmüş, ay gökyüzünde parlamaya başlamıştı.

Herkes yaktıkları ateşin etrafında oturuyordu.

Clarke ise onlardan biraz daha uzakta, denizin kenarında oturuyordu.

En ufak şey bile ona Bellamy'i hatırlatıyordu.

Mesela kamp ateşi.

Yıllar önce birlikte ateşin önünde oturdukları anı, 6 yıl sonra karşılaştıktan sonra Bellamy onun nasıl hayatta kaldığını sorarken önünde oturdukları ateş, Sanctum'a ilk geldiklerinde beraber önünde oturdukları ateş...

Ya da deniz.

Yıllar önce Bellamy ona kızgın kalmak istemediğini söylediğinde önünde durdukları deniz...

Her şeyin ona Bellamy'i hatırlatmasından nefret ediyordu Clarke.

Öldürmüştü onu.

Bir defter için. Sonradan almaya bile kalkışmadığı bir defter...

Ateşin olduğu tarafa baktığında herkesin sarhoş bir şekilde sızdığını fark etti.

Ne zaman içtiklerini bile bilmiyordu. Ama bunu umursamadı.

Denize bakmaya devam etti.

Bellamy ile olan anıları da zihnini işgal etmeye devam etti.

Gözlerinden yaşlar süzülürken ayağa kalktı.

Ateşin olduğu tarafın tam tersi yönüne doğru ilerlemeye başladı.

Yarım saat civarı denizi sağ tarafına alarak yürüdü.

En sonunda durdu.

Bu sefer denize doğru yürümeye başladı.

Beline kadar suya girdiğinde çığlık attı.

İçindeki tüm acıyı, tüm siniri böyle atabilecekmiş gibi çığlık attı.

Gözlerinden birer birer yaşlar süzülüyordu ve her yaşta Bellamy ile birlikte olan bir başka anısı kafasında canlanıyordu.

Sesi kısılana kadar çığlık attı.

En sonunda dizlerinin üstüne çöktü. Çenesine kadar suyun içindeydi artık.

Bellamy'i bir hiç uğruna öldürdüğü an defalarca kez gözünün önünde canlandı.

O da ölmeliydi.

Bellamy ölmüştü,

Madi ölmüştü,

Annesi ölmüştü,

Babası ölmüştü,

Lexa ölmüştü,

Finn ölmüştü,

Ve daha niceleri ölmüştü.

Clarke yaşamayı hak etmiyordu. Weather dağından bu yana asla hak etmemişti.

Bunları düşünerek kendini suya bıraktı. Tamamıyla suyun altında kaldı ve tüm nefesinin kesilmesini bekledi.

Fakat sadece birkaç saniye sonra biri onu tekrar suyun üzerine çıkardı.

Clarke öksürerek ciğerlerine dolan suyu çıkardı.

O nefes almaya çalışırken birinin onu kıyıya çektiğini hissediyordu.

En sonunda kendine geldiğinde onu çeken kişiye baktı.

"Murphy?" Kısık ve şok olmuş bir sesle sordu.

Onu kurtaracağını düşündüğü son kişi Murphy'ydi.

"Bu seni intihar etmeye kalkışırken ikinci yakalayışım, biliyorsun." Esprili bir sesle söyledi.

"Neden beni kurtardın? Bıraksaydın da ölseydim, hak ettiğim gibi..." Clarke titreyen bir sesle söyledi.

"Bu konuda bir yorum yapamam." Murphy işi şakaya vurduğunu belli eden bir sesle söyledi. "Ama artık ne istiyorsak yapabiliriz. Özgürüz, mutluyuz. İntihar ederek sadece herkesi üzersin." Sesi ciddileşmişti.

Clarke onun böyle düşünmesine şaşırdı.

Açık olmak gerekirse John Murphy'nin bu kadar derin düşünebileceği aklına dahi gelmezdi.

"Ne istersek?" Sesi hala titrerken sordu.

Murphy başıyla onayladı.

Clarke gözlerini kapatıp bir göz yaşının süzülmesine izin verdi. "Sadece ağlamak istiyorum..."

Ardından boğazından bir hıçkırık kaçtı. "Bellamy'i öldürdüm." Ağlayarak konuştu. "Her zaman yanımda olan kişiyi öldürdüm!" Bağırdı. Fakat Murphy'e değil, kendine bağırıyordu. "En yakın arkadaşımı öldürdüm!" Yutkundu. "Sevdiğim adamı öldürdüm..."

"Hey, biliyorum." Murphy derin bir nefes alıp konuştu. "Ama Bellamy böyle olmanı, ağlamanı istemezdi." Ardından kızı kendine çekip sarıldı.

Clarke saatlerce hıçkırarak ağladı ve Murphy saatlerce onu dinledi.

Murphy daha önce Clarke ile dertleşeceğini hiç düşünmemişti.

Fakat Bellamy, itiraf etmek istemese de John'un en yakınlarındandı. Ve yıllar önce Ark'tayken, sarhoşken Clarke'ı sevdiğini ona itiraf etmişti.

Ve Clarke Murphy'e Bellamy'nin emanetiydi...

•••

Peki... Garip bir bölümdü.

Bu kitabın ilk bölümlerinden bazıları gibi Bellamy içermeyen bir bölümdü.

Clurphy arkadaşlığı 💙

Yine de umarım beğenmişsinizdir.

Bu arada,

Bu sınır işi olmasa hiçbirinizin yorum ve vote atmadığını fark ettim.

Pü size xhsbxhsndj

Neyse

Hadi görüşürüz!

𝘉𝘌𝘓𝘓𝘈𝘙𝘒𝘌 || 𝙊𝙉𝙀-𝙎𝙃𝙊𝙏Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin