7×13'ten Sonra:
Clarke dizlerinin üstüne düşüverdi. Gözü ne bulunduğu yeri görüyordu ne de ona sorgulayıcı bakışlar atan arkadaşlarını.
Gözünden sel gibi boşalan yaşlar içinde ki acının yarısını bile dışa vurmuyordu.
Sarışın kadın yüzlerce kişiyi feda etmişti. Fakat bu kişinin yıllardır sevdiği halde söyleyemediği adam olması çok dokunuyordu. Hem de bu sefer kendisi öldürmüştü. Nasıl sıkmıştı sahi o kurşunu? Ne düşünüyordu ki o an?
Değer verdiği herkesi kaybediyordu Clarke Griffin. Hem de herkesi!
Çocukluk arkadaşı Wells, babası, annesi, Lexa... En çok da onların ölümü dokunmuştu. Ama hiçbirini kendi öldürmemişti ki? Hiçbirine kurşun sıkmamıştı. Clarke nasıl yapabilmişti bunu?
Onları gördüğü gibi Bellamy de girer miydi rüyalarına acaba?
Yüzünü bir daha görebilir miydi sevdiği adamın?
Bir hıçkırık kaçtı boğazından.
Madi 'nin onu sarstığının farkındaydı. Raven'ın ismini tekrarladığını da silikçe duyuyordu. Murphy ve Emori'nin mırıldanmalarını da duyuyordu.
Hepsinin endişeli bakışları üzerindeydi. Acaba onlara Bell'i öldürdüğünü söylese onun için endişelenirler miydi? Hayır! Onu öldürmeye dahi kalkışırlardı belki.
Echo ve Octavia'nın orada olmadığını dahi fark etmemişti.
Hem hissediyordu her şeyi hem hissetmiyordu...
Göz yaşları yüzünden etrafı bulanık görüyordu. Elinin tersiyle göz yaşlarını silerken boğazından son bir hıçkırık daha kaçtı.
O Clarke Griffin'di! Güçlü olmak zorundaydı.
Raven'ın dediği gibi düşünmeliydi belki de: Ne olursa olsun Clarke Griffin yıkılmaz!
Yutkunup ayağa kalktı. "Nerede olabilirler?"
Madi şaşkınca yanına gelip elini tuttu. "Clarke... İyi misin?"
"Iyiyim Madi. Şimdi diğerlerini bulmalıyız."
Tam adım atacakken Raven onu kolundan tuttu. "Clarke. Orada ne oldu? Niye ağlıyordun?"
Clarke sustu. Konuşursa tekrar ağlayacaktı. Konuşursa yıkılacaktı. Bu olmamalıydı.
Raven Clarke'ı sarstı. "Clarke. Hey! Cevap ver."
"Öldü..." dedi kendini zorlayarak. Sesi o kadar çaresiz çıkıyordu ki Madi'nin gözleri dolmuştu. Acısı acısıydı onun...
Emori kaşlarını çatıp sordu. "Kim?" Diye sordu. Ölen kişinin Bellamy olduğu aklına bile dahi gelmemişti tabi ki.
Clarke önce ona baktı. Sonra ona şaşkınca bakan John'a döndü. Bakışlarını Madi'ye çevirdi ardından. En son da tam karşısında bulunan Raven'a döndü.
"Orada ki herkes..." diye mırıldandı.
Mırıldandı mırıldanmasına ama herkes duymuştu onu.
Emori şaşkınca başını iki yana salladı yüzlerce kez.
Murphy gözleri dolu bir şekilde baktı Clarke'a.
Madi dona kalmıştı. Anlayamıyordu sanki.
Raven ise anlamaz gözlerle baktı Clarke'a.
Clarke'ın boğazından kaçan hıçkırıkla aynı anda bir cümle daha intihar etti.
Sadece Raven'ın anlayabildiği bir cümle. Raven o cümleyle sarıldı sarışın kıza. Daha önce böyle bir olay olsaydı ona küfürler yağdırırdı.
Fakat Raven Clarke'ın Bell 'e aşık olduğunun farkındaydı.
Kimsenin fark etmediği o detayı fark etmişti.
Ve o an kaç yıllık arkadaşının ona ihtiyacı olduğunun farkındaydı.
Sarılabildiği kadar sıkı sarıldı. Diğerlerini şaşırtacak derece şefkatli sarıldı.
Kulağında yankılanan cümleyi görmezden gelip sarıldı.
"Ben öldürdüm..."
•••
Bu bölüm Bell'in ölümünden sonra ki Clarke'ı yazdım.
Çünkü dizide Clarke 'ın bu kadar çok ağlamayacağını biliyorum.
Artı olarak Raven ve Clarke'ın da asla böyle bir dostluğa sahip olamayacağını biliyorum.
Artı olarak da içimi döktüm işte aaaa! Ne gerekçe yazıyorum iki saattir? Dkwkdkwdnw
Neyse gelecek bölüm Bell yaşayacak söz xksmdjwmdk
Bölüm de kısaydı zaten.
Neyse babaaaaay!
Ha gitmeden bu bölüm Alba_Cotter a gelsin!
Şimdi gerçekten bb!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘉𝘌𝘓𝘓𝘈𝘙𝘒𝘌 || 𝙊𝙉𝙀-𝙎𝙃𝙊𝙏
Fanfiction"𝙏𝙤𝙜𝙚𝙩𝙝𝙚𝙧..." ● Wattpad Türkiye'deki ilk Bellarke One-Shot ● #the100 etiketinde 1. (04.11.2020) Cover by: @patatesdilimi 𝖡𝖺𝗌̧𝗅𝖺𝗇𝗀ı𝖼̧: 10.09.2020 𝖡𝗂𝗍𝗂𝗌̧: -