★35- I Miss You...★

294 20 8
                                    

Zaman: 7×16'dan 10 Yıl Sonra

Clarke çizim defterine çizdiği resimlere bakıyordu.

Sayfaları yüzündeki hafif gülümsemeyle birlikte incelemeden çeviriyordu.

O sırada denk geldiği resim ile gözleri doldu.

Resim çok fazla detaylandırılmamıştı.

Clarke bunu Madi ile dünyada yalnız olduğu bir gece çizdiğini hatırlıyordu.

Resimde bir ağaç vardı. Ve de ağaca yaşlanmış iki genç.

Clarke resimdeki kendine ve Bellamy'e baktı.

Bellamy...

Üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen hala aklına Bellamy geldikçe kalbinde bir sızı oluşuyordu.

O sırada kapısının çalındığını duydu. "Gel!" Diye seslendi defteri oturduğu yatağa bırakıp göz yaşlarını silerken.

Içeri giren Murphy etrafa bakındı. "Odanın duvarlarının çok boş olduğunu söylemiş miydim?"

"Duvarlarımı hindistan cevizi kabukları ile süslemediğim için özür dilerim Murphy." Dedi Clarke sırıtarak.

Murphy onun karşısındaki sandalyeye oturup yüzünü buruşturarak odaya baktı. "Ee nasıl hissediyorsun kendini?"

Clarke onun neyden bahsettiğini anladığında gözünü devirdi. "Kalp krizi geçirmek doğa üstü bir olay değil."

"Clarke bunun normal bir olay olmadığını da biliyoruz. Bizimkiler bunun bir çok nedeni olabileceğini söylüyor." Dedi Murphy sıkıntıyla.

Clarke kocaman gülümseyerek Murphy'e baktı. Ardından kocaman kahkaha koyverdi. "John Murphy! Sen benim için endişeleniyor musun?"

Murphy ona göz devirdi. "Evet, çok komik."

"Şimdi sen bu nedenleri teker teker ezberlemişsindir de?" Dedi Clarke gülerek.

"Ezber, hayır. Not almak, evet." Dedi Murphy bir defter çıkartırken.

"Tamam... Beni bu kadar sevdiğinizi bilmiyordum! Özellikle de daha önce boynuma bıçak dayayan ya da katilime yardım esen birinin." Dedi Clarke konuyu geçiştirmek istercesine.

"Konuyu değiştirmen serbest. Fakat benden sonra gelen kişi Miller olmayacak. En inatçısından bir Blodreina olacak."

Clarke ofladı. "Ne yapacakmışım müthiş defterinle?"

"Bunları bizimkiler yazdı. Kalp krizi geçirmeden önce yaşadığın şeyleri işaretleyeceksin." Dedi Murphy kalemle defteri uzatırken.

Clarke kaşlarını çattı. "Iyi de bunların yarısını biri işaretlemiş."

"Octavia, Emori, Raven ve Echo'nun gözlemlerine göre. Ve Octavia'nın bir diğer gözlemi de bunların farkında olman." Dedi Murphy.

"Iki şey söylemek istiyorum. 1.'si Daniel Prime tarafından ele geçirildiğini ve Daniel'ın seni hiç tanımadığı için berbat rol yaptığını düşünüyorum. 2.'si de tabiki bunların farkında değildim." Dedi Clarke kaşlarını kaldırarak.

"1.'si karşında bir dünya harikası John Murphy var emin ol. 2.'si yalan söylemek hiç sana göre değil Clarke Griffin."

"Belki de ölüm sandığınız kadar korkutucu değildir. 16-17 yıl önce siz uzaya giderken de aynı şeyleri düşünüyordum, şimdi de." Dedi Clarke.

O sırada kapı açıldı. "Ölüm de nereden çıktı? Hani basit bir kalp kriziydi? Bir kalp krizi nasıl basit olabilir ki hem?" Dedi kapıdan sarkan Octavia.

"Octavia?"

"Merhaba yalancı, ölüm meraklısı arkadaşım. Ve sana da merhaba John Murphy." Dedi Octavia.

Murphy ayağa kalkıp başıyla benden bu kadar anlamına gelen bir işaret yaptı.

O odadan çıkınca odada son 10 yılda çok sıkı bir arkadaşlığa sahip olan iki kız kaldı

"Clarke bizden ne saklıyorsan söyle. Neden kalp krizinden önce olacak belirtileri gösterdiğini söylemedin?" Diye sordu Octavia üzüntüyle.

"Çünkü kurtarılmak istemiyorum O. Çok fazla insan öldürdüm. Çok çok fazla... Yine de bu kadar uzun yaşadım. Hala inanamadığım kadar olaysız geçen bir 10 yıl geçirdim arkadaşlarımla. Peki ya kaybettiklerim? Annem, babam, Madi, Wells, Finn, Lexa... Bellamy?" Dedi Clarke gözleri dolarken.

Octavia sesli bir şekilde yutkundu. "Clarke... Bellamy inandığı şey için öldü."

"En yakın arkadaşı tarafından. İnandığı doğru olan şeye inanmayan bir aptal yüzünden... Octavia ben özür dilerim, bu konuyu açmamalıydım bile."

Octavia onu kendine çekip sarıldı.

O sırada Clarke soğuk terler dökmeye başlamıştı.

Ten rengi solmuştu ve hızlı nefes alıp veriyordu.

Geri çekildi. Gözlerini kapatıp bir süre bekledi.

O sırada Octavia hemen diğerlerini çağırmaya gitmişti.

Clarke gözlerini tekrar açtığında Octavia'nın bağırarak diğerlerine haber verdiğini duyuyordu.

Fakat karşısında gördüğü kişi ile dona kalmıştı. "Bellamy?"

Karşısında duran Bellamy az önce Murphy'nin oturduğu sandalyeye oturdu.

"Hey." Dedi gülümseyerek.

Clarke'ın onu son gördüğünden genç gözüküyordu. Ne Praimfaya'dan önce ki kadar gençti, ne de 6 yıl sonra karşılaştığı Bellamy kadar yetişkin gözüküyordu. Clarke'ın görmediği halkadaki hali olabilirdi.

"Nasıl? Nasıl burada olabilirsin?" Diye sordu Clarke gözleri dolu bir şekilde.

Başı dönüyordu fakat ayağa kalktı. "Octavia'ya ve diğerlerine haber vermeliyim. Çok sevinecekler."

"Beni onlar göremez Clarke." Dedi Bellamy ayağa kalkıp tam arkasında durarak.

"B-bu da ne demek?" Diye sordu Clarke kaşlarını çatarak. "Bellamy eğer seni vurduğum için benimle oyun oynu-"

Bellamy Clarke'ın yanına gidip onu susturdu. "Bunun için sana kızgınım, kırgınım ama tek isteğin Madi'yi korumaktı biliyorum. Fakat bu onların beni göremeyeceği gerçeğini değiştirmez."

Clarke tam 'ne?' Diye soracakken dengesini kaybedip zar zor kapıya tutunarak dizlerinin üstüne çöktü.

Arkadaşlarının etrafında toplandığının farkındaydı fakat odaklandığı tek şey gülümseyerek ona elini uzatan Bellamy idi.

Arkadaşlarının arasından sıyrılıp Bellamy'nin elini tuttu ve Bellamy ile birlikte odadan çıktı. Oğlan ile yürürken özür dilemeyi de ihtimal etmiyordu. Fakat huzurlu hissediyordu kendini.

Geriyeyse sarışın kadının cansız bedeni karşısında acıyla ağlayan arkadaşları kalmıştı...

•••

750 Kelime

Medya: Sadece çok hoşuma gitti fkcmksjc

Çok garip hissettim bu bölümü yazarken ya.

Murphy sahnelerinde de çok eğlendim itiraf edeyim fjwjfnen

Neyse umarım beğenmişsinizdir!

Bay baaaaay!

𝘉𝘌𝘓𝘓𝘈𝘙𝘒𝘌 || 𝙊𝙉𝙀-𝙎𝙃𝙊𝙏Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin