★45- I Was Alone★

268 20 50
                                        

Zaman: Praimfaya'dan 6 Yıl Sonra

Bellamy dünyaya inmenin verdiği sevinçle arkadaşlarına baktı.

Emori kahkaha atarak konuştu. "Ölmedik."

Bellamy de ona dönüp güldü.

Gemiden indiklerinde ilerlemeye başladılar.

Octavia'dan ya da sığınaktakilerden iz yoktu.

O sırada sesler gelmeye başladı. "Octavia'nın arkadaşları olmalı." Diye düşündü Bellamy.

Ama gelenler hiç iyi insanlara benzemiyorlardı.

"Herkes diz çöksün!"

Bellamy konuştu. "Tamam, tamam! Kavga istemiyoruz!"

Adam bağırdı. "Derhal!"

Bellamy tekrar konuşmaya çalıştı. "Hayır dur! Sadece konuşmak istiyoruz."

Bir anda gelen tüfek sesleri ile adamlar yere serildi.

Bellamy şaşkınlıkla adamları vuran kişiye baktı.

Karanlıktan dolayı yüzü gözükmese de küt saçları sapsarı parlıyordu.

Sapsarı saçlar...

Bu Bellamy'e hemen Clarke'ı hatırlatmıştı. 6 yıl önce geride bıraktığı sevdiği kızı...

Kızın yüzünü görmeye çalıştı.

Kız da onlara doğru ilerliyordu.

Yüzünde şaşkın bir ifade vardı ve dolu dolu olan gözleri parlıyordu.

"Bellamy?" Dedi acı dolu bir sesle.

Bellamy onu sesinden direk tanımıştı. "Clarke?"

Clarke koşarak Bellamy'nin boynuna sarıldı.

Bellamy gözlerinden yaşlar süzülürken kollarını sarışın kızın beline doladı.

Herkes şokla Clarke'a bakıyordu. Kimse Clarke'ın yaşadığını düşünmemişti. Dünyanın her yeri radrasyonla kaplanırken orada terk ettikleri Clarke'ın yaşama ihtimali akıllarının ucuna bile gelmemişti.

Clarke geri çekilirken gözleri dolu bir şekilde konuştu. "Geri gelmeyeceğinizi düşünmüştüm..." dedi titreyen sesiyle.

Bellamy kızın gerçek olup olmadığına karar vermeye çalışırken konuştu. "Öldüğünü düşünmüştüm..." Ardından gözünden bir yaş süzüldü.

Clarke hızla Bellamy'nin göz yaşını sildi. Ardından diğer arkadaşlarına döndü.

Hepsine teker teker sarıldı.

Bellamy yutkunarak sordu. "6 yıl boyunca... Yalnız mıydın?"

Clarke başını öne eğip derin bir nefes aldı. "Evet..."

•••

Raven elindeki telsizin ayarlarıyla oynuyordu.

Clarke derin bir nefes alıp sordu. "Tam olarak ne arıyoruz bu telsizde?"

Raven ofladı. "Çağrıları... Biri o kadar çok çağrı göndermiş ki onların hepsini dinlemeden çağrı gönderemiyoruz."

Clarke'ın gözleri büyüdü.

Bunu fark eden Bellamy sorgulayıcı bakışlarını ona yöneltti.

Clarke yutkunup başını bir şey yok dercesine iki yana salladı.

Raven sevinçle bağırdı. "Işte buldum!"

Clarke kapıya doğru baktı. "Siz dinleyin ben dışarıda bekleyeceğim." Deyip kapıya doğru ilerlemeye başladı.

Bellamy onu bileğinden tuttu. "Clarke neden kaçıyorsun?"

"Kaçmıyorum, sadece bunaldım." Dedi Clarke.

Bellamy tam bir şey diyecekken telsizden sesler gelmeye başladı.

"Bellamy, beni duyuyor musun? Raven, Monty? Peki... Duyuyormuşsunuz gibi yapacağım. Sürpriz! Yaşıyorum! Yiyip içebileceğim şeyler kısıtlı ve ne kadar idare edebilirim bilmiyorum. Gerçekten yardım edebilecekmişsiniz gibi size söylüyorum. Şimdiden yalnızlık başıma vurdu."

Herkes şaşkınlıkla Clarke'a bakıyordu.

Bellamy kızın bileğini bıraktı. Ardından parmaklarını Clarke'ın parmaklarına doladı.

Clarke gözleri dolu bir şekilde Bellamy'e baktı. Bellamy ona güven verici bir gülümseme sundu.

Clarke da gergince gülümseyip Bellamy'e yaslandı.

2-3 tanesini dinledikten sonra telsizi açık bırakıp dağıldılar...

•••

Bellamy ve Clarke ateşin başında yan yana oturuyorlardı. "O kadar gün boyunca her gün telsizle beni mi aradın?" Dedi Bellamy sarışın kıza gülümseyerek bakarken.

"Yalnızdım, delirmemem gerekiyordu. Biri ile konuşmak da iyi bir yoldu." Dedi Clarke omuz silkerek.

"Neden başka biri değil, annen değil de ben?" Diye sordu Bellamy.

Clarke güldü. "Ne cevap almayı bekliyorsun Bellamy?"

Bellamy kızın mavi gözlerine uzun uzun baktı.

Ardından aniden sarışın kızı kendine çekip dudaklarına yapıştı...

•••
475 Kelime

5-10 tane yerde Clarke yerine farklı isimler yazdım, düzelttim ama denk gelirseniz kafanız karışmasın. Biraz beynim yanmış da dknsndk

Bana bu bölümün fikrini veren glsmSkA a ithafen

Neyse umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Ba-baaay!

𝘉𝘌𝘓𝘓𝘈𝘙𝘒𝘌 || 𝙊𝙉𝙀-𝙎𝙃𝙊𝙏Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin