★6- Death★

631 32 50
                                    

Zaman: 7×13 (Yine djskkdk)

Clarke hıçkırarak konuştu. "Bana bunu yaptırma..."

Bellamy başını iki yana salladı. "Beni vurmayacaksın Clarke..."

Bellamy kendinden çok emindi, Clarke ise doğru düzgün düşünemiyordu bile.

Başı dönüyor, midesi bulanıyordu.

Kafasında hiçbir hesaplama yapamıyordu.

Herşey saçma sapan bir bilgisayar oyunuymuş da tekrar oyna tuşuna basma şansına sahipmiş gibi hissediyordu.

Titreyen elleriyle silahı daha sıkı kavradı.

Tam ağzını açıp iki kelam edecekken bir silah sesi duyuldu.

Clarke ve Bellamy'nin bakışlarını korku sardı.

Clarke hissettiği acıyla elini kalbine götürdü.

Geriye doğru sendeledi.

Tetiği çeken adam konuştu. "Vuramadın da."

Ardından yüzünde sinsi bir gülümseme oluştu.

Bellamy aniden dönüp adamın elinde ki silahı kaptı. Tüm adamlara teker teker sıkarken Clarke eline bulaşan kandan gözünü ayırmıyordu.

Bellamy Clarke'a doğru koştu.

Clarke tam kucağına düştüğünde Bellamy'nin dökecek göz yaşı bile kalmamıştı.

"Hayır, Clarke. Hey! Lütfen! Lütfen ölme! Be-ben sensiz yapamam. Ben daha sana aşkımı bile itiraf etmedim. Ölemezsin." Dedi tek solukta.

Anomali çoktan kapanmıştı ve anomalinin diğer tarafında olanlar meraktan çatlıyordu.

Clarke ise kendini zorladı. "Ben de..." dedi ardından nefes almaya çalıştı. Nefesi boğazına tıkanırken cümleyi tamamladı. "...Seni seviyorum."

Ardından gözleri kapandı, kalbi durdu.

Ruhu bu fani dünyadan ayrıldı, sonsuzluğa erdi.

Bellamy kucağında ki cansız bedene sımsıkı sarılırken hıçkıra hıçkıra ağladı.

Beyni Clarke'ın öldüğünü anlayamıyor gibiydi.

Hepsi bir kabus olmalıydı!

Kendi kendine bir tokat attı.

Bu bir kabus değildi...

Clarke'ın yüzünü okşadı yavaşça.

Onun bedenini burada bırakamazdı. Bırakmamalıydı...

Kadının cansız bedenini kucağına alırken donuk bir ifadeyle yürümeye başladı.

•••

Zaman: 7 saat sonra

Bellamy kendisine doğru kahkahalar içinde koşan arkadaşlarına baktı.

Içlerinde ilk Murphy fark etti Bellamy'nin bir beden taşıdığını.

Sarı saçları kirlenmiş yüzü Bellamy'e dönük olduğu için gözükmeyen bir cansız beden.

Sonra Octavia fark etti Bellamy'nin kucağında ki sarışını.

Ardından diğerlerinin de gülümsemesi soldu.

Bell'e yaklaştıkça gözleri doldu.

Octavia kendini konuşmaya zorladı. "O Clarke değil, değil mi?"

Bellamy'nin gözleri doldu.

Raven ağlak bir ses tonunda konuştu. "Yaşıyor mu?"

Bellamy başını iki yana salladı.

Emori elini ağzına götürdü.

Ama hiç kimse fazla üzgün gözükmüyordu.

Bellamy'nin canını yaktı bu.

Içlerinden birine bir şey olsa Clarke hıçkıra hıçkıra ağlardı fakat onlar sadece göz yaşı döküyordu.

Bu düşüncesini en beklemediği iki kişi yalanladı.

Murphy ve Octavia...

Daha bir sene önce onu öldüren kişiyle iş birliği yapan Murphy ile Clarke'a her gün lanetler okuyan Octavia.

Octavia ağlayarak ağabeyine baktı. Ardından gözleri ile yeri işaret etti.

Bellamy Clarke'ın bedenini yere bıraktı istemeye istemeye.

Echo'nun bile gözleri dolmuştu ten rengi solmuş, saçları kirli, gözleri kapalı, kalbi atmayan bir Clarke görünce.

Emori ağlamamak için kendini zorladığı halde göz yaşları sel olmuşken buldu kendini.

Octavia Clarke'ın yanına eğildi elleri titrerken.

"Yu gonplei ste odon..."

Senin savaşın sona erdi.

Octavia ayağa kalkarken konuştu. "Tekrar-" bir hıçkırık kaçtı boğazından. "Görüşmek dileğiyle Wanheda..."

Echo da aynı şeyi mırıldandı.

Ardından diğerleri de. En son Bellamy eğildi yere. "Tekrar görüşmek dileğiyle bir tanem..."

Ardından ayağa kalktı. "Onu burada bırakamayız. " dedi Emori.

Murphy başıyla onayladı onu.

"Cesedini yakacağız." Dedi Octavia düz bir sesle.

Bellamy acıyla gözlerini kıstı.

Bu sahneyi izleyebilecek miydi?

•••

Yer: Dünya

Bellamy son kez sevdiği kızın cansız bedenine baktı.

Gözlerini sımsıkı kapattı Octavia'nın onun bedenini yakışını izlememek için.

Dakikalar sonra yanına biri yaklaştı. Raven'dı bu.

"Tören bitti..." dedi acı bir sesle.

Bellamy gözlerini araladı.

Raven ona acı bir şekilde gülümseyip yanından ayrıldı.

Herkes ne yapılacağını planlamak için uzaklaşırken Bellamy tek başına oturdu ormanda.

Bir ses duydu arkasında. "Clarke olmadan doğru kararı verebilecek miyiz sence?"

Bu Octavia'ydı.

Ağabeyine yaklaşıp sımsıkı sarıldı.

"Onun yanlış kararı verdiğini düşündüğünü sanıyordum..." dedi Bellamy.

Octavia yanına oturup konuştu. "Yıllar önce bana onu bir gün anlayacağımı söylemişti. Bense ona böyle bir şeyin asla olmayacağını söylemiştim. Orada ikimiz aynı odadayken onu anladığımı fark ettim. Bunu ona söylediğimde... Gözlerinin içi parlamıştı. Sonunda onu anlamıştım çünkü. "

Bellamy kardeşine bakıp gülümsedi. Ardından onu kolunun altına aldı. Hüzünlü bir şekilde gülümsediler.

Octavia ağabeyine elindeki kavanozu verdi. "Bunu senin saçmak isteyeceğini düşündük..."

Kavanozda ne olduğunu anladığında Bellamy yutkundu.

Octavia konuştu. "Clarke'dan kalan son şey... Ben seni yalnız bırakayım..."

Ardından ağabeyinin yanından ayrıldı...

Bellamy ise göz yaşları içinde kavanoza baktı...

•••

Bu bölüm de favorilerimde ilk 3'e girer!

Hızımı alamayıp günde iki bölüm yazdım.

Öncekini yarın bunu sonra ki gün yayınlayacaktım Alba ikna etti şimdi yayınlıyorum. Alba_Cotter a ithafen!

656 kelime!

Hadi baaay!

𝘉𝘌𝘓𝘓𝘈𝘙𝘒𝘌 || 𝙊𝙉𝙀-𝙎𝙃𝙊𝙏Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin