☆32- Together☆

290 22 28
                                    

İyi okumalar!
Medya'da Octavia'nın bakışlar DKLWKDKDKWKDN
•••

Ön Bilgi: Clarke Bell'i öldürmedi

Zaman: 7×16

Clarke etrafa baktı. Herkes dönüşüyordu. Tek başına kalmıştı. Dünyada tekrar yalnızdı. Fakat içinde bir umut vardı. Belki arkadaşları da dönüşmemiştir umudu...

Sanctum'a gitti. Terasa çıkıp etrafa bakındı.

Görünürde kimse yoktu.

Yine de bir umut bağırdı. "Murphy! Raven! Bellamy!"

Tek çıt yoktu yine.

Clarke yutkundu. O sırada Picasso'nun havlamasını duydu.

Sesin geldiği tarafa baktığında yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu.

Picasso ona doğru hızla koşuyordu.

Clarke da derin bir nefes alıp hızla terastan indi.

Picasso'ya ulaştığında kendini o kadar huzurlu hissediyordu ki... Yalnız değildi ve bu kelimelerle anlatılamayacak bir duyguydu.

Eğilip Picasso'ya sordu. "Nerde yaşamak istersin?"

Picasso onaylarcasına havladı. Ardından koşmaya başladı.

Clarke da gülümseyerek peşinden koşmaya başladı. Ne zaman bir olay yaşansa Clarke yeniden, yepyeni bir hayat kurmak zorunda kalıyordu.

Weather Dağı olayından sonra kampı terk etmek zorunda kalmıştı, Praimfaya'dan sonra Madi ile dünyada yalnız yaşamak zorunda kalmıştı ve şimdi ise Picasso ile yalnız bir hayat kurmak zorundaydı.

Clarke bu düşünceleri bir kenara atıp Picasso'nun onu getirdiği yere baktı.

Ormandalardı. Eğilip Picasso'nun hizasına geldi. Tam Picasso'ya maması ve suyuyla alakalı bir şey söyleyecekken bir ıslık sesi duyar gibi oldu.

Fakat bu gezegende yalnızdı. Islık çalacak kimse yoktu. O bunları düşünedursun Picasso koşmaya başlamıştı bile.

Clarke hemen peşinden koşmaya başladı.

"Picasso, Picasso!" Diye seslenip duruyordu fakat Picasso'yu gözden kaçırmıştı bile.

Bir sahilin yanına gelmişti.

Picasso'ya seslendi. "Picasso? Lütfen geri dön! Yalnız kalmak istemiyorum! Yalnız kalmak istemiyorum..."

"Yalnız değilsin..."

Lexa'nın sesi...

"Ne istiyorsun?" Dedi çaresiz bir sesle.

"Açıklama yapmak." Dedi Lexa görünümünde ki kişi ona yaklaşırken.

"Gerek yok." Dedi Clarke yürümeye devam ederken.

Lexa da yanında yürümeye başladı.

Clarke konuştu. "Anlıyorum. Onlar tekrar yaşamasın diye ben yaşıyorum."

"Ne ilginç bir tür?" Dedi Lexa. gülümseyerek. "Bize çok katkınız oldu. Sizin hakkınızda yanıldığıma seviniyorum."

"Bekle." Dedi Clarke merakla durup Lexa'ya dönerken. "Yani bu... Beni götürmeye mi geldin?"

"Hayır, asla bize katılamazsın Clarke." Dedi Lexa net bir sesle. "Yaptıklarının bir bedeli olmalı."

"Sadece benimkilerin mi?" Dedi Clarke alayla. "Günah işleyen tek insan ben miyim?" Deyip tekrar yürümeye başladı.

"Hayır ama test esnasında cinayet işleyen evrende tek denek sensin." Dedi Lexa.

Clarke ona bakıp alttan alttan sırıttı. "Yine olsa yine yaparım. " dedi gülümseyerek.

"Madi böyle diyeceğini biliyordu." Dedi Lexa.

Clarke kaşlarını çattı. "Madi sizinle mi?"

"Bir anlamda evet." Dedi Lexa. "Bilinci bizimkine karıştı. Huzur içinde. Bir daha asla acı çekmeyecek. Ölmeyecek. Kendi yaşından kimseyi sevemeyeceğine bu dünyada yaşamasını istemeyeceğini biliyordu. Bu yalnız kalman demek olsa bile."

Clarke ona hak verdi.

Lexa konuşmaya devam etti. "Sanırım yalnız olmayacağını bilmesinin etkisi oldu."

Clarke ona döndü. "Dönüşüm bir seçim mi? Geri dönmeyi seçebilir misin?"

"Elbette." Dedi Lexa gülümseyerek. "Ama şimdiye dek kimse bunu seçmedi." Diye ekledi.

O sırada Clarke tanıdık başka bir ses duydu. "Aferin Picasso!"

Clarke'ın gözleri büyüdü. Sesin geldiği yere doğru ilerledi.

O ilerlerken Lexa görünümünde ki kişi konuşmaya devam ediyordu. "Çocuğu olmayacak. " dedi Clarke'ın arkasından adama bakarak. "Ve öldüğünde bize katılmayacak."

Clarke hüzünle gülümseyerek onlara baktı.

Lexa ekledi. "Ama onun umrunda değil."

O sırada tek başına sığınacak bir yer inşa etmeye çalışan Bellamy onu fark etmişti. "Clarke!" Diye seslendi ona gülümseyerek.

Ardından Clarke'a doğru hızla koşmaya başladı.

Clarke da yüzünde oluşan gülümseme ile ona doğru koşmaya başladı.

Ikili birbirine sımsıkı sarıldı. Ayrıldıklarında Clarke kaşları çatık bir şekilde sordu. "Sen dönüşüme inanıyordun, neden dönüşmedin?"

Bellamy gülümsedi. "Dönüşmek bir seçim. Ve ben dönüşmektense seninle kalmayı tercih ettim."

Clarke'ın kaşları hala çatıktı. "Ama neden?" Diye sordu şaşkınlıkla. Içinden bir ses Bellamy'nin onu sevdiğini söylüyordu.

Ya da Clarke bunu istiyordu.

Bellamy Clarke'ın gözüne gelen bir tutam saçı sarışın kızın kulağının arkasına attı. "Çünkü seni seviyorum."

Clarke'ın yüzünde bir gülümseme oluştu. Ardından tekrar birbirlerine sarıldılar. "Ben de seni..."

•••

600 Kelime!

Bu bölüm gryffindorhandan1 e ithafen. Umarım istediğin gibi bir bölüm olmuştur.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir!

Baaaay!

𝘉𝘌𝘓𝘓𝘈𝘙𝘒𝘌 || 𝙊𝙉𝙀-𝙎𝙃𝙊𝙏Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin