Bu bölümü nasıl olur diye kafamda çokça kurgulamıştım. Sonra birden ders çalışmam gerekirsen esiverdi ben de yazdım. Ders çalışmam lazım, makale okumam lazım ama ben anca bölüm yazıyorum. :(
Bölüm şarkısı medyada.
Keyifli Okumalar!
Yorumlarınızı bekliyorum.
*** Aşkın Nur Yengi - Baba***
Dönüş yoluna çıkmadan önceki akşam yemeğinde kızım Yiğit'e küs sofraya oturdu. Sebebini sorduğumuzda söylemedi. "Küstüm işte küstüm!" den başka ağzından laf alamamıştık. Yiğit'e sorduğumuzda Şirin bir şey anlatmayınca o da "Kötü bir şey demedim ki, valla demedim!" demişti. Burcu'yla arabaya binmeden önce anlaşmıştık. O Yiğit'in ağzını yoklayacaktı ben de kızımın.
Arabaya bindiğimizde arkamı dönüp "Şimdi anlatmak ister misin bana ne olduğu, bebeğim?" diye sorduğumda kollarını göğsünde kavuşturup "Ihıh konuşmıycam!" dedi Şirin sonra da kaşlarını çatıp bakışlarını başka yöne çevirdi. Birden onu bu denli kızdıran şeyin ne olduğunu merak etmiştim. "Arkaya yanına gelmemi ister misin? Kulağıma söylersin!" dediğimde "Hayır söylemiyceeem!" dedi kızım başını sallayarak sonra da yolu izlemeye koyuldu. Sıkıntıyla nefesimi verip önüme döndüğümde Doğuhan'a baktım.
Yüzü sıkıntılı duruyordu, düşünceli bir şekilde çenesinin köşesini kaşıyıp "Lunapark'a mı gitsek belki yol üzerinden vardır?" diyerek arkaya, kızıma doğru laf attı. İlgisini bir şekilde çekmeye çalışıyordu. Şirin bunu kesin kabul ederdi. Yüzüme yayılan gülümsemeyle kızımı dinlerken kendinden emin, net bir dille gelen "Hayır gitmek istemiyoyum." Lafıyla yüzümdeki gülümseme dondu kaldı. Şirin az önce lunaparka hayır demişti. Yiğit ona ne söylemişti ki bu kadar bize karşı öfkeliydi? Çantamdan telefonumu çıkartım Burcu'ya mesaj attım.
Öğrenebildin mi?
Birkaç dakika sonra Burcu'dan mesaj geldi.
Burcu: Hayır keçi gibi inadı var oğlumun. Sen öğrenebildin mi?
Hayır, bizimki de keçi çıktı.
Eve dönene kadar Doğuhan aklına geldikçe birkaç uğrayabileceğimiz yer söyledi. Kızım hepsini elinin tersiyle itip yalnızca eve gitmek istediğini söyledi. Eve eşyalarımızı çıkartmaya bizimle beraber geldiğinde "Gel istersen bir kahve içer öyle gidersin." dedim. Homur homur bize hiç pas vermeden salona yürüyen kızıma bakarak "Emin misin, istersen bir de bensiz konuş." dedi.
"Baksana bana da pas vermiyor." dedim. Ayakkabılarını çıkartıp içeri girdiğinde "Ben konuşmayı deneyim sen kahveleri yap sonra da ben içeri giderim sen denersin." dediğinde teklifi kulağıma mantıklı gelmişti. Şu ara nasıl olsa araları iyiydi, belki kızımı o konuştururdu. Babasının öldüğünü öğrendiği günden sonra Doğuhan'la konuştuğunda biraz toparlamıştı belki yine öyle olurdu. Yanımdan geçip gitmeden önce kolundan tutup onu durdurdum. Maviliklerine minnetle bakıp "Teşekkür ederim." diye fısıldadım.
Bana aşkla bakan meftun olduğum bir çift maviliğe kısa bir veda ederken mutfağa doğru ilerledim. Üstümdeki yağmurluğu çıkartıp yemek masasının yanındaki sandalyeye astım. Kollarımı sıvayarak çekmeceden bakır cezveyi elime aldım. Ocağın yanındaki tezgâhın üzerindeki kırmızı kapaklı kavanozu açıp iki ölçek kahve koydum. Sürahiden iki fincan su döküp cezveyi ocağın üstüne koydum. Kahve ağır ağır pişerken mutfak kapısına çıkıp içerideki konuşmayı duymaya çalıştım.
İkisinin de sesi çıkmıyordu, biraz daha yaklaştım. Yok içeriden çıt çıkmıyordu. Şirin'i konuşturmayı becerememişti anlaşılan bir an önce köpüren kahveyi fincanlara döküp Şirin'e de meyve suyu doldurdum. Tepsiyi elime alıp içeri gittiğimde Şirin ortalıkta yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğunun Aşık Kadını - Ruh-i Revanım -
RomanceHayat #1 - 23.10.2020 - Son zamanlarda yakışıklı yüzü hep kederliydi, derin maviliklerine hüzün çökmüştü, yorgundu, düşünceliydi. Eskiden böyle değildi. Gözleri çakmak çakmak olurdu, alev alev bakardı, baktı mı içime kor düşürür yüreğimi yakardı...