48. Bölüm

2.6K 204 26
                                    

Selaaam ben geri döndüm. <3

Yeni bölüm için sınır: 150 oy 100 yorum. 

Keyifli okumalar, yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim. 

*** Sezen Aksu - Deli Divane***

Burcu'ya Doğuhan'la yaptığımız plandan bahsettiğimde bundan hiç hoşlanmamış gibi suratını ekşiterek bakıyordu bana. "Tam komşumu buldum diyorum, çocuklar birbirine alıştı, düzeninizi kurdunuz nereden çıktı şimdi bu taşınma planı?" diye sordu huysuz bir sesle. Bu kaşları çatık hali bana kızımı hatırlatıyordu. Parmakları arasında tuttuğu içi buz dolu kahve bardağı dudaklarına götürdü. Hava bilmem kaç dereceydi ve yarın saat önce havuzdan çıkmamıza rağmen sıcaktan yapış yapış olmuştum. Vücudum adeta ter değil su atıyordu. Buzlu kahvesinden büyük bir yudum aldıktan sonra bana konuşma fırsatı tanımadan konuşmasını sürdürdü. "Bir de bir anda böyle bir karar alıyorsunuz, hani bizden bir şey saklıyorsunuz diyeceğim ama..." uzandığı şezlongdan bana doğru döndü ve gözündeki güneş gözlüğünü hafifçe burnun ucuna düşürdü. Kafasını eğip ve gözlerini kısarak sorgular bir tavırla "Saklamıyorsunuzdur diye umuyorum." dedi kinayeli bir ses tonuyla. "Di'mi?" diye ekledi üstüne basa basa.

"Bir anda değil ki, birkaç haftadır bunu düşünüyorduk. Anlattım sana az önce, Doğuhan'la konuştuk ve bir süre buralardan uzaklaşmanın bize iyi geleceğini karar verdik diye, en azından geçmişin, anıların yükünden kurtuluruz. Hem belli mi olur siz de taşınmaya karar verirsiniz?" diye sordum.

"Ay yok ben hiç sanmıyorum. Tamam, bazen İstanbul trafiği beni çileden çıkartıyor ama yine de İstanbul'dan başka yerde de yaşayamam. Şu üç gün bile bana yetti." Daha yazlığa geleli üç gün olmuştu. Doğuhan'sız geçirdiğim üç gün... İşlerini toparlayamadığından o bizi bıraktıktan sonra İstanbul'a geri dönmüştü. Tatilden sonra taşınacağımızdan işlerini ayarlıyordu.

Bir süre aramızda sessizlikğ oldu. Başımı eğmiş üzerimdeki sarı, çiçek desenli mayomu incelerken uzanıp koluma dokundu. "Biz, Şirin'e ve sana çok alıştık. Yiğit de bakma huysuzluk yapıyor arada ama Şirin'e alıştı. Şimdi gideceğinizi duyunca o da üzülecek." dedi.

Çocuklara baktım. İkisi de dünyadan bir haber çocuk havuzunda şakalaşıyordu. Buruk bir tebessüm dudaklarıma yayıldı. Bakışlarımı çocuklardan çekip ona çevirdim. "Daha cadının haberi yok, sizden ayrı kalacağını duyunca kıyameti kopartacak." dedim.

Burcu da hafifçe alt dudağını dişleyip başını salladı. Bakışlarından Şirin'in tepkisinde hem fikir olduğumuzu görebiliyordum.

Biraz daha havadan sudan sohbet ettikten sonra ona esas neyden bahsetmediğimi fark ettim. Bir anda "Asıl sen onu bunu bırak da Jülide'nin nerede olduğunu duydun mu?" dedim, sabırsız bir sesle. Eğer duyup bana söylemediyse ona sitem etmeye kendimi hazırladım.

"Neredeymiş? Hep bir bahanesi var onun da, hep yoğun biliyorsun." dedi, Jülide'nin sürekli bizi oyalamasından dolayı ona karşı biraz bozuk konuşuyordu. Demek onun da bu konudan haberi yoktu. "Amerika'daymış hanımefendi." dedim birden ve ekledim "Amerika'ya Safa ile birlikte gitmiş üstelik!" sözlerimi duyduğu anda Burcu'nun mavilikleri nazar boncuğu gibi kocaman açıldı. Tiz bir sesle "Ne?" dedi, soru yağmuru geliyordu.

"Nasıl? Biz niye bunu bilmiyoruz!" soruları peş peşe gelmeye başlamıştı.

Kenan bahçe kapısından kafasını uzatıp "Bir sorun mu var?" diye seslendi, karısının tiz sesini duyunca endişelenmiş olmalıydı

"Yok yok!" dedi Burcu, bir an önce onu başımızdan uzaklaştırıp konuşmaya devam etmek ister gibi elini salladı.

Tek kaşını kaldırıp "Emin misiniz?" diye sordu Kenan, ikimize de sanki ondan bir şey saklıyormuşuz gibi sorgular bir şekilde bakıyordu.

Doğunun Aşık Kadını - Ruh-i Revanım -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin