Dilan ve Bölüm şarkısı medyada.
Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin! :)
*** Harun Kolçak, Gülçin Ergül - Ağlat Beni***
Azra meselesi kafamı biraz kurcalasa da kolye meselesinden ona bahsetmedim. Burcu'nun doğum gününde tanıştığımızda yanlış bir anlaşılma olduğunu, benim aralarındaki ilişkiyi bu şekilde anladığımı söyledim.
Ertesi sabah kahvaltıda Burcu ile Begüm Hanım'ın derneğinin benim için başlattığı kampanyanın sosyal medyada nasıl yankı bulduğunu konuştuk. Bana sosyal medya hesaplarından birkaç paylaşım gösterdi. Dilan Yalnız Değildir, Dilan'ın Sesi Olalım, Zülfikar Cibranoğlu Tutuklansın başlıklı yazılarla bir sürü destek paylaşımı vardı.
"Susmayacağız sinmeyeceğiz hesap sormaya devam edeceğiz! Zülfikar Cibranoğlu isimli sözde namus bekçisi şahıs tutuklanana ve hak ettiği cezayı alana kadar adalet nöbetine devam edeceğiz."
" #ZülfikarCibranoğluTutuklansın Gündemden düşürmenize müsaade etmeyeceğiz. Hukuk devletinde katil avlamak zorunda kalmaktan utanıyoruz. İçeride olması gerekenler içeri girdiğinde sevinecek olmamızdan utanıyoruz. Ama bilin ki bu haklı mücadelede siz hak edene ettiği cezayı verene kadar durmayacağız."
"Bir can daha kaybetmek istemiyoruz. Bir anne, bir dost, bir kardeş, bir evlat daha kaybetmek istemiyoruz. Vicdanları bastırıp toplum olarak susarsak; vicdansızlara, sevgisizlere, kötülere kaybetmeye devam ederiz. Kaybettiğimiz her bir masum adına yaşamak ve adaleti sağlamak zorundayız."
"Dilan'ı ve kızını öldürmek isteyen cani yalnızca iki hafta tutuklu kalıyor. Yalnızca iki hafta! Tutuklu kalması gereken bu cani şu an sokaklarda... Hep beraber Dilan'ın sesi olalım! #DilanToprak"
Bunlara benzer onlarca, yüzlerce veya binlerce yazı vardı. Satıları okurken duygulanmıştım. Güçlükle yutkundum. Bu şekilde tepki toplamaya devam edilirse Zülfikar'ın tekrar tutuklanacağına emin olduğunu söyledi. Berrak da Zülfikar'ın serbest kalması sanki kendi hatasıymış gibi daha sıkı çalışıyordu. Onlara ne kadar teşekkür etsem azdı. Tek başıma olsaydım olanları düşünmek dahi istemiyordum. Burcu gibi insanlarla tanışmak için Allah'ın bir lütfuydu. Kahvaltıdan sonra kahvelerimizi içerken Burcu birkaç telefon görüşmesi yaptı. O yanımdan uzaklaşırken internette adımı arattım ve hakkımda yazılanları okudum. Birçok haber sitesinde 'Namus Davası' başlığı atılmıştı. Yüzümü buruşturdum. Zülfikar'ın namusumu koruyor gibi bahsedilmesinden hoşlanmamıştım. Haber sayfalarından birine girdim ve yazılanlara göz attım. Satırları okurken bir anda dehşete kapıldım. Gazete Zülfikar'ın ifadesini kaynak alınarak haber yapmış olmalıydı. Titreyen parmaklarımla sayfayı aşağı indirdim. Amcasının oğlunun namusunu koruyan bir kurban olarak lanse edilen adamın bana yaptıklarını göremeyecek kadar yozlaşmış satırlarının sonuna geldiğimde telefonu sehpanın üzerine büyük bir gürültüyle fırlattım. Çıkan sesle Mevhibe Abla ile Burcu aynı anda yanıma koştu.
İkisi de beni süzdü. Fiziksel bir şeyimin olmadığını gördüklerinde Burcu karşısındaki her kimse onu daha sonra arayacağını söyleyerek kibar bir dille telefonunu kapatıp yanıma geldi. "Dilan, kuzum iyi misin? Bir sorun mu oldu?"
Başımı eğdim, bakışlarım sehpanın üzerinde duran haber sayfasına kaydı. Yanıma oturamadan önce bakışları bakışlarımı takip edip sehpanın üzerinde duran telefonumu eline aldı. Onu bana uzatmadan önce açık sayfaya göz ucuyla baktı.
"Ah, kuzum..." dedi sanki konuyu anlamış gibi midi boy, pileli eteğini toplayıp yanıma otururken "Bu gazeteyi takma haberleri yalan dolan hem yayın yönetmeni şuursuz herifin teki, kadın düşmanları bunlar, o yüzden boş ver sıkma canını. Bak seni bilen biliyor, bu şekilde..." tekrardan telefonu çalmaya başladı. Arayan evden çıkalı yarım saat bile olmamış Kenan'dı. Aramayı sonlandıracaktı ki ona engel oldum. Nasıl olsa bizim konuşacak zamanımız olurdu, hem biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Okuduklarımı sindirmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğunun Aşık Kadını - Ruh-i Revanım -
RomanceHayat #1 - 23.10.2020 - Son zamanlarda yakışıklı yüzü hep kederliydi, derin maviliklerine hüzün çökmüştü, yorgundu, düşünceliydi. Eskiden böyle değildi. Gözleri çakmak çakmak olurdu, alev alev bakardı, baktı mı içime kor düşürür yüreğimi yakardı...