7. Bölüm

9.4K 493 44
                                    

Bölüm şarkısı ve Burcu medyada.

Sabah atacaktım bölümü ama dayanamadım. :) Sizden tek bir ricam var oy ve bölüm içi yorumlarınızı eksik etmeyin.

Keyifli Okumalar!

*** Sertap Erener - Ben Yaşarım ***

Şehrin çıkışında bizi bekleyen Pandora şirketine ait uçağı gördüğümde neredeyse 12 saat sürecek araba yolculuğu yapmayacağımızı öğrendim. Daha doğrusu onu gördüğümüzde Doğuhan bize bu durumu açıkladı. Uçak Kenan ve Doğuhan'ın e-ticaret şirketine aitmiş. Kızımla beraber ilk uçuş deneyimimiz olacaktı. Biraz gergindim. Arabadaki kısa sohbetimizin üzerine hiçbir şey konuşmadık. Şirin'i koltuğuna oturtmadan önce uçukla ilgili sorularını cevaplamam gerekti. "Nasıl yani, kuş gibi mi uçucaaaz?" diye sordu gözlerini büyüterek. "Evet anneciğim ama biz değil, uçak öyle şekilde uçacak." diye açıklamada bulunduğum sırada Burcu gri paltosunu çıkartmış, üzerindeki ince hatlarını belli eden hoş triko lacivert elbisesi ve uzun krem rengi çizmeleri ile şık ve asil bir görüntüye sahipti, karşımızdaki çizmeleri ile neredeyse aynı renkteki deri koltuğa oturdu. "İlk defa mı uçağa biniyor?" diye sordu. Uçağa binmeyi geç kızım ilk defa uçak görüyordu ama bunu ona söylemedim. Başımı salladım. "Evet, biraz meraklıdır da Şirin Hanım," dedim. "Ben de ilk defa bineceğim." demeye utandım. Halbuki kimse anasının karnına uçak yolcuğu yaparak gelmiyordu ama yine söyleyememiştim. Sıcak, samimi bir tebessümle beni onayladı. "Fark ettim, çok akıllı maşallah!" dedi.

"Bu arada sen rahat mısın?" diye sordu üzerimdeki yağmurluğu göstererek, içerisi dışarısına göre baya sıcaktı. Fermuarımı indirdim ve yağmurluğumun önünü açarak oturdum. "İyiyim şimdilik," dediğimde arada kısa koridorun karşısındaki dörtlüye Kenan, Safa ve Doğuhan oturdu. Doğuhan hemen yan tarafımda kalıyordu. Ona göz ucuyla baktığımda bana doğru eğildi. Uzun boyu sayesinde aramızdaki mesafeyi kapatmakta zorlanmamıştı. "Kemerini tak, uçak türbülansa girerse panik yapma, hava koşulları iyi gözüküyor." dedi alçak bir sesle ve sonrasında geri çekildi. Bu kısa soğuk ve bilgilendirici sohbetin ardından yalnızca başımı salladım. O benim ilk defa uçağa bindiğimi biliyordu, aynı şekilde Safa da biliyor olmalıydı. Başımı kaldırdığımda Burcu'nun meraklı bakışlarını yakaladım. Hemen bakışlarını bizden çekip camdan dışarıya çevirdi. Uçak havalanmadan önce dediği gibi Şirin'le kemerlerimizi taktım.

Yanımızdaki uğultulu sohbeti Şirin'in cızıl cızıl sesi böldü. Parmağıyla camdan dışarıyı gösteriyordu.

"Anne bulut, aaaa biy bulut daha üzerine oturabiliy miyim, çok güzel!"

Güldüm. Kim o bulutların üzerine oturmak istemezdi ki?

"Oturamazsın ki, anneciğim." diye açıkladım üzerindeki montu çıkartmasına yardım ederken.

"Ama neden?"

"Çünkü onlar yalnızca çok küçük su damlacıkları, buz kristalleri veya her ikisinin karışımı, yani onları bir arada gördüğün için sana öyle yumuşak ve oturulası geliyor." dediğimde sanki dediklerim onun için çok büyük ve derin anlamlar ifade ediyormuş gibi başını salladı. O sırada boynunda şık turuncu bir fular olan neredeyse benimle aynı yaşta üzerinde lacivert, kumaş bir takım olan hostes yanımıza geldi. Önce Burcu'ya sonra da bana dönüp "Bir arzunuz var mı, efendim?" diyerek sordu.

Burcu, "Ben bir Türk kahvesine hayır demem Buseciğim," dedi.

Buse yüzünde nazik bir tebessümle, "Tabi efendim," dedikten sonra bana döndü. "Hayır teşekkür ederim." diyerek başımı salladım ama Burcu araya girdi. "Salep veya süt getirebilir istersen?"

Doğunun Aşık Kadını - Ruh-i Revanım -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin