Sınırın geçildiğini görünce hemen yeni bölüm yazdım. Umarım beğenirsiniz.
Medyada bölüm şarkısı vardı.
Bölümü @aysg_uskli 'ya ithaf ediyorum. İthaf isteyen yazabilir. :)
Sınır: 130 oy 100 yorum.
Sınır geçilmeden de asla bölüm atmayacağım bundan sonra böyle bir karar aldım. Bölüm istiyorsanız destek olabilirsiniz. Benim için günü çok da önemli değil geldiği zaman okurum diyorsanız da sıkıntı yok yorum yazmak zorunda değilsiniz. :)
KEYİFLİ OKUMALAR! :)
*** Ayla Çelik - Daha Bi'Aşık***
O geceden sonra Şirin yemiyor, içmiyor, konuşmuyordu. Kızım eski neşesini kaybetmişti. Korktuğum başıma gelmişti, gerçekler ona ağır gelmişti. Gerçekleri anlatmak gibi bir hata yaptığım için kendime kızdım. Onun neşesini çalmakla kendimi suçladım. Bir gün nasıl olsa öğrenecekti ama ben erken ve bencilce davranmıştım. Neşesini çaldığım gibi hayallerini de çalmıştım. Evdeki herkes elinden geleni yapıyordu ama olmuyordu. Kızım için bir şeyler hep eksik kalıyordu. Onu böyle gördükçe ben daha da üzülüyordum. O yemedikçe benim de kursağımdan bir şey geçmiyordu. O konuşmadıkça onu konuşturmak için benim çenem daha da açılıyordu.
Yiğit'in odası hazırlanmıştı, artık resmi olarak Yiğit'in odası diyebilirim. Oda bir günde hazırlanmıştı. Ertesi günü de sanki Kenan'ın içine doğmuş da o odayı hazırlatmış gibi sosyal hizmetlerden evi ziyarete gelmişlerdi. Hepimizle tek tek görüşmüşler, evi, ev halkını sormuşlardı. Aslında Yiğit'e Kenan ve Burcu'dan daha bir aile bulamayacaklarını biliyorlardı ama yine de prosedür uygulandı. En zoru süren dava üzerine sorulardı. Zülfikar eli ayağa tutmadığı halde taburcu olmuştu. Duruşması bir ay sonraydı. O anları hatırlamak beni biraz yıpratsa da olanları tek tek anlatmıştım. Olay bu evde yaşansa da onlar sadece mağdurdu. Bir daha asla böyle bir hadisenin yaşanmayacağına emin olmaları için elimizden geleni yaptık. Bir de dışarıda yığınla duran adamlar vardı. Sözde sosyal hizmetlerden gelirlerse diye bu hafta Doğuhan onları azaltacaktı ama sözde kalmış bu lafı. Kenan bu duruma biraz bozulsa da yapacak bir şey yoktu. İkisi de kendine göre haklıydı.
Bugün Yiğit resmen aileye giriyordu. 29 Aralık günü hem Burcu hem Kenan hem de Yiğit için bir milattı. Mevhibe abla ve Şahika abla dünden beri etrafta koşturup duruyordu. Ben de yardım etmek istiyordum ama bana her zamanki gibi müsaade etmemişlerdi. Mecbur yine Şirin'in yanında oturmuş onun yüzünü gülmek için elimden geleni yapıyordum. Ona sevdiği masalı okudum, Aslan Kral ona kendini hatırlattığından ikinci en çok sevdiği animasyon olan Oyuncak Hikayesi'ni açtım, Simba'yı salona aldık. Değişen hiçbir şey yoktu. Sanki benim Şirin'im gitmiş yerine sessiz, sakin, mahzun bakışlı bir çocuk gelmişti. Nemli gözlerimi kırpıştırıp iç geçirdim. Ah be annem neden böyle yapıyorsun ki? Sen mutlu ol diye çabalarken neden her defasında elime yüzüme bulaştırıyordum ki? Telefonu eline verdim. Türlü şebekliklerle fotoğraf çeksin diye onu da yapmadı. Boyama yapalım dedim fili griye, zebrayı siyah beyaza, zürafayı kahverengiye boyadı. Benim kızımın hayal dünyası renkliydi. Böyle boyama yapmazdı ki. Burcu böyle giderse psikoloğa götürmekte fayda var demişti. Haklıydı. Ben kızımın çocukluğuna zarar vermek istemiyordum. Böyle giderse onu bir psikoloğa götürecektim. Kızımın açık kahve araları sarı buklelerini usul usul parmaklarımın arasında okşayarak taradım. Saçlarını öpüp kokladım.
"Bugün Yiğit gelecek belki ona da oyuncaklarını gösterirsin. Beraber oynarsınız ha?" dedim, bu haber onu heyecanlandırır diye ummuştum. Beklediğim olmadı. Heyecanlanmayı geçtim merak edip soru dahi sormadı. Hafifçe tebessüm edip omuz silkti. Aklından ne geçiyordu acaba? Beni suçluyor muydu? Belki de babasını suçluyordu. Bir kez olsun onu sevmeden bu diyardan göçüp gittiği, göçerken de kardeşini de alıp götürdüğü için...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğunun Aşık Kadını - Ruh-i Revanım -
RomanceHayat #1 - 23.10.2020 - Son zamanlarda yakışıklı yüzü hep kederliydi, derin maviliklerine hüzün çökmüştü, yorgundu, düşünceliydi. Eskiden böyle değildi. Gözleri çakmak çakmak olurdu, alev alev bakardı, baktı mı içime kor düşürür yüreğimi yakardı...