39. Bölüm

3.1K 271 69
                                    

Yeni kapağımızı nasıl buldunuz? 

Kısa ama sizi krize sokacak bir bölümle geldim. :D

Bölüm şarkısı medyada

Keyifli Okumalar! 

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfeeen! :)

*** Sezen Aksu - Biliyorsun***

Geçen akşam olanları Burcu'ya özet geçerken kızımın beni duymaması için yatak odasına yatağın kapıdan uzak tarafına çökmüştüm. Doğuhan iki üç akşamdır çekinmeden üst üste yemeğe bize geliyor, Şirin ile vakit geçiriyordu. Önceden üst üste gelmezdi ki Şirin'in dikkatini çekmesin ama sanırım "Doduhan Baba" olmak onun da hoşuna gidiyordu. Bahanesi de dürüst bir şekilde "Sizi ve yemeklerini özlüyorum." Olduğundan benim canıma minnetti. Gün içinde hem çalışıyor olmak hem dersler hem de ev işleri beni yoruyor olsa da o ocağa Doğuhan akşama gelecek düşüncesiyle bir şeyler koymak beni ayrı bir mutlu ediyordu. Daha bir aşkla yemek yapmamı sağlıyordu.

Burcu telefonun ucunda "Ayyy inanmıyorum!" diye cıvıldadığında sesindeki neşe benim de yüzümü güldürdü. "Nasıl sevindim bilemezsin! Demek bizimki artık Şirin'in Doğuhan Babası" dediğinde onu gülerek düzelttim. "Doduhan, Doğuhan değil lütfen canım. Düzeltince kızıyor haspam!" dediğimde ikimizde telefonun ucunda kıkırdadık. Arkadan Kenan'ın meraklı sesini duydum. Burcu ona anlattıklarımı kısa bir özet geçerken odanın kapısı çaldı.

"Neyse daha sonra daha detaylı konuşuruz, ben bizimkileri çok yalnız bıraktım. Arada bir Soğuk Savaş dönemi Amerika – Sovyet ilişkisine bağlıyorlar. Her an içeride bir füze krizi çıkabilir." dediğimde "Derslerimizi de aksatmıyoruz Dilan Hanım." diye takıldı Burcu, sınava az kaldığından günden güne geriliyordum. Allahtan sınav sistemi değişmişti de sınav 15 Haziran'daydı. "Hatırlatma hatırlatma yaklaştıkça geriliyorum."

"Hadi selam söylersin, iyi akşamlar!" dedi kapatmadan önce "Sen de çok selam söyle, görüşürüz. İyi akşamlar." diyerek telefonu kapattım. Ayağa kalkacağım sırada odanın kapısı açıldı. Doğuhan kucağında Şirin'le odaya girdi. Ağzımı açacağım sırada Doğuhan işaret parmağını dudaklarına götürüp sessiz olmamı işaret etti. Şirin başını göğsüne koymuş kollarını Doğuhan'ın geniş omuzlarına atmış sesi çıkmıyordu. Yatağa yaklaştığında göğsünde uyuyakalmış meleğimin yüzünü gördüm. Mışıl mışıl öyle huzurlu uyuyordu ki Doğuhan onu yatağa yatırırken oldukça dikkatli davrandı. Kızım kollarını çekmemek konusunda inat etse de güçlükle ayrıldığında kollarını bu sefer de yastığına doladı. Beraber sessizce odadan çıktığımızda ikimizin yüzünde de şapşal bir gülümseme vardı. İkisini bu şekilde göreceğim ilk zamanlar ölsem aklıma gelmezdi ama olmuştu. Çok da tatlı olmuşlardı. Salondaki koltuğa kendimi atmadan önce "Çay veya kahve bir şey..." Doğuhan beni elimden tutup koltuğa çektiğinde sustum.

"Seni... sadece seni görmek istiyorum. Başka hiçbir şey istemiyorum." dedi, yorgun bakışlarıyla buluştu gözlerim. Uzanıp avucumu yanağını yasladım, kirli sakallı yüzünü okşadığımda başını hafifçe eğip avucumun içini öptü. Kalbim bu ufacık hareketiyle pır pır oldu. Kelebekler onu gördüğüm andan beri midem ahenkle dans içindeydiler. Değişen veya eskiyen hiçbir şey yoktu.

"Artık evlensek mi?" diye sordu. "Bir bahanemiz de kalmadı."

"Şey ama sınav?" Gerçi bu şekilde ilerlersek bir sorun olmayacaktı. İş, dersler ve özel hayatım şu anlık beni yorsa bile sorunsuz gidiyordu. Bu şekilde devam edebilirsem bir süre sonra alışacağımdan bu çektiğim yorgunluğun kalacağını da zannetmiyordum.

Doğunun Aşık Kadını - Ruh-i Revanım -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin