22. Bölüm

5.5K 342 64
                                    

Bölüm şarkısı medyada!

Bölümde adı geçen Ömer Ağa Seni Bana Vermişler kitabından. 

Keyifli Okumalar! (Uykulu gözlerle bölümü tamamladım atıyorum inşallah hata yoktur. :D)

Sınır: 100 oy - 50 yorum

*** Zuhal Olcay - Yine Aşk Var***

Akşam saatlerinde, bizimkilerin işlerini anca toparlamasıyla çıkmamız altıyı bulmuştu. Saat üçteki görüşme iki saatten uzun sürmüştü. Azra üzerinde şık, bordo, beyaz düğmeli ceket elbisesiyle görüşmeye gelmişti. Onun güzelliğini görünce insanın asabı bozuluyordu. Kenan'ın odasında beklerken içeride yalnızca iş konuştuklarını düşündüm. Sonuçta iş hayatı böyleydi. İş yapanlar insanlar toplantı yapardı, görüşürdü. Çaylar, kahveler götürülürken yapılan bir iş görüşmesiydi. Bacağımı titrettiğimi fark ettiğim zamanlarda kendimi durduruyordum ama bunu yapmak elimde olan bir şey değildi. Bir ara Safa da aralarına katıldı. Gözüm Kenan'ın aralık kapısından gözüken Doğuhan'ın odasının kapısındaydı. Görüşmeleri bittiğinde Azra bize selam vermeye Kenan'ın odasına geldi. Güzel olduğu yetmezmiş gibi alımlı, kibar, güler yüzlü bir kadındı. Burcu, elbisesine bayıldığını söylediğinde Azra ona kendi tasarımı olduğunu ama ona bir tane hemen hediye edebileceğini söyledi. Yalan yok, elbisesi gerçekten güzeldi ve güzel de taşıyordu. Kısa bir sohbetten sonra yanımızdan ayrıldığında rahat bir soluk bıraktım. Ona bakarken kendimi yetersiz hissediyordum. Sürekli kafamın içinde bir kıyas vardı. Doğuhan aralarında bir şey olmadığının üstüne basa basa söylediği halde neden sürekli olarak onu kendimle kıyaslıyordum ki? Kendime kızdım. Her kadını kafama takacaksam bu adam nasıl iş yapacaktı? Hem ona bakacak olsaydı ben yokken bakardı öyle değil mi? Beş yılı bensiz geçmişti. Benim başka bir adamla severek evlendiğimi düşünmüştü ve buna rağmen elinde onca fırsat varken hayatına kimseyi almamıştı. Kendi kendimi rahatlatmaya çalışırken kızımın buklelerini okşadım. O bugün biraz sıkılmıştı ama Safa onu güzel oyalamış, Jülide ile onu iyi idare etmişlerdi.

Dışarıdan oldukça pahalı duran şık bir restorana giriş yaptığımızda Doğuhan kapıdaki çalışana "Ömer ağabey yok mu?" diye sordu. Demek burası tanıdıkları birinin yeriydi.

"Hoş geldiniz Sarp Bey, kendisi çok uğramaz biliyorsunuz ama isterseniz hemen geldiğinizi haber vereyim." dediğinde Doğuhan gerek olmadığını belli ederek onu eliyle durdu. Doğuhan he dese adam hemen Ömer ağabey her neredeyse onu bulup getirecek gibi duruyordu.

Bizi deniz manzaralı, cam kenarı bir masaya oturttular.

Kızımı yanıma alırken diğer yanıma Doğuhan oturdu. Bu fırsatı kaçırmayacağını biliyordum. Yol boyu ufaktan parmak uçlarıyla parmaklarımı okşarken Şirin'e yakalanmaktan korkmuştum. Ona bu durumu nasıl açıklayacağımı bilmiyordum. Daha babasının öldüğünü söyleyememişken bir de bu durumu açıklamak benim için çok zordu. Anlatmadıkça anlatacaklarım üst üste birikiyordu. Koca bir dağ ve gerçekler yumağı beni bekliyordu. Şirin sandalyesine kurulurken Jülide'de de onun yanına oturdu. Karşımda oturan Burcu'ya baktım. Sabah evden çıktığımızdan daha farklı gözüküyordu. Kenan ile konuşmalarından beri gerginliği ve üzüntüsü geçmişti. Düşünceliydi, durgundu ama yüzü gülüyordu.

Garson siparişlerimi almak için yanımıza geldi. Menüyü inceleyip karar vermemiz uzun sürmedi. Kebap ve et yemekleri ağırlıklı menüde karar vermesi zor değildi. Kebapta ortak bir karar kılınmıştı. Burcu ve Kenan'ın bu kadar kebap sever olması beni şaşırtıyordu. Acaba onları da Safa ve Doğuhan mı alıştırmıştı? Siparişi verdikten sonra Safa, Kenan'la Burcu'ya döndü. "Siz bugün hayırdır?" diye sordu ikisine de.

Doğunun Aşık Kadını - Ruh-i Revanım -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin