Sınavlarım başlamak üzere bir de ödevlerim de var o yüzden kısacık vaktimde size böyle bir bölüm yazdım. Bölümü sevmeyeceğinize eminim ama bol bol yorum bırakmayı unutmayın!
Keyifli okumalar!
Bir sonraki bölüm 19 Aralıkta gelecektir. (Çok yazma aşkı gelmediği sürece vakit bulmam imkansız.)
*** Melike Şahin - Aşk Bitti***
Gecenin aydınlığı, kışın baharı olacaktı elbet. O kapıdan çıkarken içim huzurluydu. Titreye tireye girdim salondan başım dik çıkıyordum.
O adama yirmi yıl on ay hapis cezası verilmişti.
"Başardın." dedim Berrak'a, ona gururla ve hayranlıkla bakıyordum. O benim gözümde bir savaşçıydı. Bana gülümseyerek baktı. "Başardık." dedi. O ve ben yalnız değildik. Yanımda beni destekleyen, bana ve haklarıma sahip çıkan onlarca, yüzlerce ve hatta binlerce insan vardı. Başarmıştık. O adamın hak ettiği cezayı almasını sağlamıştık. Rahat bir nefes almak için erken miydi bilinmez ben o dört duvar arasından çıktığım anda yüzümü güneşe dönüp rahat bir soluk bıraktım. Soğuk hava benim heyecanımdan neredeyse on derece yükselmiş gibiydi. İlk defa korkmuyordum. İçimde hayatın güzelliklerine dair bir umut vardı. Belki bundan sonra bizim için yeni bir hikaye başlardı. Beyaz bir sayfayı bugün açardık. Arabaya binene kadar Doğuhan'la hiçbir şey konuşmadık. Yüzünde bana yansıtmamaya çalışsa da gergin bir hava vardı. Onun için daha bitmiş değildi. Hakkındaki suçlamalar devam ediyordu. Arabaya bindiğimizde etrafımızdaki kalabalığı umursamadan uzanıp elini tuttum. Bizim için Paris'te çekilmiş fotoğraflarımızla evliliğim esnasında da görüştüğümüz ve evlilik dışı bir ilişki ile kızımın ahlakını bozduğum iddiaları ileri sürülmüştü. Yıllarca kızımı sırf cinsiyeti yüzünden istemeyen aile şimdi kızımı düşünüyormuş gibi poz kesmişti. Onları hatırladıkça midem bulanıyordu. Nereden vuracaklarını şaşırmışlardı. Mahkeme salonuna girmeden önce Doğuhan'ın evlilik teklifi ederken taktığı yüzüğü parmağıma takmıştım. Orada hepsi parmağımdaki yüzüğü görmüştü. Berrak da durumu açıklamada ve belgeler konusunda oldukça profesyoneldi. O olmasa ne yapardım bilmiyorum. Bu insanların zihniyetleri çok pisti onlara laf anlatmaya kalkmak deve hendek atlatmaktan çok daha zordu. Doğuhan ile evleneceğimi öğrendiklerinde yüzlerine bakmasam bile az çok ne tepki verdiklerini tahmin edebiliyordum. Bu daha önce olması gereken bir şeydi onlar mani olmasalardı. Azra gelmemişti. Bizi yüzüstü bırakmıştı. Buna hem Burcu hem de Berrak çok şaşırdı. Gelmiş olsaydı evlilik dışı ilişkilerinin meyvesine sahip kişinin kızımın babası olduğunu göreceklerdi. Azra'ya mahkeme salonunda epey bir öfkelenmiştim ama hakim kararından sonra o da aklımdan uçup gitmişti.
Dönüş yolunda ikimizde sessiz ama huzurluyduk. Başarmış olmanın verdiği tatlı huzurdu. Konuşup büyüyü bozmak istemiyordum. Arabadaki sessizliği birkaç defa telefon sesi bozdu. Doğuhan her defasında telefonunu sert bir şekilde kapatıp aramızda bir yere bırakıyordu. Son çalışında camı açtığında ne yaptığına tuhaf bir şekilde baktım. Telefonu camdan dışarıya yol kenarına fırlattı.
"Doğuhan!" dedim bu ani tepkisi karşısında afallamıştım. "Neden yaptın bunu?"
"Zır zır ötmesin diye." dedi umursamaz bir şekilde camı kapatıp yola devam ederken.
"Sessize alabilirdin?"
"Önemli bir şey değildi zaten." Bu pasif agresif tavırları karşısında üstüne basa basa önemli değildi demesi daha da tuhafıma gitti. "Sen iyi misin? İstersen arabayı kenara çek sakinleş. Bak o adam hak ettiği cezayı aldı. Senin de durumunun anlaşılacağına eminim. Hem Berrak halletmeye çalıştığını söyledi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğunun Aşık Kadını - Ruh-i Revanım -
RomanceHayat #1 - 23.10.2020 - Son zamanlarda yakışıklı yüzü hep kederliydi, derin maviliklerine hüzün çökmüştü, yorgundu, düşünceliydi. Eskiden böyle değildi. Gözleri çakmak çakmak olurdu, alev alev bakardı, baktı mı içime kor düşürür yüreğimi yakardı...