Bölüm şarkısı.
Keyifli okumalar! (Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.)
*** Ümit Besen, Pamela Spance - Seni Unutmaya Ömrüm Yeter Mi?***
Mevhibe ablanın getirdiği melisa çayından bir yudum aldım. Burcu bana destek olmak yanımdaydı. Eve geleli yaklaşık bir saat olmuştu ama ben hala içimdeki korkuyu atabilmiş değildim. Gözlerindeki kin ve nefret gözümün önünden gitmiyordu. Titreyen parmaklarımla çay fincanını çay tabağının üzerine bıraktım ve derin bir nefes aldım. Burcu beni sakinleştirecek bir takım haklı şeyler söylemişti ama Cibranoğullarını tanımıyordu. Onların nasıl kalpsiz insanlar olduğunu bilmiyordu. Zülfikar'ı ne niyetle yolladıklarından haberi yoktu. O büyükşehirde doğmuş büyümüş entelektüel bilgi birikimine sahip her insan gibi sorunların konuşularak veya hukuki yollarla çözüleceğini düşünüyordu. Bilmiyordu ki bu adamların anladığı tek dil şiddetti, kavgaydı. Dış kapının çaldığını duydum. Kenan gelmiş olmalıydı. Aşağı inip bir süre yalnız kalsam ve düşünsem iyi olacaktı. Böylelikle onların huzurlarını da bozmamış olurdum. Ayaklandığım sırada başımı kaldırdım ve bize doğru gergin bir ifadeyle gelmekte olan şu anda, şu halde en son görmek istediğim insanı gördüm. Üzerinde gri bir takımla büyük ve sabırsız adımlarla bize doğru geliyordu. Bakışları doğruca üzerimdeydi. Burcu'ya selam verdikten sonra bana döndü. Arkasından da Kenan ve Safa girdi odaya. Onlar Doğuhan'a göre biraz daha sakindi ama yüzlerindeki ifadeden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Tam karşımda durduğunda ona bakmamaya çalışarak, Burcu'ya döndüm "Ben aşağı insem iyi olur." dedim.
"Ama kendini iyi hissediyor musun ki?" diye itiraz etti Burcu. Başımı salladım ve güçlü yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Aslında dokunsalar dağılabilirdim. "Zülfikar mıydı?" diye sordu Doğuhan, bildiği halde. Bakışlarını üzerimde hissediyordum ama ona doğru dönmedim. Ona bakmak şu an en son sorunum olması gerek dertleri bana hatırlatıyordu. Mesela Safa'nın telefonunda gördüğüm o görüntüyü, o kadınla geçirdiği güzel zamanları hatta bir sürü güzel kadınla geçirdiği güzel zamanları ve dahası gibi, şu an bunları düşünmek istemiyordum. Aslında bunların aklıma gelmiş olması bile oldukça mantıksızdı.
"Evet," dedim güçlükle.
"Yaklaşmaya çalıştı mı?" diye sordu öfkeyle. Başımı sağa sola salladım. "Öylece baktı. Fahri ağabeyin verdiği mesaj çok açık." dedim bu sırada Safa ve Kenan yandaki ikiliğe koltuğa oturmuşlardı. Safa araya girdi. "Zülfikar bir an önce avucunu yalayarak topuklasa iyi eder." diye homurdandı. Bakışlarım ona kaydığında bacağını dizinin üzerine atmış oldukça gergin bir şekilde oturduğu gördüm. Haklıydı, haklı olmasına ama bu şekilde tepki vermesi beni şaşırtmıştı.
Kenan, "Bunlar ne zannediyor kendilerini mafya mı? Asarım keserim alırım neyin kafası bu! Bu kadın zaten o adamla evlenmek istese neden evini terk etsin, kafaları basmıyor mu buna!" o da en az Safa kadar öfkeliydi. "Kesinlikle, hem bugün yeterince gözü korkmuştur bir daha yanımıza yaklaşamaya cüret edemez." dedi Burcu hepsi birbirine gaz veriyordu ama unuttukları çok büyük bir detay vardı veya hafife aldıkları biri. "Gelecek," dedi Doğuhan onlardan daha mantıklı düşünüyordu veya daha dürüsttü. "Gelecek ama onu elime geçirdiğim ne yalayacağı bir avucu ne de topuklayacağı ayakları olacak." dediğinde suratımı buruşturdum. "Ah, Sarp gerçekten mi? Biz haktan hukuktan bahsediyoruz. Gerçekten fikrin bu mu?" dedi Burcu tiksintiyle.
"Ağabeyim haklı, zevkle yardımcı olurum."
Aynı anda hepimiz Safa'ya döndük bir anda Doğuhan'ın yapacaklarını hayal etmek onu keyiflendirmiş gibiydi. Burada ben yokmuşum gibi konuşmalarından rahatsız olarak araya girdim. "Tek istediğim önce bebeğimin sonra da kendi sağlığımı korumak, dahası gerçekten umurumda değil. Amacı belli, vermek istediği mesaj da belli ve çok açık yanıma yaklaşabilir mi yaklaşamaz mı bilemiyorum. Onların benim neyi istediğimi umursadıklarını sanmam daha çok kendi isteklerine odaklanmış durumlaralar, bu arada sizin huzurunuzu kaçırdığım için de özür dilerim." dedim ve daha fazla burada durmak istemiyordum. Onların düşünceleri beni sadece daha da karanlık düşüncelere sevk ediyordu. Kimse zarar görsün istemiyordum. Odadan çıkmak için kapıya yöneldiğimde birinin peşimden gelmekte olduğunu duydum. Beni durdurmadı. Kapıya doğru yöneldim ve merdivenlerden ineceğim sırada arkamı dönüp baktım. Gördüğüm kişiyle kaşlarım çatıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğunun Aşık Kadını - Ruh-i Revanım -
RomanceHayat #1 - 23.10.2020 - Son zamanlarda yakışıklı yüzü hep kederliydi, derin maviliklerine hüzün çökmüştü, yorgundu, düşünceliydi. Eskiden böyle değildi. Gözleri çakmak çakmak olurdu, alev alev bakardı, baktı mı içime kor düşürür yüreğimi yakardı...