3. Bölüm

11.2K 527 28
                                    

Merhaba yine gününden önce bölümü yazıp atan yazarınız geldi.

Medyada bölüm şarkısı ve Doğuhan Sarp Şanlıbey var.

***Zakkum - Ben ne Yangınlar Gördüm ***

Yorum bırakırsanız sevinirim. Sizin düşünceleriniz benim için çok önemli keyifli okumalar. :)

Taksiye bindiğimizde en fazla 40'larında olduğunu düşündüğüm seyrek saçlı, esmer taksi şoförü bana ters ters baktı. Tipi tam bu köyün adamlarına benziyordu. "Abla benim müşterim var." dedi bana bakmadan bu kibarca in taksimden deme şekliydi. Şirin'e baktım. Bunu sorun planım dışında gerçekleştiği için ne yapacağımı bulmaya çalıştım.

"Ama benim gitmem lazım," dedim.

"Abla müşterim var bak taksimetre çalışıyor," dediğinde taksimetreyi gösterdiğinde yazan miktara baktım. Daha yeni gelmiş olmalarına rağmen şimdiden 100 TL tutmuştu bile, çantamı kucağıma çektim. "Ben sana onu da veririm, sen beni gideceğim yere götür sonra yine gelirsin buraya," dediğimde adam başını salladı. "Yok olmaz, abla. Şimdi çıkarlar içeriden beni uğraştırma gözünü seveyim." dedi ısrarla. O konuşurken onu ikna edecek bir sebep bulmaya çalıştım. Bugün çok fazla Şirin üzerinden gidiyordum ama aklıma başka çare gelmiyordu. "Kızım için, lütfen." dedim. "Bak neredeyse dağ başındayız. Başka taksi nereden bulayım ben şimdi?" diye sordum sesim titrerken. Gözüm dikiz aynasına takıldığında Safa'nın taksiye bakmakta olduğunu gördüm. Yüzünde memnuniyetsiz bir surat ifade vardı. İçinden yaptıklarımı onaylamadığını tahmin edebiliyordum. Bakışlarımı dikiz aynasından çektim. "Ne tutarsa veririm ama beni götür zaten gideceğimiz yer yakın, daha sonra geri dönersin." dediğimde ilk defa başını çevirip bize baktı. Önce bana sonra Şirin'e baktı. Şirin her şeyden habersiz arabanın içini incelemekle meşguldü adam ona bakınca, "Nereye?" diye sordu isteksiz isteksiz.

"Otogara," dedim.

"Ne otogara mı? Orası bir saatten uzun süren abla ben seni götüremem kusura bakma." dediğinde adamın inatçılığından bıkmıştı, "Parasıyla değil mi kardeşim götür işte!" diye söylendim. "Sanki sana bedava götür diyoruz. Parası neyse vereceğim, o beklediğin her kimse gitsin kendine başka taksi tutsun. Sen çoluğun çocuğun için yapmaz mısın? Aynı durumda karının, ananın, bacının başına gelse ve senin gibi bir taksici denk gelse düşünebiliyor musun? Geldiğimiz hale bak, insanlık ölmüş!" diye hiddetle aklıma gelenleri saralarken Şirin bile benden uzaklaşmıştı. Taksi şoförü bu tepkim üzerine söylense de, "Tamam be tamam," dediğinde rahat bir nefes aldım. Şirin'i yanıma çektim ve kulağına eğilerek, "Özür dilerim, anneciğim," dedim. Hayat sesimizi çıkartmadığımız sürece bize isteklerimizi vermiyor. Ben de istediğimi almak için artık sesimi duyuracağım, bu daha başlangıç. Taksi diğer arabaların arasından sıyrılıp yola koyulduğunda arkama baktım. Safa hala orada bize bakıyordu. Taksi uzaklaşırken cebinden telefonunu çıkarttığını gördüm. Birine haber vermemesini umut ettim. Gerçi yapacak olsa bunu daha öncesinde yapardı öyle değil mi? Başımı çevirdiğimde taksi şoförü hala ağzında bir şeyler geveliyordu. Bana söyleniyordu ama umurumda değildi. İnsanlık için küçük, kendimiz için büyük bir adam olmuştu. Konak yolundan çıkarken otogara gittiğimizde ne yapacağımızı düşündüm? Rotamızı planlamam gerekiyordu.

***

Taksi otogarın girişinde durduğunda taksimetreden gözümü alamıyordum. Sayılar o kadar hızlı değişiyordu ki dijital ekranın bozulmuş olmasını diledim. Ama maalesef bozuk falan değildi. 1 saat 22 dakikalık mesafenin bedeli oradaydı. İçim acıya acıya elim çantama gitti. Bu çantamdaki paranın neredeyse yarısıydı ve daha ilk günden bu kadar para harcamak içime oturuyordu. Taksici adamın keyfine diyecek yoktu. Sonuçta neredeyse bir günde kazandığı parayı ona ödeyecektim. "345 lira 50 kuruş, abla." dedi pişkin pişkin. İnsan o tutarı söylemeye utanırdı, insanlar hangi ara bu kadar vicdansız olmuştu Taksimetreyi sıfırlamadığından benden önceki binen parasını da söylediğim gibi ödemek zorunda kalacaktım. Elim titreye titreye çantanın dibine gitti ve kadife bez parçasını elime aldım. Çantanın içinden bezin içinden 400 lira çıkarttım ve isteksiz adama uzattım. Cebinden çıkarttığı bir tomar paranın arasına benden aldıkları ekledi ve sonra para üstünü bana uzattı. Aldığım paraya bakmadan çantama attım. Araçtan inmeden önce taksicinin "Bereket versin abla." dediğini duydum. Her ne kadar beni söylenerek getirse de günün sonunda mutlu olan o olmuştu. "Kolay gelsin," dedim ağzımın içinde geveleyerek ve taksiden indim. Şirin'i eğildim ve kucağıma aldım. "Geydik mi, anne?" diye sordu. Tüm yol boyunca aynı Shrek çizgi filmindeki eşek gibi bunu tekrar edip durmuştu. Ona gideceğimiz yolun daha yarısında bile olmadığını söylemek istedim ama onun zihninde bu kadar uzak mesafenin canlanmayacağını biliyordum. "Şimdilik geldik anneciğim," dedim.

Doğunun Aşık Kadını - Ruh-i Revanım -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin