40. Bölüm

3.7K 257 123
                                    

Ben geldim! İlham perilerim sınav haftası beni rahat bırakmıyor maalesef keşke siz de yorumlarınızı arttırıp bana biraz destek olsanız. Bu arada lafım kesinlikle her bölüm paragraf arası yorumlarıyla beni motive eden bebişlere değil. <3 Seviliyorsunuz.

Umarım Doğuhan'ın ağzından olan kısmı beğenirsiniz. Erkeklerim biraz hanımköylüdür(!) :D Medyada mezdeke bırakıyorum. (az kurtlarımızı dökelim :D)

Keyifli Okumalar!

***

İşten vakit bulduğum bir arada Burcu'yu aradım. Stüdyoda kayıtta olduğundan akşam eve geçtiğinde beni arayacağını söyledi. Jülide'yi aradığımda ondan da Burcu'nunkine benzer bir yanıt almıştım. Bir görüşmede olduğunu ve müsait bir zamanında beni arayacağını söylediğinde söylenerek işime, telefonda gelen şikayetlere odaklandım. Akşam sekizden sonra Burcu görüntülü konuşmaya üçümüzü bağladı. Şirin televizyon karşısına iki seksen uzanmış önünde meyve tabağı en sevdiği çizgi filmi izliyordu. Doğuhan dünkü atışmamızdan sonra bu akşam yemeye gelmemişti. Kızım yemek saatinde Doduhan babasını sorduğunda ona işleri olduğu için bu akşam gelemeyeceğini söyledim. Bu duruma biraz bozulmuştu. Sabah rutin Günaydın mesajından başka bir şey yazmamıştı. Kendimi trip yiyor gibi hissediyordum. İş çıkışı saatinde attığı mesajda da yemeğe gelmeyeceğini ve bana iki gün bana müddet verdiğini söylemişti. Suratım beş karış telefonu cevapladığımda Burcu salonda kucağında patlamış mısırla oturuyordu. Jülide'de dışardan yeni gelmiş daha üstünü bile değiştirmeden bizimle konuşmaya oturmuştu. Jülide'nin güzelliği gözümden kaçmamıştı. Sanki bir buluşmadan gelmiş gibi süslenmişti. Onun işte nasıl giyindiğini bildiğimden bana bu hali biraz abartılı gelmişti. Selam hoş beşten sonra "Jülide bu ne güzellik?" diye laf atmadan duramadım. Burcu imalı bir sesle konuşarak bana destek çıktı.

"Evet Jülide, bugün pek bir güzelsin... Bu güzelliğinin sırrını bizimle paylaşmak ister misin?"

Jülide sorumuzla hazırlıksız yakalanmış şekilde tekledi. "Ben... şey... Görüşmedeydim. Ondan size söylemiştim." dediğinde Burcu ile resmen bakışlarımızla anlaştık. "Bu görüştüğün kişi bir karşı cins miydi? Görüşmenin teması flört içeriyor muydu?" diye sordu Burcu az önceki ses tonunu koruyarak. Sıcak çikolatamdan bir yudum alıp ona destek çıktım. Doğuhan beni sıcak çikolataya alıştırdığında beri bağımlı olmuştum, bırakamıyordum.

"Yani biraz ama ciddi bir şey değil. Her zamanki gibi işte." Bizi geçiştirmeye çalıştığında "Hmmm... Sapanca'daki gibi ciddi olmayan şeyler mi?" diye sordu Burcu sanki biz çocuğuz da bizi mi kandırıyorsun der gibi konuşmuştu. Bu tepkisine gülerek karşılık verdim. Keyfim yerine gelmeye başlamıştı. Jülide'nin o kesik ve sorunlu internetime rağmen piksel piksel gözüküyor dahi olsa kızardığını görebiliyordum. Yanakları al al oldu, bakışlarını kaçırdı. Eli saçına gitti ve saçlarıyla oynamaya başladı. Sıcak basmış gibi ensesindeki saçını omzunda topladığında "Ben zaten gelecektim iyi hissediyordum kendimi. Ondan o şey yapınca biz de şey yaptık öyle şey oldu. Biz öyle geldik aslında kasıtlı değil." diye geveledi ve hatta saçmalamadı.

"Şeyden başka bir şey anlamadım inan, Dilan sen anladın mı kuzum?" diye sordu Burcu, acımasızca Jülide'yi kıvrandırmaktan zevk alıyor gibi bir hali vardı. Jülide böyle konuşuyorsa ben Safa'yı düşünemiyordum. Bizimkinin başına ne düşmüştü acaba? Akşam farklı, ertesi gün farklı kararlar alıyordu. Dengesiz Safa umarım bu defa da kızı üzmezdi.

Arkadan gelen sesle dikkatim dağıldı. Burcu Kenan'a "Aşkım o neydi, o ses ne?" diye sordu.

Kenan'ın geçiştirmeye çalışır gibi "Mühim bir şey değil." dediğini duydum. Tekrardan aynı sesi duyduğumuzda sanki mezdeke havası gibi bir ses olduğunu anladım. Çok kısa sürüyordu, bir saniye kadar kısa. Kenan söylendiğinde Burcu merakla elinde telefon oturduğu yerden kalktı. Kenan'ın yanına oturduğunda telefonuna dikti gözünü. "Telefonundan mı geldi o?" diye sordu. Derken Kenan'ın telefonunda neden mezdeke havası çalsın ki diye düşündüm. Bu durum hepimize tuhaf gelmişti ki Kenan'ın telefonuna gelen ardı arkası titremelerle Burcu kocasına tuhaf bir şekilde baktı. Işığı yanan telefonun ekranına baktığında "Doğuhan Ağa'nın Kına Gecesi mi? Bin yıl süren..." diye ekrandaki yazıyı okuduğunu duydum. "Aşkım bu nee?" diye telefonu gösterdiğinde kahkaha atıyordu. Jülide'yle orada ne olduğunu anlamaya çalışarak ekrana tuhaf tuhaf bakıyorduk. Kenan iç geçirdi. "Ayvaz'ın... İşte Safa'nın halt yemeleri, nikâh öncesinde Sarp'a bekarlığa veda gecesi yapacakmış!" dediğinde gülüyordu. "Tüm gün adam işe gelmeyip organizasyonla uğraştı, bu gidişle Sarp'ı evlilikten soğutmazsa iyi. Üzgünüm Dilan." derken yaka silkmişti. Bingo! Ufak bir detay vardı orada Safa bugün işe gitmemişti. Üstelik kendine bahane de bulmuştu. Jülide'nin de gün içinde görüşmesi vardı. Bu detayı yakaladığım anda yüzüme şeytani bir gülümseme yayıldı.

Doğunun Aşık Kadını - Ruh-i Revanım -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin