DC - 45. Bölüm

1K 97 46
                                    

+50 vote olduğu gibi yb gelecektir arkadaşlar. Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen, iyi okumalar.

*****

"Derin! Derin, Selen ölüyor!"

Yere düşen telefonu alıp evden koşarak çıktım. Hava çok soğuktu. Yolda taksi görme umuduyla nasıl gideceğimden habersiz sadece koşuyordum. Deli gibi koşuyordum.

Saat gecenin dördüydü ve annemlere haber vermeden, gürültüler eşliğinde evden dışarı atmıştım kendimi. 

Artık nefesim kesilmeye başlayınca yol kenarında durdum. Elim göğsümün üstünde, sakinleşmeye çalışıyordum. Kısık nefeslerin arasında gecenin karanlığında gözüme sarı araba takıldı. Yürüyerek yanına gidiyorum çünkü koşacak gücüm kalmamıştı. Fazla hareket etmeyen biri olduğum için on dakikadır koşuyor olmam bile mucizeydi.

Arabada aklıma gelen şey kanımı dondurmuştu. Abiyi durdurup indim. Ya oyun oynuyorlarsa? 

Ya yine Aras'ın bana yaptığı saçma şakalardan biriyse bu. Zorla Cansu'ya beni arattırmıştır ve Selen'in üstünden böyle bir görev vermişse, olabilir miydi?

Taksici gidip gitmeyeceğimi sorduğunda biraz daha zaman istedim. Düşünmem gerekiyor. 

Madem çıktım yola... En fazla ne kaybederdim ki giderek, değil mi? 

Umarım şaka yapmak gibi bir hata yapmamışsındır bu sefer Aras. Yoksa yemin ederim seni gebertirim, yemin ederim.

Hastaneden içeri girmemle Cansu'yu köşede ayakta dururken görüp yanına gittim.

"Hey, ne oldu?"

Yüzünü bana çevirdiğinde ağlamaktan yüzü kıpkırmızı olmuştu. Cansu konuşamayınca resepsiyoniste gidip  Selen Türkay'ın nerede olduğunu sordum. 

Üçüncü katta olduğunu söyleyince şaka olma ihtimali aklımın bir köşesinde beynimi kemiriyordu.

Sinirle Cansu'nun koluna yapıştım.

"Üçüncü katta ama sen onun yerine girişte duruyorsun. Nerden baksan çok iyi şaka. Tamam Aras nerdeysen çık ortaya!"

Şaşkınca bana bakarak daha çok ağlamaya başladı.

"Sen ciddi misin ya? Gerçekten şu anda bile Aras'ı mı düşünüyorsun? Arkadaşımız ölüyor diyorum ölüyor!" Beni ittirip merdivenlerden üçer üçer yukarı çıkarken peşinden gittim. Nereye gidiyordu?

Üç yazısının yazdığı kapıdan geçince sağ ilerde Ceren'i bağırırken buldum.

"Ne demek bir şey yapamayız? Kardeşimi görmek istiyorum, bırak beni! Ben ikiziyim benden alın."

Doktor'un "Maalesef bir şey yapamayız. Kan grubu aynı olan birinden almamız gerekiyor."

İkiz olsalar da kan grupları aynı değildi, sanırım bundan dolayı sinirliydi. Olayı anlamaya çalışırken kararsızca "B-benim sıfır negatif." dediğimde hemşirelerden biri hızlıca kan alma odasına götürdüler.

Kolumda iğnenin o hafif acısını hissedince artık iş şakanın boyutunu aşmış gibi duruyordu.

Kan verdikten sonra yavaşça Ceren'le Cansu'nun yanına gidince utana sıkıla ne olduğunu sordum. O sırada doktorun gelmesiyle başım dönmeye başladı.

"Elimizden geldiğince kanı temizlemeye çalışıyoruz fakat aşırı doz almış."

Cevabını bildiğim halde sormaktan korktuğum o soruyu sordum.

"N-neyi?"

Doktor beni takmayıp birkaç saat beklemekte fayda olduğunu söyledi.

Doktor "Biraz daha erken gelmiş olsaydınız keşke." dediğinde kaskatı kesildim, suratım bembeyaz oldu.

D/C ? (Şişe Çevirmece)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin