"Hayır yani ne yapmaya çalıştığını da anlamıyorum. Dün durduk yere kendi çapında triplere girip yarış istiyorsun. İstemiyorum seninle yarışmak. He ama bana Derin beni bir daha yenmeni istiyorum diyorsan, o zaman başka." dememle o en sevdiğim gülüşle ona bakmaya başladım. Bana gıcık olduğunu belli edercesine baktıktan sonra şişeyi çevirdi.
Onu gıcık ettiğimin farkındaydım ve eğer şişe ikimizde durursa ve özellikle de ben cevaplayan kısım olursam ne yaparım hiç bilmiyorum. Doğruluk-cesaret fark etmeksizin karşımdaki o olduğu sürece içimi rahatsız eden bir şey oluyor. Rahatsız etmek demeyelim de, yine ne yapacağım acaba diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum kısaca.
Herkes şişenin kimlerde duracağına bakıyordu. Yavaş yavaş şişe durmaya başlarken Aras'a baktım. Bu sefer pis pis gülerek o bana bakıyordu. Şişenin masada yaptığı ses kesildikten sonra bakışlarımı şişeye çevirdim. Şişe Bensu ve Emir arasında durdu. Soran Emir, cevaplayan Bensu. Doğruluk demişti. Emir bir süre düşündükten sonra bana baktı.
"Derin'i bu kadar sevmeme nedenin ne?"
NE?! Şu kıza niye beni sormuştu şimdi. Hayır ben ne alakaydım şimdi.
Gülüp "Bence boş insanları sorarak boşa harcama sorunu." dediğinde gülmekle yetindim.
Normalde de kavga etmeyi veya insanlarla tartışmayı seven bir insan değilimdir. Bir şey demememden faydalanarak konuşmaya devam ediyordu ki cevap verene kadar susmayacağını bildiğim için konuşmaya başladım.
"Emircim, peki sen istese bile benimle aynı seviyede olamayacak birinin benim adımı ağzına almasına neden izin veriyorsun. Böyle ucuz ve basit laflara yer yok. Teşekkürler." :) Ve yine o en sevdiğim gülüş yüzüme yayılmaya başlamıştı.
"Ne diyorsun ya!" diyerek masadan kalkıp üstüme atlayacaktı ki Ceren koltuk değneğini Bensu'nun kafasına fırlatmasıyla yere düştü. Kahkaha atmamak için zor tutmuştum kendimi.
Anıl yerden kaldırmak için yanına gittiğinde Selen'e baktım. Bensu'ya gözlerini kırpmadan bakıyordu. Aras da oturmasına yardım etti. Kaşlarımı kaldırıp ona baktım. Ne var der gibi başını sallayınca hiç der gibi omzumu silktim. Neyi kast ettiğimi anlamamış gibi davranmaz mı bir de...
"Ne o, beni mi kıskandın yoksa?" bunu gerçekten herkesin içinde sesli söylediğine inanamıyorum.
"Aksine ne kadar yakışıyorsunuz diye baktım." Aptal kız! Böyle mi söylenir. Gerçekten düşünmeden konuştuğuna inanamıyorum. Hayır onu kıskanmıyorum. Yani kıskansam bile bunun başka bir manada olduğunu düşünmüyorum. Öyle olsaydı bugüne kadar çoktan belli olurdu bir şeyler, veya hissederdim. Sevdiğim ama aynı zamanda gıcık olduğum bir arkadaşım sadece. Sevdiğim insanları, sevmediğim insanlarla bir arada görmek her zaman canımı sıkardı. Ama onu Bensu buradayken zaten söyleyemezdim. Bana inat ona daha çok yaklaşabilirdi.
"Sonunda doğru konuşmaya başladı." diyen Bensu'nun lafını Özgür kesti.
"Bütün gün didişmenizi dinleyecek halimiz yok Bensu. Cevapla işte uzatma."
Ceren değneğiyle ayağına bastırarak "Sen konuşma!" diye söylendi. E tabi Ceren'e dışarıda kölelik yapan Selen değil Özgür oluyordu. Kendini böyle yaparak affettirebilirse içi daha rahat edermiş.
"O partide herkesin içinde bana meydan okudu kendini beğenmiş ve dans kulübünde en iyi dansçı olma hayalimi yerle bir etti."
"İkimiz de en iyisi olabilirdik. Bu ne biçim bir bahane."
"Zirve tek kişiliktir sersem." dediğinde bunu öylesine söylediğini biliyordum. Ama daha fazla uzatmak istemedim ve onunla muhatap da olmak istemiyordum. Zaten yanındaki kankisi hiçbir şey yapmıyor bütün gün telefona bakıyordu. Şişeyi alıp çevirdim.
Soran Kuzey, cevaplayan Güney.
"Tabii ki doğruluk diyecek halim yok ikizim en fazla bana ne yaptırabilir. Sizden daha vefalı davranır en azından ondan eminim."
"Bizi sınavlardan sonra yani haftaya en az bir günlüğüne tatile götüreceksin. Sakın param yok deme bankadaki hesabında ne kadar paran olduğunu biliyorum."
"Sen hayatımda gördüğüm en büyük şerefsizsin."
Kuzey ikizinin dediğine gülerek "Ee gençler nereye gitmek istersiniz?" diye sorduğunda herkes şaşırmışçasına Kuzey'e bakıyordu. Güney'in bu tarz bir şey beklemediği gözlerinden de okunabiliyordu.
Aras "Yeri ben ayarlarım. Ne de olsa Derin'le güzel bir hipodromda yarışacağız ya."
Bensu da Aras'a döndü "Harika. At binmeyi ne kadar sevdiğimi biliyorsun. Ben de varım."
Gerçekten mi? Bir sen bir de atlarla yarışımız eksikti kızım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
D/C ? (Şişe Çevirmece)
ActionBir grup genç arkadaş çocukların oynadığı bir oyunu oynamaya karar verirken başlarına gelecekleri bilselerdi hiç oynamamayı tercih ederlerdi. Kurallara uyulmadığında ne oluyordu? "Anlamıyorsun! Çocukların oynadığı bir oyundu bu.Hayatımızı değiştiren...