DC - 30. Bölüm

3.4K 212 173
                                    

Yaş kalmayan gözlerim nihayet kesmişti aşağı süzülen damlalarını. Aras yol boyu dışarıya bakmıştı. Durgundu, durgunduk.

İçtiğimiz şeyin herkeste farklı bir etki yarattığını gözlemleyebilecek kadar kafam yerindeydi. Aslında durgun hissetmiyordum kendimi. Sadece korkuyordum. Anıl'ı hiperaktifleştirirken Selen'i hayalet moduna geçirmişti o iğrenç şey. Bende paranoyaklığımı gün yüzüne çıkarırken Aras da ise rahatlamasını sağlamıştı, sanki buna çok ihtiyacı varmış gibi.

Bazıları eğlenirken bazıları eğlenmiyordu. Sırf eğlenmek uğruna neden bunu kendine yapar bir insan? Eğlenebileceği çok daha güzel ve zararsız yöntemler varken...

İçki hiç mi tehlikeli değil? diye soracak olursanız. Elbet tehlikeli olabiliyor ama bu tarz iğrenç şeylerin yanında değil. Her şeyin fazlası zarar olduğu gibi içkinin de fazlası zarar ama önemli olan kendini kaybetmemen. Benden size tavsiye: İçkiyi gerekmedikçe abartmayın yoksa sabah çok güzel bir baş ağrısıyla uyanabilirsiniz. Ve bu içkiden soğumanıza yardımcı olabilecek en güçlü şeylerden biri.

"İn aşağı."

Kapıyı açan adam arabadan inmemizi beklerken Aras'a baktım. Kafasını salladı. Yavaş yavaş kendine gelen Selen'in koluna girip arabadan indik. Aras da kısık sesle bir şeyler geveleyen Emir'in kolunu omzuna atıp diğer elini beline sardı.

Arka arkaya giderken Selen'e bakıp konuştum. "İyi misin?"

Baygın gözlerini kafasını oynatmadan bana çevirdi, ardından tekrar aşağıya bakmaya devam etti. Seni bu hale getirecek ne vermiş olabilir? Böyle giderse bir an önce hastaneye gitmemiz gerek.

Araba şirin bir evin önünde durmuştu.

"Burası neresi?" dediğimde arkamızda yürüyen üç adamdan biri sert sesini duyurdu.

"Girince göreceksin."

Aras kafasını arkaya çevirerek bir bana bir de arkamızdaki yürüyen adamlara baktıktan sonra önüne döndü.

Şirin bir eve geldiğimizi görmek beni içten içe biraz da olsa rahatlatmıştı ama dış görünüşe kanmamamız gerekir. Arkamdan ittirilince yere düştüm.

"N'apıyorsun lan?" diye bağırdığında yanımdan geçerek ona yürüdü.

"İttiriyorum. N'apıcaksın? Kurtarsana sevgilini,"

"Ne oldu, bir şey yapamıyor musun? Yapma ama daha hiçbir şey yapmadığımız halde elin kolun bağlıysa canını acıttığımızda ne yapacaksın?"

"Onun kılına zarar gelirse..."

"Gelirse ne gelirse?" diyerek sırıtan adamı en önde yürüyen böldü.

"İşinize dönün. Şunları odaya götürün, kızları da alt kata indirin."

"Abi, Uluç abi bunları sorarsa?" diye Aras'ları gösterdiğinde öndeki adam omzunu silkti.

"Ek misafir dersin." diye gülerek ilerledikten sonra sağa döndü. Evin içi çok soğuktu, eşya yoktu ve o kadar bakımsızdı ki küften nefes alınmıyordu.

"Beni takip edin. Kaçmaya çalışırsanız yakalanırsınız ve yakalanırsanız canınız yanar. Biz de canınızı yakmak istemeyiz." diyerek az önceki adamın gittiği gibi sağa döndük, aşağıya doğru dik merdivenlere baktım, ardından da Selen'e. Tamam bunu yapabiliriz. Ne kadar zor olabilir ki aşağı inmek?

Nefes nefese kalmış bir şekilde aşağı indikten sonra gördüğüm manzara karşısında donakaldım. Bir sürü kız vardı. Hepsi ayakta ve kenarlara yayılmış bir şekilde yere bakıyordu. Kel bir adam kızların önünde duruyordu.

D/C ? (Şişe Çevirmece)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin