"Koş. Tüm gücünle koş!"
"Aras... Ç-çok yoruldum. Nefesim..."
"Kalk çabuk, kalk! Arkamızdalar."
Kesilen nefesim koşmama engel oluyordu. Kalkıp koşmak istesem de o gücü kendimde bulamıyorum. Birbirini kovalayan sokaklarda durmadan koşuyorduk. Kimden mi kaçıyorduk? Bunu tahmin etmeniz zor değil aslında. Evet, dün bütün arkadaşlarımı döven ve beni bırakmayacak olan adamlardan.
"Kaç kişi olduklarını gördün mü ?"
Konuşamıyordum. Elimle iki diye gösterdim.
"İkiyse iyi. Dünkü gibi çoğalmazlar umarım."
Anlamadığım şey ise neden bizi kovaladıklarıydı ya da neden kaçtığımızdı. Bunu sizin de anlamadığınıza eminim. Ben de anlamış olsam inanın size anlatırdım. Aras yakamdan çekip çöpün arkasına saklanmamızı sağladı.
"Biraz da kibar olsan!" diye sessizce söylendiğimde eliyle ağzımı kapattı. İstemeyerek de olsa canımı acıtmıştı ve bu daha da sinirlendirmişti.
"Şaka mısın ya. Bilerek mi yapıyorsun ?" diye sormamla ensemde acıyı hissetmem bir oldu.
"İşte burdasın." Epey yapılı bir adam ensemden tuttuğu gibi ayağa kalkmamda yardımcı olmuştu(!) Görüntülü konuştuğu adama beni gösterip konuşmasına devam etti.
"Abi kız bu muydu?" Karşıdaki adam yüzümü kameraya yaklaştırmasını istediğinde direkt kendim eğildim ve sesimi kalınlaştırarak "Selam yakışıklım." dedim.
Aras'ın ne yapmaya çalıştığımı anlamadığını anlamıştım. Tam konuşacaktı ki susturup "Bunlarla mı anlaştın abi ?" diye sordum kaş göz yapıp. Artık ne kadar anlayabildiyse...
Aras boş bakışlarıyla "Evet Fatihcim bunlardı yanlış hatırlamıyorsam. Karıştırmıyoruz değil mi abi ?"
"Lan yanlış kişileri yakalamışsın. Geri dönün bakın bir yerlere. Dünkü gerçek bir kızdı, travesti değil salak herif!"
Gerçekten sadece duruşun, görünüşün, sesin bile insanların seni olmadığın biri gibi görmesine yetiyordu. Yargılamak, ön yargılı olmak doğamızda var. Sonuçta insanoğlu değil mi, ne diyebilirsin ki...
Ensemi tutan adam telefonu cebine koyup arkasını dönmüş gidiyordu ki aniden dönmesiyle yerimden sıçradım.
"Niye saklanıyodunuz lan o zaman siz burda. Kimden kaçıyordunuz?"
Aras yayık yayık konuşarak "Abicim sadece siz mi bizi istediğinizi düşünüyorsunuz ?" demesiyle kaşlarım olabildiğince yukarı kalkmıştı. Aras ve ondan beklenmeyen bir ses tonu? Şu an bu durumda olmasaydık o ince sese çok gülmüştüm.
"Gözüm görmesin sizi." demesiyle Aras'ın koluna girdim, sesimi incelterek "Hadi gel tatliim." dedim.
"Az önce kendimden soğumama neden olduğun için teşekkür ederim."
"Aras... Konuşma. Hala hiçbir şey olmamış gibi konuşabiliyorsun." O kadar sinirliydim ki. Bir kelime daha ederse üstüne atlayacak durumdayım.
"Yaptığın gerçekten çok akıllıcaydı. Sesini o kadar kalın nasıl yapabildin ? Harbiden ucuz atlattık."
Hiçbir şey söylemeyip suratına kitlendikten sonra önüme dönüp yürümeye devam ettim. Sahneye çıkarkenki o maskeyi takmak dün yaptığım en akıllıcaydı şeydi, sayende Emir..
Hastanenin önüne gelince durdu, hiçbir şey söylemeyip içeri girdim.
Selen yanıma gelip "Nerdeydiniz? Aras'la aşağıdaki bankta oturacağınızı sanıyordum. Geldiğimde yoktunuz." dediğinde benim de öyle sandığımı lakin Aras oturmayıp yürümek isteyince ara sokaklardan arka sokaklara geçtiğimizi, klüpteki adamların bizi kovalayışını ve pek de mükemmel olmayan erkekmişçesine konuşmamı anlattım.
"Ya bir daha peşine düşerlerse?" diye sorduğunda arkamdaki ses cevap verdi.
"O zaman Derin'in değil de benim planlarım işleyecek." diyen Aras'ı duymamazlıktan gelip bilmiyorum dercesine omzumu salladım.
"Bir daha böyle bir şey yaşanacağını sanmıyorum. Sonuçta bizi dövdüler, güçsüz olduğumuzu sanıyorlar ve kim olduğunu bilmiyorlar. Ellerinde bir şey yok." dediğinde ona döndüm. Güçsüz olduğumuzu sanıyorlar mı? Belki de gerçekten onların yanında gücünün pek önemi kalmıyor Kaya, bunu hiç düşündün mü acaba? Sanki karşısındakiler kendi yaşıtları.
"Evet, buna en başında izin vermemiş olsaydın asla böyle bir şey yaşayacağımı sanmazdım. Haklısın." diye yanından hızlıca geçtim. Kimseyi görmek istemiyorum bu akşam.
Sabah gözlerimi otel odasında açtım. Tamam, hadi gelin durum değerlendirmesi yapalım. Aklımı toplamak için hep başvurduğum yöntem yani. Eğer ben Aras yerinde olsam bunu kabul eder miydim? Açıkçası hayır, etmezdim. Nasıl bir kararlılığın var Kaya. Yoksa denildiği gibi misin? Gerçekten de soyadının hakkını veriyorsun anlaşılan. Ona da hak veriyorum sonuçta oyunun kuralı tamam ama insanın vicdanı rahat etmezdi ya. Yoksa vicdansızın teki misin Kaya? Sorular sorarak mı kafanı topluyorsun, ciddi misin Derin! Tamam bu bir oyun, herkesin başına böyle şeyler gelir o yüzden depresyona girmene ya da kara bulutların üstünde dolaşmasına izin verme. Elbette bunu içselleştirmemelisin çünkü normal değildi. Annemin de dediği gibi doğru her zaman birdir, tektir. Ama iş işten geçti, burda bu güzel havanın ve denizin tadını çıkar yoksa geri döndüğünde pişman olacaksın. Aras'ı da kafaya takma. Önünde intikam alacağın çok güzel oyunlar var. Hmm dışarıya bakalım bi... Evet gerçekten de deniz beni çağırıyor. Kafaya takma, yüzme zamanı!
Aşağıya indiğimde erkekleri gördüm. Hepsi deniz kenarındaki cafede oturmuş kimisi içiyor, kimileri tavla oynuyor, kimisi ağrıyan yerlerini tutuyor, kimisi de denizi izliyordu. İzlenmeyecek gibi değildi aslında, görüntü o kadar güzeldi ki bir an önce yüzmek istiyordum. Erkeklere selam verdikten sonra aşağı kumsala indim. Ben hariç bütün kızlar da burdaydı. Pislikler hiçbiri de uyandırmamıştı.
Duru "Sonunda uyanabildin. Kaç saattir seni bekliyoruz Aras kendi kalksın dedi diye. Başlayabiliriz." Üst tarafımızda oturan erkeklere el işareti yaparak kumsala gelmelerini söyledi.
Şezlongları küçük masanın etrafına topladıktan sonra Bensu şişeyi masaya koyacakken elinden aldım ve tam karşısına oturdum.
"Madem devam ediyoruz. Neden eğlenmeyi tercih etmiyeyim ?" Ve en sevdiğim pis gülüşümü takınıp şişeyi çevirdim
Sadece Bensu'nun gözlerine odaklanmış şişenin masaya çıkarttığı sesin bitmesini bekliyordum. Şişe bende durmayınca üfledim.
Soran Duru, cevaplayan Emir. Cesaret denildi tabiki. Bildiğiniz üzere genelde hepimiz tehdit olarak gördüğümüz kişilerde doğruluk diyorduk ki istenmeyen bir durumla karşı karşıya kalmayalım. Doğruluk dediğimiz takdirde bir sonraki tur cesaret demek zorundaydık zaten. Bilirsiniz kurallar, kurallar, kurallar...
"Yuppi. Hep sana erkeklerle alakalı bir şey yaptırmak istemiştim nedenini hepimiz biliyoruz zaten o yüzden sorma Emoş. Bu akşam gey clubtasın. Aslında clubtayız demek daha doğru olur sanırım." Hehhh bir de bu eksikti.
Özgür yüzünü ekşiterek "Kusura bakmayın ama bir kavgayı daha kaldırabileceğimi sanmıyorum." dediğinde ona destek çıkıp bunun iyi bir fikir olmadığını söyledim ama kimse dinlemiyordu.
Emir ise bu fikirden pek rahatsız olmamış, aksine sanki hoşuna gitmiş gibiydi. "Her halükarda sizle ya da sizsiz gidecektim zaten. Hem birlikte gitmek eğlenceli olabilir. Beladan uzak durursanız bir kavga daha kaldırmak zorunda da olmazsınız, değil mi?"
Ah benim yakışıklı ve tatlı Emir'im...
Bela her zaman arkanda seni bekler, bilmiyor musun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
D/C ? (Şişe Çevirmece)
ActionBir grup genç arkadaş çocukların oynadığı bir oyunu oynamaya karar verirken başlarına gelecekleri bilselerdi hiç oynamamayı tercih ederlerdi. Kurallara uyulmadığında ne oluyordu? "Anlamıyorsun! Çocukların oynadığı bir oyundu bu.Hayatımızı değiştiren...