DC - 41. Bölüm

1K 95 39
                                    


Arkadaşlar selam! Gidişat bölümüne yazdığınız yorumları okudum. Artık HER HAFTA BİR YENİ BÖLÜM yayınlayacağım. Bunun için uğraşacağım ama olur da atamazsam bana çok kızmayın lütfen söz veriyorum atacağım (çalışacağım). 

Buna karşılık sizden istediğim beğenilerin ve yorumların artması. İyi okumalar :)

*****

Gözlerim aralanırken nerde olduğumu anlamaya çalışıyordum. Arkası bana dönük uyuyan çocuk da kimdi ve yanımda ne işi vardı?

Nerede olduğumu anlamak için daha da dikelirken yanımdaki de uyanmıştı.

"Dün akşam iyi vakit geçirdin mi?"

Kafamı sola çevirdiğimde tanımadığım yüz bana bakıp gülümsüyordu.

"Efendim?" Kaşlarımı havaya kaldırıp ona bakarken gülümsemesi daha da yayıldı.

"Akşam eğlendin mi? Ben çok eğlendim." dediğinde üstüme başıma baktım. Giysiler üzerimde, sıkıntı yok.

Bütün kıyafetlerim üzerimdeydi hatta ayakkabımı bile çıkarmadan yatmışım. 

Ne? Altı üstü üstüme baktım niye hemen öyle garipsedin sende ya. Öyle bir şey yapmayacağımı biliyorum ama öyle bir söylüyor ki bir an şüphe duymadım değil.

Ardından kıyafetimi çıkarmama gerek kalmadan bir şeyler yapılabileceğini düşününce omuzlarım kasıldı.

"Hey... Ne oldu canın mı acıyor?" dediğinde göz kenarıyla yanımdakine baktım.

"N-ne içinn..." Kelimeleri istemsizce uzatarak söylemiştim çünkü biraz korkmadım değil. Dün akşam yine ne haltlar yedin Derin.

"Twister oynadık ya hep birlikte hatırlamıyor musun?" diyerek yerde, koltukta, sandalyede yatan kişileri gösterdi.

Hiçbirinin yüzü tanıdık gelmeyince tedirginliğim daha da artacaktı ki Cansu'yu görmemle dışarıya rahat bir nefes verdim. 

"Dün gece ne oldu ya?"

"Of Derin yine mi yaa..." Koltukta saçı başı dağılmış bir şekilde eline aldığı yastığı yüzüyle kapatarak söylenen Cansu'ya 'üzgünüm ama evet' dercesine baktım. Ne yani sanki ben hatırlamadığım için çok mutluyum. Bilerek unutmuyoruz herhalde. Ya da bilerek unutmaya çalışmıyoruz.

"Aras'la kavga edince biz de buraya geldik." demesiyle bir küfür savurdum. ---

Kendime gelmem birkaç dakikamı aldıktan sonra masaya sapladığı bıçağı denize fırlatıp peşinden aşağı indim.

Bizimkilerin yanına ilerlerken kolundan çekip durmasını sağladım.

"Otur şuraya konuşacağız."

"Ben diyeceğimi dedim Derin."

"Aras... Otur şuraya konuşacağız, dedim." Her kelimenin sonuna baskı yapıyordum.

"Neydi o hareket şimdi? Ne yaptığını sanıyorsun sen? Yok yüzünü çizerim falan. Kimi tehdit ediyorsun oğlum sen kimi." Çenesini sıkmaya başladım. Ondan biraz daha güçlü olduğumu bilsem yumruklar eşliğinde dövmesini de bilirdim ama şu an için imkanım bu.

Elimi ittirdi. "Sen de hiç şakadan anlamıyorsun be güzelim..." deyip arkasını dönerken sinirlerime hakim olamıyordum. Ağlama Derin, sakın. Burada değil, sakın.

"Ben senin oyuncağın değilim! Bana istediğin gibi davranamazsın."

"Oyuncak mı? Kimseye senin kadar iyi davranmıyorum. Teşekkür etmen gereken yerde dediğin şeylere bak."

D/C ? (Şişe Çevirmece)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin