DC - 34. Bölüm

3.1K 219 139
                                    


Tanıtım filmini izlemeyen ve abone olmayan kaldı mı? 

İyi okumalar!

*****

Aras elimdeki telefonu vakit kaybetmeden alıp kabını çıkardı. Telefonu kapatmayı da unutmamıştı bunu yaparken.

"Ne yapıyorsun?"

"Sana açma demiştim."

"Aras nasıl-"

"Bilmiyorum. Öğreneceğiz. Buradan hemen gitmemiz lazım. Al şu sim kartını, bir süre takma." 

Hızlı hızlı konuşması onun da en az benim kadar korktuğunu gösteriyordu. Benim aksime daha sakin davransa da bunun nasıl mümkün olabileceğini kafasında düşünüp durduğuna yemin edebilirim.

"Aklından ne geçiyordu senin?"

Sesimi çıkarmadan ses tonunun yükselişini dinledim. 

"Özel numaraları her zaman açar mısın sen?" Sinirleniyordum, daha fazla üstüme gelirsen sakin kalamam.

"Bu akşam evde kalamazsın."

Haklıydı, biliyorum ama son zamanlarda evdekilere karşı tuhaf davranıyordum ve bu her geçen gün daha da gözlerine batıyordu.

"K-almak zorundayım."

Nefesini dışarı verdi. Beni anlamalıydı. Anlamak zorundaydı çünkü başka bir seçeneğimin olmadığını biliyordu.

Bana doğru eğilip torpidonun kapağını açtı. Ellerini o kadar hızlı hareket ettiriyordu ki içindeki her şeyi yere düşürmüştü.

"Nerede bu nerede!" diye kendine söylenirken neyi aradığını sordum. Kağıt ve kalem olduğunu söylediğinde el freninin yanında duran küçük not defterini gösterdim.

"Kalem nerede!" diye tekrar bağırdığında kulağımı kapatmak istedim.

Yanındaydım ve sesi kalın olmasına rağmen bazen anlam veremediğim bir şekilde tiz çıkıyordu.

Açık bıraktığı torpidoya elini tekrar soktu. Sağ eli torpidoda kalemi ararken sol eli camın altındaki boşlukta geziniyordu.

"Buldum." diyerek hızla küçük kağıt parçasına bir şeyler yazdıktan sonra arabada gözlerini gezdirdi. 

Ortada duran sigara paketinin içini açıp sigaraları aldıktan sonra paketi elinde buruşturdu, ardından yazdığı kağıdı içinde görünecek bir şekilde yerleştirdikten sonra camı açıp dışarı attı.

"Ne yazdın? Ne yapacağız?"

Kafasını direksiyona yaslarken ne yaptığını fark edercesine motoru çalıştırıp geriye gitti, ardından dönerek geldiğimiz yoldan gitmeye başladık.

"Nereye gidiyoruz?" Korkuyorum. Bir şeyler söylesene.

Çok ilerlemeden, durduğumuz yeri görecek şekilde villaların olduğu sokağın köşesine arabayı park edip farları kapattı.

"Ne yapıyorsun?" dememle kafamı eliyle bastırdı.

"Eğil."

Hem emir veriyor, hem cevap vermiyor. Bir daha bana soru sordurtmak zorunda kalırsan kafana tekmeyi yersin Kaya. Söylenmeye hazırlanılıyor 3,2..

"Biri gelecek mi diye bakıyorum. Herhangi bir araba görürsen söyle." demesiyle az önce durduğumuz yerin karşısında duran evlerin oradan gelen ışık gözümü aldı.

"Şu ne?" diye eğik kafamı dikleştirmemle kafamdaki baskıyla ağzımdan çıkan iniltiye engel olamadım.

Yan tarafıma kafamı hareket ettirmeden, gözlerimi çevirip baktığımda sırıttığını gördüm. Bir şey diyecek mi diye bekledim ama hayır, demiyordu. Sadece sırıtmıştı pislik. Pislik ama tatlı olanlardan(?) Başka biri olsa şu an bir şeyler ima etmeden duramazdı. Bu da büyük bir başarı Kaya, aferin. 

D/C ? (Şişe Çevirmece)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin