Küçük bir küfür eşliğinde uyanıp alarmımı kapattım ve uyumaya devam ediyordum ki tekrardan alarm çaldı. Tekrar kapattım. Yine çaldı.
Gözlerimi açıp telefonuma bakınca alarmın çalmadığını, Aras'ın aradığını gördüm. Kaşlarımı çatarak telefona bakmaya başladım. Daha karga bokunu yemeden ne diye arıyordu ki. Saat 7.20 idi daha. Ben normalde 8.20 gibi uyanır, hazırlanır ve kahvaltı eder 9.00 gibi okulda olurdum.
"Alo." Uykulu olduğum için sesim boğuk bir şekilde çıkmıştı. Aras'ın güldüğünü hissettim.
"Günaydın uyuyan çirkin."
"Ne var bu saatte beni uyandırıyosun?"
"Kalk. Sitenin önündeyim. Motorla geldim. 15 dakika içinde hazır ol." Ve suratıma kapattı.
İlk başta anlamayıp uyumaya devam etsem de sonradan dediklerini anlayınca yatakta doğrulup hazırlanmaya başladım. Kahvaltı etmeden direkt evden çıktım ve Aras'ın yanına gittim.Gözlerimin büyümesine engel olamadım. "Yok artık!"
"Ne oldu?"
"Sen şaka mısın? Harley mi! Dalga mı geçiyorsun." diye heyecanla Aras'ın yanına gidip motora hayran hayran baktım. Güldü.
"Okula gitmeden önce sürmek istersin diye düşündüm." demek bu yüzden erken gelmişti.
"Çok iyi düşünmüşsün." dedim içtenlikle gülümseyerek. O da aynı şekilde gülümsedi.
"Eee, bu bebeği nasıl buldun bakalım?"
"Bu bebek bir harika!" dedim bende hayranlıkla motora bakarken. Kullanmak için sabırsızlanıyordum.
"Hadi o zaman tak bakalım şu kaskı."
Uzattığı kaskı alarak kafama geçirdim ve direkt motora bindim. Aras'da arkama geçince gaza yavaş bir şekilde bastım. Arabaların az olduğu bir yola çıkana kadar gaza fazla yüklenmek istemiyordum fakat Aras arkamda ne kadar yavaş olduğuma dair söylenip mızmızlanmaya başlayınca hızlı gitmeye başladım. Bunun doğru bir şey olmadığı aklıma gelince birden yavaşladım.
"Ne oldu huysuz? Birden yavaşladın."
"Etrafta bir sürü insan, çoluk çocuk, araba var. Hızlı gitmem."
Sakin bir sokağa girince gaza olabildiğince yüklendim ve hızlı gitmeye başladım. Aras'da bunu beklemiyor olacak ki tiz bir çığlık attı. Ben Aras'a gülerken o ise ellerini belime sarmıştı.
1 saat boyunca aralıksız motor sürüşümden sonra nihayet okula gelmiştik. Bahçede olan herkes bir anda bize bakmaya başladı.
Motordan inip bizimkilerin yanına giderken gözlerim Özgür'ün bakışlarına takıldı. Beni beğeniyle süzüyordu.
Aras boğazını temizledi. Ona baktığımda ise onunda Özgür'e baktığını gördüm fakat Özgür ona bakmamıştı bile. Hala bana bakıyordu. En sonunda Aras konuştu.
"Özgür kardeşim bir problem mi var?"
Bakışlarını benden almayıp konuşmaya başladı. "Derin'in böyle iyi motor kullandığını bilmiyordum. Diğer kız arkadaşlarıma benzemiyor. Şaşırdım, hoşuma gitti açıkçası."
"Sağol." dedim sevimsiz bir şekilde. Özgür ise sadece gülümsemekle yetindi. Aslında hoş bir çocuktu ama keşke kendi kadar kişiliği de hoş olsaydı. Parti gününde beni havuza atmıştı. Soruyu hatırlayınca yine sinirlendim.
"Yanlış anlama seni etkilemeye çalışmak veya seninle ilgilenip dikkatini çekmek gibi bir niyetim yok. Sadece hoşuma gitti ve söyledim. Başka bir şey arama bunun içinde. Rahatsız olduysan özür dilerim." demesiyle Özgür'e baktım.
Ne diyeceğimi bilemeyerek tamam anlamında başımı salladım ve bankta oturan Selen'in yanına oturdum. Ayakta durmuş Aras'la hararetli bir şekilde konuşan Anıl'a bakıyordu.
"Gerçekten onu seviyor musun?"
Şaşkınca bana baktı. "Kimi?"
"Yapma Selen. Kimden bahsettiğimi gayet iyi biliyorsun. Anlamamazlıktan gelme."
"Ben bilmiyorum." Sesi karar vermeye çalışır gibi çıkmıştı. Yerdeki çimenlere bakıp düşünür bir hali vardı.
"Ona açılmayı düşündün mü hiç?"
Neden her şeyi sorup duruyorsun demeyin çünkü Selen'e kendin gidip bir şey sormadığın sürece bize kendiliğinden gelip içini dökmezdi.
"Tabii ki hayır! Asla ve asla ve asla söylemem. En azından şu an için söyleyemem."
Bence de şu an için söylememesi daha mantıklıydı. Sonuç olarak Anıl'ı daha tam anlamıyla tanımıyordu. Onu desteklediğimi bilmesi açısından elini sıkıp gülümsedim. O da aynı şekilde karşılık verdi.
Ve Emir'in "D/C mi oynasak ?" diye sormasıyla tekrardan o mükemmel oyunumuza başladık. Derslerin başlamasına daha 25 dakika vardı ve hiç birimiz yukarı çıkmak istemiyorduk. Şişe Özgür'le Emir arasında durdu. Bu sefer soran Emir'di.
"Cesaret."
"Hmm ne sorsam ne sorsa- heh buldum. İlk dersiniz neyse o hocaya derste bütün sınıfın duyacağı şekilde ilanı aşk yap ."
Emir'in söylediği saçma şey karşısında kaşlarımı çatarak ona baktım. Kaç yaşındayız biz 12 mi? "Bu çok saçma ama." dediğimde ise diğerleri fikrimi söylememe kızdı.
Yukarı sınıfa çıktığımızda Veli hocanın gelmesini beklemeye başladık. Veli hoca kaşları çatık ve dilinin ucunu dışarı çıkarmış bir şekilde geliyordu.
Bu adam efsoların efsosuydu. Hepimiz onu çok seviyorduk. Aynı zamanda da çok uğraşıyorduk.
Elindeki kitapları masaya bırakıp tahtaya örnekler yazmaya başladı. O sırada Özgür aniden sırasından kalkıp koşarak Veli hocaya sarıldı."Oğlum dur! Koca kafalı! Bırak oğlum gerizekalı mısın?!" diye bağırıp Özgür'den kurtulmaya çalışan Veli hocaya bakıp gülmemek için kendimi zor tuttum.
"Hocam... Ben size aşığım! Aşığım ulan!" Veli hoca sonunda Özgür'den kurtulup yüzüne bakmaya başladı.
"2 gram beynin var onu da böyle şeylere kullanıyorsun! Gerizekalı. Geç otur yerine."
"Ben sana aşığım adam! Sabahları kalkmamı istememin tek nedeni sensin..." diye devam ediyordu ki Veli hocanın Özgür'ün başına kitapla vurup ensesine de sertçe vurmasıyla Özgür akıllısı dengesini kaybedip yere düştü. Bütün sınıf gülmeye başlayınca Özgür somurtarak yerine geçti.
Okul çıkışında Cansu benimle birlikte geliyordu. İkizler de servisle avmnin önünde inecekti. Orada buluştuktan sonra kıyafet bakacaktık.
Cansu'nun "Yavaşlasana biraz. Yavaş yürü. Yavaş gider misin!" demesiyle süren yolculuktan sonra nihayet avmye gelmiştik.
İkinci mağazaya girer girmez istediğim gibi şeyler bulabilmiştim. Siyah deri ceket, siyah deri tayt ve düz göbeği açık beyaz tişört almıştım. Üstümde güzel durmuştu ve kızlar da onaylamıştı.
Eve geldiğimde fazlasıyla yorulmuştum. Biraz ders çalıştıktan sonra yatağıma yatıp telefonuma baktıktan sonra uyumaya çalıştım.
Telefonumun titremesiyle telefonu tekrardan elime aldım. Aras'dan mesaj gelmişti.
"Yarın için heyecanlı mısın bakalım huysuz ?" Bir de kendisi huysuz değilmiş gibi bana huysuz diyordu.
"Biraz olabilir. Sen?"
"Hayır."
"Yeneceğinden emin gibisin bakıyorum da."
"Eh, biraz öyleyim." Bu çocuk gerçekten beni çok hafife alıyordu ve kendine çok güveniyordu.
"Yenilmeye hazır ol Kaya."
"Yenilmeye hazır ol Akar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
D/C ? (Şişe Çevirmece)
ActionBir grup genç arkadaş çocukların oynadığı bir oyunu oynamaya karar verirken başlarına gelecekleri bilselerdi hiç oynamamayı tercih ederlerdi. Kurallara uyulmadığında ne oluyordu? "Anlamıyorsun! Çocukların oynadığı bir oyundu bu.Hayatımızı değiştiren...