Uzunn bir bölüm karşınızda. Emeğimin karşılığı olarak oy verir misiniz canlar. İyi okumalar
*****
"Çünkü canın çok yanacak."
Şırıngayı almak için masaya ilerlediğinde Aras'a baktım. Ağlamayı kesmiş ağzını oynatıyordu. Sesimi çıkarmadan ağzını okumaya çalıştım ama anlayamıyorum.
"Ne?" Anlamadığımı belli eden bakışlarla ağzımı oynattığımda gözlerini devirdi. Gerçekten bu konumdayken bile göz mü devirmişti?
Uluç önüne dönüp yanıma gelirken tekrar oyunculuğuna başladı. Kafasını yine sağa sola döndürüyor, ağlıyordu. Uluç gülerek Aras'a baktıktan sonra gözlerini tekrar benimkilerle buluşturdu.
Burada bir terslik var. Nasıl oluyor da delirmişcesine ağlayan çocuk susup bir şey demeye çalışıyor, ardından da tekrar deli gibi ağlayabiliyordu. Ne anlatmaya çalıştı bilmiyorum tek anladığım onu biraz daha oyalamam gerektiğiydi. Onu öpmeden oyalamamın başka bir yolu yok. En hızlı yöntem bu olabilir. Ya da beni uyuşturmasına izin vermek. Ki buna asla izin veremem.
"Abi acilen gelmen lazım." Kapının aniden açılmasıyla git dercesine elini hafifçe havada savurdu.
"Birazdan."
"Malları getiren adam paranın eksik olduğunu söylüyor."
Oflayarak kolumu tutup kapıda duran adama ittirdi.
"Şunu alın yan odaya götürün. Üstünü çıkarttıktan sonra yatağa bağla. Ben gelene kadar yanından ayrılma."
"Hayır!" diyerek kollarımdan tutan adama direnmeye çalışıyordum ama güçsüz kollarım onların gücünü alt etmeme yardım edemiyordu.
Aras'a baktığımda endişeli gözlerle bana baktı,
"Geberticem lan seni!" diye bağırdığında arkasını döndü, güldü ve arkalarından kapıyı kitledi.
Yan odaya geçtiğimizde adam ellerimi kalın ipe bağladıktan sonra arkamdaki yatağın başlığına bantla sardı. Bağırmadan bağlamasını izledim. Mümkün olduğunca sesimi çıkartmadan bekliyordum. Başıma bir şey gelmemesi için o kadar çok çabalıyordum ki, korkudan ağladığım zamanki hıçkırıkları bile içime atmıştım. Üstümü çıkarmadan bağlamıştı. Bundan sonra da çıkartamazdı çünkü çıkartmak için tekrardan ellerimi çözmesi gerekiyor.
Rahatlamışçasına gözlerimi kapattığımda duyduğum ses karşısında inanamayarak fal taşı gibi açılan gözlerle karşımdaki yüzü çizikler içinde olan adama baktım.
"Ne yapıyorsun? Bırak beni!" Öyle şiddetli bağırmıştım ki acıyan boğazım ve karşımdakinin yüzünü ekşitmesi bunu onaylıyordu.
"Bırak beni, bıraaak!"
Sütyenime bakan adamı umursamamaya çalışarak bağırmaya devam ettim. Kollarımı aşağı çekmeye çalışarak önümü kapatmaya çalışıyorum ama faydası olmuyordu, hareket etmiyordu bile. Artık nasıl sıkı bağladıysa oldukları yerde bile dönmüyordu ne ellerim, ne de kollarım.
"Bu ses ne böyle?" Aşağıda yanıma gelen, genç göstermeye çalışan ama başarılı olamayan kadının içeri dalmasıyla iğrenerek ona baktım.
"Dışarda bekle." dediğinde başıyla onaylayarak dışarı çıkan adamı takip etti gözlerim. Ardından tükürürcesine konuşmaya başladım.
"Ne biçim insanlarsınız siz? Utanmıyor musunuz, hiç mi vicdanınız rahatsız olmuyor? Gencecik kızları zorla buralara getirip hayatlarını mahvediyorsunuz. Ne çeşit bir ruh hastası böyle bir şey yapar!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
D/C ? (Şişe Çevirmece)
ActionBir grup genç arkadaş çocukların oynadığı bir oyunu oynamaya karar verirken başlarına gelecekleri bilselerdi hiç oynamamayı tercih ederlerdi. Kurallara uyulmadığında ne oluyordu? "Anlamıyorsun! Çocukların oynadığı bir oyundu bu.Hayatımızı değiştiren...