DC - 27. Bölüm

3.9K 262 59
                                    

"Başladığımız yere döndük desene."

"Hiç başlamamıştık ki."

Anlamsızca, boş gözlerle ona baktım.

"Derin, bu konuyu gerçekten hiç tartışmak istemiyorum."

Yanımdan sessizce giden Aras'a baktım. İyi de, ben de tartışmak istemiyordum ki. Gerçekten neyi kast ettiğini anlamamıştım.. Dur bir dakika, oyunu mu kast etmişti yine o? Oyundan başka ne için tartışıyoruz ki zaten. Arkasını dönüp giderken hiçbir şey demeden önüme döndüm.

Bir haftadır kavga ve didişmeden uzaktık. Karaoke gecesinden beri aramız eskisinden daha iyiydi. Arkadaş olayı ikimizi de iyi yönden etkilemişti. Sanki cevapsız soruların cevabını bulmuştuk ikimizde.  Aradığım cevabı kendimden başkası veremezdi bana. İçimdeki rahatlık, her şeyi oluruna bırakmanın verdiği huzurla geçmişti bu bir hafta.

Hissettiklerimin aynısını Aras için de diyebilirdim. O da her zamankinden daha sakindi, bazen hiç konuşmayıp içine kapanıyordu. Tabi ara sıra oluyordu bu, sonra eski haline dönüyordu. Bu durgunluklarının nedenini sorduğumda da ya geçiştiriyor ya da üstü kapalı hayatın zorluğuyla ilgili cümleler kuruyordu. Bazen de fazla çenesi düşüp çok konuşuyordu, enerjisi bir anda tavan yapıp eğlenmeye başlıyordu. Böyle olunca da demek ki sandığım kadar büyük ya da önemli bir şey olmadığını anlıyordum. İstediği zaman gelip dertleşebilmesi için canını sıkan herhangi bir şeyde gelip benimle konuşabileceğini, iyi bir dinleyici olduğumu ve her zaman yanında olduğumu söyledim ona. Teşekkür edip sarılmıştı. Bunu yaparken bile sert duruşunu bozmamıştı. Mimiksiz yüzü ve kalın sesi. Oysaki bana küçük bir çocuk gibi gözükmüştü.

Okulun çatısında duran Özgür'e baktım.

Ceren'le ikisi aralarındaki köleliği bitirmek için böyle bir karar almıştı. Tamamiyle oyundan bağımsız  bir şekilde bunu yapıyorlardı. Özgür, Ceren'den; Ceren, Özgür'den bıktığı için bunu yapma gereği duyduklarını söyleseler de aslında ikisinin de bunu istemediğini biliyordum. Ama madem bunu istediklerine inanıyorlar, bırakın yapsınlar.

Ceren'in atladığı gibi, Özgür'ün de ayağının kırılmaması(!) için hem daha büyük trambolin hem de iki taneyi yan yana koymuşlardı.

"Hadisene oğlum bütün gün seni bekleyemem!" diye bağıran Ceren'e bakıp bağırdı.

"Sen buna yüksek mi diyorsun? Bunun üç katı yüksek yerden atlamış adamım ben." Ardından daha çok bağırarak devam etti, "İzle de öğren!"

Öne doğru sıçrayıp poposunun üstüne düşmek için ayaklarını öne doğru uzatmış bir Özgür trambolinin üstüne başarılı bir iniş yaptı. Selen'in rahatlıkla nefesini dışarıya vermesi endişesinin boşa olduğunu gösteriyordu.

"Köleniz olmak bir zevkti Ceren hanım."

"Senin de öyle cnm." diyerek el sıkışan iki manyağa baktım. Ardından bahçenin köşesindeki bankta oturan Aras'la Anıl'a.

Size bu bir hafta boyunca neler kaçırdığınızı anlatayım. Hiçbir şey. Sınav dönemi geldiği için şu bir hafta boyunca sürekli olarak ders çalışmıştık. Bensu'dan uzak kalmanın mutluluğu da vardı üzerimde tabi. Huzurumun bir kısmını buna da borçlu olabilirim. Her ne kadar kendime takmamamı söylesem de takıyordum. Bir gün takmayacağım. İnşallah o günleri de görebileceğiz... Neyse, takmamaya devam. Keyfimi kendini beğenmişin teki için kaçıramam. Arada da böyle gelip gidiyor ruh halim işte.

Banka oturduğumuzda karşıdan gelen Bensu ve yanından ayrılmayan kankasını görünce gözlerimi devirmeden edemedim. Geldiği gibi Aras'ın yanına zorla yer açtırarak oturtmuştu kendini. Karşıdan bana gözlerini dikmiş bakarken görmezden gelerek bakmadım. Neye neyle karşılık verdiğini sanıyorsa. Bu duruma sadece gülüp geçtim.

D/C ? (Şişe Çevirmece)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin